YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 05.12.2018 Esas: 2015/19471 Karar: 2018/11747

Trafik Kazasından Kaynaklanan Ölüm Nedeniyle Destekten Yoksun Kalma Ve Manevi TazminatAracın İşleteni – Kiralık Araç – Sorumluluk

Özet:

Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davacılar vekili ile davalılar … ve … Sigorta A.Ş. vekillerince temyiz edilmiş, davalı … vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 04.12.2018 Salı günü davacılar ve davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacılar vekili; davalıların işleteni, sürücüsü ve … poliçesi ile sigortacısı oldukları hatlı minibüsün 17/09/2010 tarihinde davacı …’ın eşi, diğer davacıların babası … çarpması sonucu ölümüne neden olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davacı … için 6.000,00 TL, … ve … ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi tazminatın, ayrıca davacı … için 300.000,00 TL, … ve … ayrı ayrı 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacılar vekili 22/10/2012 tarihli dilekçesi ile manevi tazminat taleplerini azaltarak davacı … için 100.000,00 TL, … ve … ayrı ayrı 60.000,00 TL talepte bulunduklarını bildirmiştir.

Davacılar vekili 15/01/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini … için 272.886,30 TL ve … için 64.226,51 TL olarak ıslah etmiştir.

Davalı …Ş. vekili; davalının sorumluluğunun poliçedeki limitler ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat talebinden dolayı sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili; davalının kaza tarihinde minibüsün işletmeciliğini yapmadığını, minibüsü … isimli şahsa sözleşme ile kiraya verdiğini, kaza yapan şöforü davalının işe almadığını ve tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davacı … ve … maddi tazminat davasının kabulü ile davacı … için 272.886,30 TL ve davacı … için 65.226,51 TL maddi tazminatın (davacı … için 6.000,00 TL ve davacı … için 1.000,00 TL’sinin davalı … ve …’dan 17.09.2010 tarihinden, sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, bakiye kısmın 15.01.2015 ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile) davalılardan -sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere- müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı … maddi tazminat talebinin reddine; davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı … için 35.000 TL, davacı … için 25.000 TL ve davacı … için 25.000 TL manevi tazminatın 17.09.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı … ve …’dan tahsiline, davacıların davalı … hakkında açtığı manevi tazminat davası ile diğer davalılar hakkındaki fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili, davalı …Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen desteğin geliri üzerinden yapılan maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın taktirinde B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davalı …Ş. vekilinin tüm, davacılar vekili ve davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre trafik kaydı, işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin 3.kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü de yoktur.

Aynı yasanın 3. maddesinde “işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.

Aynı kanunun 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu yasal düzenlemeler karşısında kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.

Gerek doktrinde gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.

Somut olayda, aracın kayden maliki … olup davalı, aracın kaza tarihinden önce ihbar olunanlara uzun süreli kiralanmış olduğunu savunmuş ve buna ilişkin olarak adi yazılı kira sözleşmesi sureti ibraz etmiştir.

Mahkemece bu savunma üzerinde durularak yasal sorumluluğunu ortadan kaldırır şekilde işletme sözleşmesi bulunmadığı gerekçe gösterilerek başkaca bir araştırma yapılmaksızın davalının iddiasına itibar edilmemiştir.

Somut olayda, kazaya karışan sürücü … idaresindeki araç davalı … tarafından 15.06.2009-15.06.2011 tarihli kira sözleşmesi ile 24 aylık dava dışı ihbar olunan … ve …’e kiralanmıştır. Kaza tarihi ise 17.09.2010’dur.

Mahkemece, taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kaza tarihinde kazaya karışan aracın ihbar olunanların fiili tasarufunda bulunup bulunmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, kira bedellerinin ödenip ödenmediği, gerektiğinde davalı malik ve kiracının ticari defter ve vergi kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin belirtilen bu deliller ile fatura ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları araştırılıp tartışılarak duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve varılacak uygun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yeterli araştırma yapılmadan eksik araştırma ile karar verilerek davalı …’ın zarardan sorumlu tutulması doğru doğru görülmemiştir.

3-Davacı taraf, dava ve ıslah dilekçesinde, davaya ve ıslaha konu ettiği maddi tazminatlar için, tüm davalılar yönünden olay tarihinden itibaren faize karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, dava dilekçesinde istenen miktara sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden olay tarihinden, ıslah dilekçesine konu edilen bölüme ise tüm davalılar yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.

Mahkeme tarafından, dava dilekçesindeki bedele, sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden olay tarihinden faiz işletilmesinde bir usulsüzlük bulunmamakla birlikte; ıslah dilekçesine konu edilen kısım için de belirtilen tarihlerden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, ıslah ile talep edilen miktarlar için ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmesi doğru olmayıp bozma sebebi yapılmıştır.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı …Ş. vekilinin tüm, davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar ve davalı … yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 4.197,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı …Ş.’den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı …’a geri verilmesine 05/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.