YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 31.03.2010 Esas: 2010 / 3-146 Karar: 2010 / 184

Yol Yapılarak El Atılan Taşınmaz Boş Arsa da Olsa Ecrimisil İstenebilir; Ecrimisil Davacının Sağlayabileceği Değil Davalının Sağladığı Yarar Esas Alınarak Belirlenmelidir.

Özet:

Davacı, taşınmazının kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen işgal edildiğini iddia ederek ecrimisil talebinde bulunmuştur. Uyuşmazlık, taşınmazın boş arsa olması halinde ecrimisile hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Yol yapılarak el atılan taşınmaz boş arsa da olsa ecrimisil istenebilir. Ecrimisil tespitinde, davacının sağlayabileceği değil davalının sağladığı yarar esas alınmalıdır. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

Taraflar arasındaki “Ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 26.06.2008 gün ve 2007/64 E., 2008/273 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26.03.2009 gün ve 2906-5182 sayılı ilamı ile;

(…Davacı vekili dilekçesinde; davacıya ait 275 parselde kayıtlı 500 m2 büyüklüğündeki arsa vasfındaki taşınmazın tamamının, davalı Kandıra Belediyesi’nce kamulaştırmaksızın fiilen el koymak suretiyle yol olarak kullanılmakta olduğunu belirterek, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisil bedelinin (şimdilik 6.000.-YTL) davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili beyanlarında; yol yapım işlerinin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nce yapıldığını, kendi belediyelerin bir ilgisi olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve inşaat bilirkişisinin raporu dikkate alındığında, taşınmazın mevcut haliyle boş arsa olması sebebiyle malikine gelir getirici bir özelliğinin bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.

TMK 995. md. göre 08.03.1950 gün ve 22/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da kabul edildiği gibi, başkasının taşınmazını haksız olarak kullanmış olan kötü niyetli kimse, o taşınmazı haksız olarak elinde tutmasından doğan zararı ve elde ettiği veya etmeyi ihmal eylediği semereleri tazmin ile yükümlüdür. Zira işgal zararı, gelir getirebilecek bir yerin haksız işgali nedeni ile malikin o yerden olağan biçimde yararlanmaması yüzünden malvarlığındaki artışa engel olmaktır. Bu engel olmanın sağladığı malvarlığına girmeyen çoğalma en az kira, en çok da tam gelir yoksunluğu olarak değişebilir. Tazminatın amacı, el atma olmasaydı malikin mal varlığı ne durumda olacak idiyse o durumun sağlanmasıdır.

Davalı taşınmazı işgal ettiğine ve fayda sağladığına göre, ecrimisil ile sorumlu tutulması gerekir. Yol olarak kullanılan taşınmaz ekonomik bakımdan fayda sağlayan bir taşınmazdır. Davalı tarafından kira ödemeden kullanıldığına göre, davacının zararı söz konusudur. Bu durumda, davacı daha fazla bir zarara uğradığını kanıtlayamadığı takdirde, taşınmazın asgari getirisi belirlenerek bu miktara hükmedilmelidir.

Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek, eksik inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava ecrimisil istemine ilişkindir.

Davacı, 275 parselde kayıtlı taşınmazının davalı tarafından kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen işgal edildiğini ileri sürerek beş yıllık ecrimisil bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, yol yapım çalışmalarının kendileri ile ilgisi olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece dava konusu taşınmazın boş arsa olması nedeniyle ve mevcut haliyle malikine gelir getirici özelliği olmadığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme aynı gerekçe ile kararında direnmiştir.

Dosya içerisinde bulunan Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/335 E., 2007/207 K. sayılı ilamından ve tüm dosya kapsamından dava konusu taşınmazın davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılmak suretiyle yol olarak kullanıldığı anlaşılmış olup bu husus uyuşmazlık konusu değildir.

Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, taşınmazın boş arsa olması halinde ecrimisile hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Dava konusu taşınmazın üzerinde gelir getirici herhangi bir yapı olmamakla birlikte, çevresinde villaların bulunduğu ve davalının bu yeri yol olarak kullanmak suretiyle ekonomik bakımdan fayda sağladığı açıktır. Taşınmaz davalı tarafından kira ödenmeden kullanıldığına ve ekonomik yarar sağlandığına göre ecrimisilin belirlenmesinde davacının sağlayabileceği değil, davalının sağladığı yararın esas alınması gerekir.

O halde somut olayın özelliği dikkate alınarak Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 31.03.2010 gününde, oybirliği ile karar verildi.