YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.12.2017 Esas: 2015/32972 Karar: 2017/13007

Vekalet Sözleşmesi Sürdükçe Vekilin Vekil Edeni Nam ve Hesabına Edindiği Şeyleri Verme Borcuna İlişkin Zamanaşımı İşlemez; İade Borcunda Muacceliyet Hesap Verme veya Vekalet Sözleşmesinin Bitimi ile Başlar.

Özet :

Davacı, vekalet sözleşmesine dayanılarak yapılan taşınmaz satışından kaynaklanan alacağının tahsili isteminde bulunmuştur. Davacının, dava konusu taşınmazdaki hissesini satması için davalılara vekaletname verdiği, davalılardan birinin de davacının hissesini dava dışı üçüncü kişiye sattığı dosya kapsamı ile sabittir. Vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında, vekilin hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesi sürdükçe vekilin vekil edeni nam ve hesabına edindiği şeyleri verme borcuna ilişkin zamanaşımı işlemez. Bir başka anlatımla, iade borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. Vekil sıfatıyla hareket eden davalının hesap verme borcunu yerine getirdiğine ilişkin dosya arasında herhangi bir belge yoktur. Bu durumda, zamanaşımı süresinin dolduğundan söz edilemez.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, kardeşleri ile birlikte murisleri olan anne ve babasından kalan malların intikali için davalılara vekalet verdiğini, kardeşlerinin de davalılara vekalet verdiğini, verilen vekaletname alınırken miras mallarının intikali için verileceği belirtilmesine rağmen vekaletnamenin intikal ve gayrimenkul satışı konusunda da yetki içerir şekilde düzenlendiğini, …’da yaşadığı için tapu işlemlerinden haberdar olmadığını, 2012 yılında yurda geldiğinde … ili Bağlık Mahallesi 531 ada 2 parselde bulunan gayrimenkuldeki hissesinin davalılar tarafından taşınmazda hissedar olan kardeşleri …, ve … adına temlik edildiğini, … İlçesi, … Mahallesi, 258 ada, 87 parselde bulunan dairenin de davalılardan … tarafından … satılmış olduğunu öğrendiğini, davalıları 01.08.2012 tarihinde azlettiğini, bu taşınmazların satışıyla ilgili herhangi bir talebinin olmadığını, yapılan satışla ilgili kendisine düşen hisse bedellerinin verilmediğini belirterek dava konusu yapılan gayrimenkullerin bedellerinin bilirkişi tarafından tespit edilmesini ve şimdilik 100.000,00 TL lik bedelin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

Davalılar, ayrı ayrı husumet ve zamanaşımı def’inde bulunmuş; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davalı … hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava, vekâlet sözleşmesine dayanılarak yapılan taşınmaz satışından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacının, davalılara 26.08.2004 tarihinde dava konusu taşınmazdaki kendi hissesine düşen payı satması için vekaletname verdiği, davalılardan …’ın da dava konusu taşınmazlardaki davacının payına düşen paylı mülkiyete konu hisselerini vekâleten 12.10.2004 ve 14.10.2004 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye sattığı sabittir.

Vekâlet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında, vekilin hesap verme borcu gelmektedir. Vekil, yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya mecburdur. Vekilin hesap verme borcu, vekâlet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Bu nedenle de vekilin aldıklarını geri verme borcunda zamanaşımı vekâlet sözleşmesi sürdükçe işlemez. Bir başka deyişle iade borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)

Somut olayda, vekil sıfatıyla hareket eden davalının hesap verme borcunu yerine getirdiğine ilişkin dosya arasında herhangi bir belge de bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca zamanaşımının dolduğundan bahsedilemez. Dava süresinde açılmış olup işin esası incelenerek taraf delillerinin toplanıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken … yönünden davanın zamanaşımından reddine hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.