İSTANBUL … İŞ MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİNE BİLİRKİŞİ RAPORU

ESAS NO                    : 20../….

DAVACI                    : …………..

VEKİLİ                      : Av. …………

DAVALI                     : …………….

VEKİLİ                      : Av. …………..

KONU                        : Davacı iddia ve davalı savunmaları, toplanan deliller ve dosya içeriği incelenerek, 15.02.2017 tarihli ara karar uyarınca hazırlanan bilirkişi raporudur.

  • İDDİA VE TALEP

Davacı vekili, 12.10.2016 tarihli dava dilekçesi ile özetle; davacının Basın İş Kanununa tabi olarak davalı şirket işyerinde Ağustos 1992 tarihinde ……….. dergisinde fotoğraf muhabiri olarak işe başladığını, 01.05.1994 tarihinde kadroya alınarak 31.05.2016 tarihine kadar çalıştığını, davacının son aylık net maaşının 6.963,65 TL olduğunu, davacının gerçek maaşının bir kısmının hileli olarak görev tazminatı adı altında gösterildiğini, davacının işten çıkışına müteakip maaş ödemesi açıklamasıyla 138.200,00 TL ödeme yapıldığını, davalı şirket tarafından davacının kıdem ve ihbar tazminatının eksik ödendiğini, davacının davalı şirket nezdindeki çalışma süresinin 22 yıldan fazla olduğunu, davacının ihbar süresinin 3 ay olduğunu, son maaşının 6.963,65 TL olduğunu, davacıya yıllık izinlerinin eksik kullandırıldığını, buna rağmen kullanmadığı yıllık izinlerinin davacıya ödenmediğini, davacının yıllık izin ücreti alacaklarının 2 misli olarak hesap edilerek ödenmesi gerektiğini, gazetecilerin madde 14/son gereği her hizmet yılı sonunda işverenin sağladığı karın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylık ücret tutarında ikramiye aldıklarını, ancak davacıya herhangi bir ikramiye ödemesi yapılmadığını iddia ederek 100 TL kıdem tazminatı, 100 TL ihbar tazminatı, 100 TL yıllık izin ücreti, 100 TL ikramiye alacağının tahsilini istemiştir.

  • SAVUNMA VE CEVAP

Davalı vekili, tarihsiz cevap dilekçesi ile özetle; davacının emeklilik sebebiyle iş akdini feshettiğini, davalı şirket tarafından feshin kabul edildiğini, bordrolarda yazılı ücret üzerinden hesaplama yapılarak davacının kıdem tazminatının ödendiğini, davacının davalı şirket nezdinde 01.05.1994 tarihinde foto muhabiri olarak işe başladığını, 03.05.2016 tarihli dilekçesi ile davacının iş akdini emeklilik nedeniyle feshettiğini, davacının yıllık izin ücretlerinin hesaplandığını ve Mayıs 2016 bordrosu ile ödendiğini iddia ederek davanın reddini istemiştir.

  • TESPİT OLUNAN HUSUSLAR
  1. Celp ve ibraz olunan belgeler
  2. Vakıfbank yazı cevabında, davacının hesap hareketlerinin gönderildiği,
  3. Beşiktaş SGM yazı cevabında, hizmet cetvelinin, işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin, işyeri bilgilerinin gönderildiği,
  4. Davalı işveren dilekçesi ekinde, sarı basın kartı beyannamelerinin, sözleşme suretlerinin sunulduğu,
  5. Çağdaş Gazeteciler Derneği yazı cevabında, davacının alabileceği emsal net ücretin 4.500,00 TL civarında olabileceğinin bildirildiği,
  6. Türkiye Gazeteciler Sendikası yazı cevabında, davacının alabileceği emsal net ücretin net 6.000,00 TL civarında olabileceğinin bildirildiği tespit edilmiştir.

Tanık Beyanları

Davacı tanığı ………….., 08.12.2016 tarihli duruşmada “1997’de işe başladığını, davacının orada çalıştığını, 2013’de çıktığını, davacının halen çalıştığını, davacının önce muhabir sonra editör olduğunu, kendisinin de aynı işi yaptığını, çalıştığı dönemde davacının 5.000-5.500 TL maaşın hepsini bankadan aldığını, saatleri olmadığını, 24 saat çalıştıklarını, gazeteci olduklarını, yıllık izinlerinin tamamını hiçbir zaman kullanmadıklarını, 2 hafta üst üste izin almanın söz konusu olmadığını, 1 hafta çıktıklarını ve yıllık en fazla 15 gün çıktıklarını, davacının 15 günlük iznini genellikle kullandığını ancak izin sürelerinin 1-1,5 ay olduğunu, sadece 15 gününü kullandıklarını, davacının iş akdinin neden sona erdiğini bilmediğini, maaşlarının tek kalemde gösterildiğini, bir parçası normal maaş, diğerinin ise görev tazminatı olarak bordrolarda gözüktüğünü, maaşın bir parçası olarak gösterildiğinden dolayı görev tazminatı almış olduklarını, toplam aldığı 5.000 TL civarı maaşın yarısı maaşı yarısı da görev tazminatı olarak yansıtıldığını, gazetecilerin 13. Maaşlarının olduğunu, şimdiye kadar kimseye bu maaşı vermediklerini” beyan etmiştir.

Davacı tanığı ……………, 15.02.2017 tarihli duruşmada “2013’ten 2016 sonuna kadar davacı ile çalıştığını, davacının foto editörü, kendisinin foto muhabiri olduğunu, davacının ilk girdiğinde 5.200 civarı, en son 6.900 TL civarında aldığını, hepsinin bankaya yattığını, sabah 08.30-09.00’da işte olduğunu, normalde 18’e kadar çalıştığını, ancak görevlerinden dolayı işlerinin uzadığını, bazen gece 20.00, 23.00, 24.00’a kadar çalıştıklarının olduğunu, davacının yıllık izinlerini kullandığını, 2001’den beri ikramiyelerin ödenmediğini, davacının ikramiye alacağının olduğunu, davacının emekli olduğundan iş akdinin sona erdiğini, normalde maaşların bankaya yattığını, maaşın bir kısmının görev tazminatı gösterildiğini, mesela 6.900 TL maaşın bir kısmı görev tazminatı olarak gösterildiğini, bunun sebebinin görev tazminatının göz ardı edilerek emekli yapmak ve daha düşük tazminat ödeme olduğunu” beyan etmiştir.

Davacı tanığı ………………., 15.02.2017 tarihli duruşmada “1997 yılı 2013 arasında davacı ile çalıştığını, davacının foto muhabiri olduğunu, kendisinin yazı işleri müdürü olduğunu, 2008 yılının sonunda davacının 5.000 TL civarı aldığını bildiğini, son maaşını bilmediğini, hepsini bankadan aldığını, davacının yıllık iznini kullanmadığı dönemler olduğunu, 2001’den beri ikramiyelerin ödenmediğini, davacının emekli olarak çalıştığını, emekli olmak için işi bıraktığını, en son 2008’de davacı ile maaşı hakkında konuştuğunu, neti ayrı yatırdıklarını, görev tazminatını ayrı yatırdıklarını söylediğini, kendisinin maaşının o kadar yüksek olmadığı için o şekilde yatmadığını, neden dolayı bu şekilde maaş yatırdıklarını bilmediğini” beyan etmiştir.

  • HİZMET SÜRESİ

Davacı vekili, davacının Basın İş Kanununa tabi olarak davalı şirket işyerinde Ağustos 1992 tarihinde ………… dergisinde fotoğraf muhabiri olarak işe başladığını, 01.05.1994 tarihinde kadroya alınarak 31.05.2016 tarihine kadar çalıştığını iddia etmiştir.

Davalı vekili, davacının davalı şirket nezdinde 01.05.1994 tarihinde foto muhabiri olarak işe başladığını, 03.05.2016 tarihli dilekçesi ile davacının iş akdini emeklilik nedeniyle feshettiğini iddia etmiştir.

Dosya kapsamında, davacının 08/1992-30.04.1994 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını gösterir delile rastlanmamıştır.

Bu durumda, nihai değerlendirme ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacının hizmet süresinin 01.05.1994-31.05.2016 tarihleri arasında 22 yıl 1 ay 6 gün olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

  • ÜCRET

Davacı vekili, davacının son aylık net maaşının 6.963,65 TL olduğunu, davacının gerçek maaşının bir kısmının hileli olarak görev tazminatı adı altında gösterildiğini iddia etmiştir.

Davalı vekili, davacının ücreti yönünden beyanda bulunmamıştır.

Dosyaya davacının ücret bordroları sunulmamıştır. SGK Hizmet Dökümünden, davacının son ücretinin brüt 10.705,50 TL olarak tahakkuk ettirildiği tespit edilmiştir.

Bu hususta dinlenen tanıklardan;

Davacı tanığı …………, çalıştığı dönemde davacının 5.000-5.500 TL maaşın hepsini bankadan aldığını…maaşlarının tek kalemde gösterildiğini, bir parçası normal maaş, diğerinin ise görev tazminatı olarak bordrolarda gözüktüğünü, maaşın bir parçası olarak gösterildiğinden dolayı görev tazminatı almış olduklarını, toplam aldığı 5.000 TL civarı maaşın yarısı maaşı yarısı da görev tazminatı olarak yansıtıldığını,

Davacı tanığı ……………, davacının ilk girdiğinde 5.200 civarı, en son 6.900 TL civarında aldığını, hepsinin bankaya yattığını…normalde maaşların bankaya yattığını, maaşın bir kısmının görev tazminatı gösterildiğini, mesela 6.900 TL maaşın bir kısmı görev tazminatı olarak gösterildiğini, bunun sebebinin görev tazminatının göz ardı edilerek emekli yapmak ve daha düşük tazminat ödeme olduğunu,

Davacı tanığı ………………, 2008 yılının sonunda davacının 5.000 TL civarı aldığını bildiğini, son maaşını bilmediğini, hepsini bankadan aldığını…en son 2008’de davacı ile maaşı hakkında konuştuğunu, neti ayrı yatırdıklarını, görev tazminatını ayrı yatırdıklarını söylediğini, kendisinin maaşının o kadar yüksek olmadığı için o şekilde yatmadığını, neden dolayı bu şekilde maaş yatırdıklarını bilmediğini beyan etmişlerdir.

Bu durumda, nihai değerlendirme ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, talep, SGK kayıtları ve tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, davacının son ücretinin net 6.963,65 TL brüt 9.740,60 TL olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

  • DEĞERLENDİRME VE HESAPLAMA

Dosya kapsamı tetkik edildiğinde, taraflar arasındaki ihtilafın, davacının iş akdinin ne şekilde feshedildiği, bu doğrultuda davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı, davacının ikramiye ve yıllık izin ücreti alacaklarının olup olmadığı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.

Kıdem ve ihbar tazminatı alacağı yönünden:

Davacı vekili, davacının işten çıkışına müteakip maaş ödemesi açıklamasıyla 138.200,00 TL ödeme yapıldığını, davalı şirket tarafından davacının kıdem ve ihbar tazminatının eksik ödendiğini iddia etmiştir.

Davalı vekili, davacının emeklilik sebebiyle iş akdini feshettiğini, davalı şirket tarafından feshin kabul edildiğini, bordrolarda yazılı ücret üzerinden hesaplama yapılarak davacının kıdem tazminatının ödendiğini iddia etmiştir.

İspat külfeti kendisinde olan davalı işveren, davacının iş akdinin feshini gösterir yazılı delil sunmamıştır.

Bu hususta dinlenen tanıklardan;

Davacı tanığı ………….., davacının iş akdinin neden sona erdiğini bilmediğini, davacı tanığı Serkan Şentürk, davacının emekli olduğundan iş akdinin sona erdiğini, davacı tanığı ……………, davacının emekli olarak çalıştığını, emekli olmak için işi bıraktığını beyan etmişlerdir.

Bu durumda, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği hususunda hukuki değerlendirme ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, ara karar gereği talep doğrultusunda kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanacaktır.

1475 sayılı İş Kanunu madde 14 esaslarına göre davacının toplam hizmet süresi 22 yıl 1 ay 6 gündür. Davacının son brüt ücreti 9.740,60 TL’dir.

Brüt Ücret               Toplam
9.740,60 TL x 22 yıl = 214.293,20 TL
9.740,60 TL / 12 ay x 1 ay = 811,72 TL
9.740,60 TL / 365 gün x 6 gün = 160,12 TL
+ ____________
Toplam Brüt = 215.265,04 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 1.633,86 TL
____________
Net Kıdem Tazminatı Alacağı   = 213.631,18 TL

Davacının ihbar öneli 8 hafta, ihbar tazminatına esas brüt ücreti 10.705,50 TL olarak tespit edilmiştir. 

Brüt Ücret                     Toplam
9.740,60 TL / 30 gün X 7 gün X 8 hafta = 18.182,45 TL
Gelir Vergisi Kesintisi = 2.986,49 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 138,00 TL
____________
Net İhbar Tazminatı Alacağı   = 15.057,96 TL

 İkramiye alacağı yönünden:

Davacı vekili, gazetecilerin madde 14/son gereği her hizmet yılı sonunda işverenin sağladığı karın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylık ücret tutarında ikramiye aldıklarını, ancak davacıya herhangi bir ikramiye ödemesi yapılmadığını iddia etmiştir.

Basın İş Kanunu madde 14 fıkra son “Gazeteciler her hizmet yılı sonunda işverenin sağladığı karın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylık ücret tutarında ikramiye alırlar.” Hükmünü düzenlemiştir.

Dosya kapsamında, davalı işverenin kar veya zarar ettiğini gösterir bilançolar sunulmamış/celp edilmemiştir.

Davalı işverenin bilançolarının sunulmamış olması, aynı zamanda bilançoların sunulması halinde, davalı işverenin kar edip etmediğinin tespitinin muhasebe alanına girmesi sebebiyle uzmanlık alanım dışında olması sebebiyle, davacının ikramiye alacağı talebi değerlendirilememiştir.

Yıllık izin ücreti alacağı yönünden:

Davacı vekili, davacıya yıllık izinlerinin eksik kullandırıldığını, buna rağmen kullanmadığı yıllık izinlerinin davacıya ödenmediğini, davacının yıllık izin ücreti alacaklarının 2 misli olarak hesap edilerek ödenmesi gerektiğini iddia etmiştir.

Dosya kapsamından, davacının günlük olmayan mevkutelerde çalıştığı tespit edilmiştir.

Günlük olmayan mevkutelerde çalışan gazetecilere her altı aylık çalışma devresi için iki hafta ücretli izin verilir. (5953 sayılı Basın İş Kanunu madde 21/2)

Bu durumda, Basın İş Kanunu kapsamında, davacının hak ettiği yıllık izin süresi, 4 hafta x 7 gün x 22 yıl = 616 gün olarak tespit edilmiştir.

İspat külfeti kendisinde olan davalı işveren tarafından, davacının yıllık ücretli izin kullandığını gösterir imzalı izin defteri veya eşdeğer belge sunulmamıştır. Bu durumda, davacının yıllık ücretli izin hakkının 616 gün olduğu tespit edilmiştir.

5953 sayılı Basın İş Kanununun 29. Maddesi “Gazeteciye bu Kanunun 21 inci maddesinde yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da izin müddetine ait ücreti ödemeyen işverene, yıllık izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin izin müddetine tekabül eden ücretler yekûnunun üç katı kadar idarî para cezası verilir; ayrıca gazeteciye ödenmesi gereken ücret toplamı, iki kat olarak ödenir.” Hükmünü düzenlemiştir.

Bununla beraber, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 26.05.2016 tarih, 2016/17847 Esas, 2016/12494 Karar sayılı kararı ile “5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 29. maddesine göre “Gazeteciye bu Kanunun 21 inci maddesinde yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da izin müddetine ait ücreti ödemeyen işverene, yıllık izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin izin müddetine tekabül eden ücretler yekununun üç katı kadar idarî para cezası verilir; ayrıca gazeteciye ödenmesi gereken ücret toplamı, iki kat olarak ödenir. Kanunun 21. maddesinde meslekteki kıdemine göre kullanacağı izin süresi belirtilirken son fıkrasında “izin hakkından feragat edilemeyeceği” açıkça vurgulanmıştır. 29. maddeden gazeteci çalışırken uygulanması gereken bir yaptırım düzenlediği, çalışırken izin vermeyen veya izin verildiği halde izin ücreti ödenmeyen işveren hakkında uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan dönem ücreti üzerinden ödenmesi gereken izin ücreti, bu kullandırılmayan veya kullandırılmasına rağmen ücreti ödenmeyen ücrettir. Ancak bunun için gazetecinin çalışırken talep etmesine rağmen izin kullandırılmadığını veya izin verilmediğini iddia etmesi gerekir. Çalışırken bu yönde talebi olmayan gazetecinin, fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücreti, 21. maddedeki sürelerle sınırlıdır. Başka bir anlatımla fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücreti 29. madde gereği 2 kat hesaplanamaz. 

Dosya içeriğine göre davacının çalışırken yıllık izin talebinde bulunmasına rağmen izin kullandırılmadığı veya izin verilmesine rağmen ücretinin ödenmediğini iddia etmiş değildir. Bu nedenle 21. maddeye göre kullanılmayan izinlerin, 29. madde uyarınca iki katı alınarak hesaplanması Dairemiz uygulamasına göre hatalıdır. Davacı iş sözleşmesinin feshinden sonra kullandırılmayan yıllık ücretli izinlerin karşılığı ücret alacağını talep ettiğine göre, 21. madde uyarınca kullandırılmayan toplam izin süresi, 29. madde uygulanmadan son ücret üzerinden hesaplanmalıdır.” içtihadı benimsenmiştir.

Bu durumda, davacının, 5953 sayılı Basın İş Kanununun 29. Maddesi doğrultusunda, kullanmadığı yıllık izinlerin 2 katını talep edemeyeceği kanaati ile hesaplama yapılmayacaktır.

01.09.2012 tarih ve 28398 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İşveren Uygulama Tebliğinin madde 7.2 gereği ücret ve ücret niteliğindeki kazançların prime tabi tutulmasına ilişkin hususlar4857 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinde iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde  işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücretin, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti  üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödeneceği öngörülmüştür. Bu nedenle, sigortalıların hak kazanıp da kullanmadıkları yıllık izin sürelerine ait ücretlerin hizmet akdinin feshinden sonra ödenmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 59 uncu maddesine göre akdin feshedildiği tarihte hak kazanıldığı nazara alınarak, bu nitelikteki yıllık izin sürelerine ilişkin ücretler akdin feshedildiği ayın kazancına dahil edilecektir. Akdin feshedildiği ayda çalışılan gün sayısına tekabül eden günlük prime esas kazancın, prime esas günlük kazanç alt sınırının 6,5 katından fazla olması halinde, aşan kısım prime esas kazanca dahil edilmeyecektir.” Şeklinde belirlenmiştir.

Davacının iş akdinin 31.05.2016 tarihinde feshedilmiş ve yıllık izin ücreti alacağının fesih ile hak edilmiş olması sebebiyle, davacının yıllık izin ücreti alacağı hesaplanırken, 31.05.2016 tarihindeki prime esas günlük kazanç üst sınırı dikkate alınacaktır.

31.05.2016 tarihli prime esas tavan kazancın brüt 10.705,50 TL olduğu tespit edilmiştir.

Davacının yıllık izin ücretinin ödenmesi gerekli olan son bordrosunda ise, brüt ücret 10.705,50 TL olarak tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının aylık prime esas kazancının 10.705,50 TL’den fazla olması sebebiyle, yıllık izin ücreti alacağı hesaplanırken, prim kesintisi yapılmayacak, sadece gelir vergisi kesintisi uygulanacaktır.

Brüt Ücret   Toplam İzin Günü   Toplam
9.740,60 TL / 30 x 616 gün = 200.006,99 TL
Sigorta Primi = 0,00 TL
____________
Vergiye Tabi Ücret = 200.006,99 TL
Gelir Vergisi Kesintisi = 58.452,45 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 1.518,05 TL
____________
Net Yıllık İzin Ücret Alacağı   = 140.036,48 TL

Yapılan Ödemenin Muaccel Borca Mahsubu

Davacı vekili, davacının işten çıkışına müteakip maaş ödemesi açıklamasıyla 138.200,00 TL ödeme yapıldığını iddia etmiştir.

Banka hesap hareketlerinin incelenmesinden, 01.06.2016 tarihinde 46.000,00 TL, 01.07.2016 tarihinde 46.000,00 TL, 30.07.2016 tarihinde 46.200,90 TL olmak üzere davacıya toplam 138.200,90 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin “Maaş” adı altında yapıldığı tespit edilmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 14.04.2009 tarih, 2008/13160 Esas 2009/10566 Karar sayılı kararı ile “Birden fazla borcu bulunan borçlu, yaptığı ödeme ifa zamanında beyan ettiği borca mahsup edilir. Borçlu, Ödeme sırasında, yapılan ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu beyan etmemiş veya alacaklının makbuzda belirttiği borca derhal itirazda bulunmamışsa makbuzda belirtilen borca mahsup edilmelidir, kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse Ödeme ilk takibe, konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi Ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir. Borçlardan hiçbirinin ifa zamanı gelmemişse, kısmi ödeme alacaklı için güvencesi en az olan borca mahsup edilmiş sayılır.

4857 sayılı İş Kanununa göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5}. İş Hukuku mevzuatımızda Basın İş Kanununun 14.maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla mesai, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık Ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir.

1475 sayılı İş Kanununun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunun 120.maddesi uyarınca işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.

Buna göre örneğin; 5.000 TL ihbar tazminatı, 7.500 TL kıdem tazminatı, 2.500 TL ücret, 2.000 TL fazla mesai ve 500 TL yıllık izin ücreti alacağı olmak üzere takibe konu yapılmamış toplam 17.500 TL alacağı olan bir işçiye işveren tarafından yapılacak 15.000 TL lik bir kısmi Ödeme, öncelikle muaccel olan normal aylık ücret ve fazla mesai alacağına ilişkin borçlarına mahsup edilmelidir. Kalan miktar ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti borcuna mahsup edilecektir. Anılan borçların muacceliyet tarihleri aynı olduğundan temerrüt tarihi önce gerçekleşmiş olan borca yani kıdem tazminatına mahsup edilecektir. Kalan 3.000 TL lik ödemenin ihbar ve izin ücreti borcuna mahsubu anılan borçların muacceliyet ve temerrüt tarihlerinin aynı olması nedeni ile miktarları ile orantılı olarak yapılacaktır. Kalan toplam borç 5.500 TL olup, ihbar tazminatının bu miktara oranı 5.000/5.500 = 10/11, izin ücretinin oranı 500/5,500 = 1/11 olmakla, 3.000 X 10/11 = 2.727 TL ihbar tazminatına, 3.000 X 1/11 = 273 TL izin alacağına mahsup edilecektir. Böylece işverenin 2,273 TL ihbar tazminatı, 227 TL izin ücreti olmak üzere toplam 2.500 TL borcu kalmıştır.” içtihadı benimsenmiştir.

Yapılan ödemenin, hangi alacağa ilişkin yapıldığının banka kayıtlarında açıkça belirtilmemiş olması sebebiyle, Yargıtay içtihatları doğrultusunda, yapılan ödeme kıdem tazminatı alacağına mahsup edilecektir.

Davacının kıdem tazminatı alacağının 213.631,18 TL olarak hesaplanmış olması sebebiyle, bakiye kıdem tazminatı alacağı 213.631,18 TL – 138.200,90 TL = 75.430,28 TL olarak hesaplanmıştır.

  • SONUÇ

Dosyada bulunan delillerin takdir ve değerlendirilmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacının, dava konusu edilen dava dilekçesindeki talepleri,

  Talep Hesaplanan
Kıdem Tazminatı Alacağı 100,00 TL 75.430,28 TL
İhbar Tazminatı Alacağı 100,00 TL 15.057,96 TL
İkramiye Alacağı 100,00 TL ——————-
Yıllık İzin Ücreti Alacağı 100,00 TL 140.036,48 TL

olarak hesaplanmış olup, Sayın Mahkemeye saygıyla sunarım.21.08.2017

Hesap Bilirkişi

Gökmen Ergür