YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ 

Tarih: 04.04.2017 Esas: 2015/16663 Karar: 2017/3927

Ücret Alacağı – İcra İnkar Tazminatı

Özet :

Sözleşmeyle belirlenen ücretin borçlu tarafından ödenmemesi halinde alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğu kabul edilmelidir.

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

YARGITAY  KARARI

Davacı, davalının vekilleri olarak … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/289 Esas sayılı dosyasını takip ettiğini, 13/11/2009 tarihinde lehlerine biten davanın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2010/7068 Esas ve 2011/356 Karar sayılı ilamı ile bozulduğunu ve halen 2011/517 Esas ile devam ettiğini, ancak davalının dosya Yargıtay aşamasında iken talimatları dışında hareket ederek ilamı … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/13942 Esas sayılı dosyası ile icraya koyarak 104.513,00- TL’lik kısmını harçlar düşüldükten sonra 94.146,06-TL olarak tahsil ettiğini ve şirket hesabına 67.641,08 TL para yatırdığını, kalan 26,505,00 TL’yi vekalet ücreti olarak aldığını, fakat davalının vekalet ücretinin kısmi tahsilat tarihi olan 25/05/2010 itibarı ile 9.300,00-TL olduğu için fazla tahsilat yapıldığını, davalının 23/06/2012 tarihli ihtarı ile şirket vekilliğinden istifa etmiş olduğundan fazladan almış olduğu vekalet ücretini geri iade etmesi gerektiğini iddia ederek davanın kabulünü talep etmiştir.

Davalı, davacının 2002 yılında … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/289 Esas ve … İcra Tetkik Merciinin 2002/263 Esas sayılı dosyalarını takip etmek üzere kendisine vekâlet verdiğini, her iki dosyanın davacı lehine sona erdiğini, alacağın tahsili için … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/13942 Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, ihtiyati haciz kararı alarak parayı tahsil ettiğini, bu sırada davacı şirket yetkililerinin kendisini arayarak başka bir avukatla anlaştıklarını beyan ettiklerini ancak azilname göndermediklerini, icra dosyası ile 94,146,06- TL tahsilât yapıldığını, 9.004,00-TL dava avukatlık ücreti 10.161,09- TL icra vekâlet ücreti ve 7,400,00- TL (74.980,97 TL üzerinden 2010 yılı Avukatlık Resmi Ücret Tarifesi 11. Maddesi atfı gereği 3. Kısımda yer alan % 10’luk bedel) vekâlet ücreti olmak üzere toplam bedeli tahsilâttan tenzil ederek bakiye 68.112,00- TL’yi davacı şirket hesabına aynı gün gönderildiğini, avukatlık ücretini hapis hakkından dolayı yedinde tuttuğunu, ardından 2 adet serbest meslek makbuzunu iadeli taahhütlü olarak davacıya 31/05/2010 tarihinde tebliğ ettiğini, aynı gün davacı şirkete fakslandığını, davacının bu makbuzlara itiraz etmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, Avukatlık ücreti ile ilgili davalı tarafından kesilen serbest meslek makbuzlarının davalıya 31/05/2010 tarihinde tebliğ edildiği ve süresinde itiraz edilmediği tespit edilerek makbuz içeriklerinin kesinleştiğinin kabulü ile davacı tarafın davalıdan alacaklı olmadığı kanaatine varılarak, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalıyı vekil olarak atadıkları dava dosyası neticesinde kendilerinden fazla vekalet ücreti tahsil ettiğini, fazladan tahsil edilen miktarın kendilerine iadesi gerektiğini iddia etmiş, davalı ise 9.004,00-TL dava avukatlık ücreti 10.161,09-TL icra vekâlet ücreti ve 7,400,00-TL (74.980,97 TL üzerinden 2010 yılı Avukatlık Resmi Ücret Tarifesi 11. Maddesi atfı gereği 3. Kısımda yer alan % 10’luk bedel) vekâlet ücreti olarak yasal hakkını aldığını ve bu nedenle serbest meslek makbuzu düzenleyerek davacıya gönderdiğini savunmuştur. Mahkemece davacının davalı tarafından düzenlenen ve kendisine gönderilen serbest meslek makbuzlarına yasal süresi içerisinde itiraz etmediği için makbuz içeriklerinin kesinleştiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davalı vekilin gönderdiği serbest meslek makbuzları fatura değildir ve TTK’nın 21/2’nci maddesi uyarınca davalı tarafça faturanın alındığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde fatura içeriğine bir itirazda bulunulmadığından fatura bedelinin kesinleşmiş olmasına dair hüküm serbest meslek makbuzları için uygulanamaz. Ayrıca avukatın Avukatlık Kanununun 34. maddesinde yer alan “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” hükmü, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 43. maddesinde yer alan, “Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir.” hükümleri uyarınca hesap verme sorumluluğu vardır. Bu nedenle bilirkişi tarafından davalının hak ettiği vekalet ücreti miktarı belirlenerek, tahsil ettiği vekalet ücretinin fazla olup olmadığı tespit edildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile serbest meslek makbuzlarına, fatura düzenlemenin yasal sonuçlarının bağlanarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.