YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 29.03.2017 Esas: 2014 / 2163 Karar: 2017 / 555

Birden Fazla Davalı Hakkında Varsa Ortak Yetkili Mahkemede Dava Açılması Gerektiğine İlişkin HMK’nun 7. Maddesi İş Mahkemelerinin Yetkisinin Tespitinde Uygulanmaz.

Özet:

Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. İş mahkemesinin görevi kapsamında bulunan bir dava, dava tarihinde davalının yerleşim yerindeki veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır. İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus re’sen dikkate alınmalıdır. 6100 SK’nun 7. maddesinde, davalının birden fazla olması halinde ortak yetkili mahkemede dava açılmasına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak söz konusu madde, iş mahkemelerinin yetkisinin tespitinde uygulanmaz. Çünkü 5521 SK’nun 5. maddesinde düzenlenen yetki kuralları ile işçiye davasını açacağı yetkili mahkeme konusunda seçimlik hak tanınmış olup davacı işçi bu hakkını davalıların yerleşim yerinde dava açmak yönünde kullanmıştır.

Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 9. İş Mahkemesince mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 19.09.2013 gün ve 2013/458 E., 2013/457 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 20.11.2013 gün ve 2013/11808 E., 2013/29915 K. sayılı kararı ile;

(…A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, davalı şirketlerin ödemesi gereken bir kısım ücretlerin kendisi tarafından ödendiğini ileri sürerek, davalılardan olan alacağının tahsilini talep etmiştir.

B) Davalılar Cevabının Özeti:

Davalılar, davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davacı işçinin işini yaptığı yerin Balıkesir İli olduğu, davalılar bakımından ortak yetkili mahkemenin Balıkesir İş Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davacı temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

Taraflar arasında yetkili mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda uyuşmazlık vardır.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5’inci maddesi uyarınca, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme geçerli değildir.

İş mahkemesinin görevi kapsamında bulunan bir dava, dava tarihinde davalının ikametgâhının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.

Türk Medeni Kanunu’nun 19’uncu maddesi uyarınca, gerçek kişi yönünden yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturulan yerdir. Gerçek kişi işverenin başka bir yerde yerleşmek niyetiyle oturduğu kanıtlanmadığı takdirde, kural olarak nüfusta kayıtlı olduğu yerin ikametgâh olarak kabulü gerekir. Aynı yasanın 49’uncu maddesi gereğince, tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça, işlerinin yönetildiği yerdir (Yargıtay 9. H.D. 23.06.2008 gün ve 2008/17468 Esas, 2008/17262 Karar sayılı ilamı).

Yetkili mahkemenin belirlenmesinde önemli olan işin yapıldığı işyeri tanımına, 5521 Sayılı Yasada yer verilmemiştir. İşyeri, 4857 sayılı İş Kanununun 2’inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. Bir yer, ancak işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunmaktaysa, o işyerinden sayılacaktır.

İş veya toplu iş sözleşmesinin tarafları, davalının yerleşim yeri ve işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları, 5521 Sayılı Kanunun 5’inci maddesinin emredici nitelikteki son cümlesi gereğince geçersizdir.

Deniz İş Kanunu’nun 46’ncı maddesi uyarınca, adı geçen yasa kapsamına giren gemiadamlariyle bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu kanundan veya iş sözleşmesinden doğan davalar hakkında da, 5521 Sayılı Kanun hükümleri uygulanır. İş sözleşmesinde ayrıca bir hüküm yoksa dava, geminin bağlama limanında iş davalarını bakmaya yetkili mahkemede görülür”.

İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davalı tarafça süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla, hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir (Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2008/20378 Esas, 2008/12778 Karar sayılı ilamı).

5521 Sayılı Yasanın yetkiyle ilgili bu düzenlemesi yanında, diğer bir kısım yasalarda da uyuşmazlığın çözümü için hangi iş mahkemelerinin yetkili olduğu konusunda düzenlemeler bulunmaktadır.

4857 Sayılı Kanunun 79’uncu maddesinde, komisyon kararı ile iş güvenliği yönünden işin durdurulması veya işyerinin kapatılması kararına karşı, işverenin yerel iş mahkemesine,

2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 28’inci maddesinde, uluslararası nitelikteki bir kuruluşa üyeliğin iptali davasında, sendika veya konfederasyon merkezinin bulunduğu iş mahkemesine,

2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 12’nci maddesi uyarınca, iş kolu istatistiklerine karşı Ankara iş mahkemesine,

Aynı yasanın 15’inci maddesine göre, sendika yetki çoğunluğu tespitine dair kararlara, 16’ncı madde uyarınca Toplu İş Sözleşmelerinin hükümsüzlüğü, 46’ncı maddeye göre, uygulanmakta olan bir grev ve lokavtın kanun dışı olup olmadığının tespiti, 47’nci madde uyarınca, gereği grev ve lokavtın durdurulması, 51/4. maddesi gereğince, grevin sona erdirilmesi, 60’ıncı madde uyarınca Toplu İş Sözleşmesinin yorumu istemlerinin, işyerinin bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yerdeki iş davalarına bakmakla görevli mahkemeye, başvurulabileceği düzenlenmiştir.

Somut olayda, davalılardan K………. İnş. San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti.’nin adresinin Kadıköy, davalı adi ortaklığın adresinin ise Balıkesir olduğu, davacının davalı K………. İnş. San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti.’nin işçisi olduğu anlaşılmıştır.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5’inci maddesinde, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir denmiştir. Bu madde davacıya yetki konusunda seçimlik bir hak vermiştir. Davacı isterse davasını davanın açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde açabileceği gibi isterse işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de açabilecektir. Davalının birden fazla olması bu kuralı etkilemeyecektir. Yani davacı davasını isterse davalıların birinin davanın açıldığı tarihte Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde açabilecektir.

Yerel mahkemenin gerekçesinde atıf yaptığı HMK’nun 7’nci maddesinin somut olayda uygulanma yeri yoktur.

Davacı seçimlik hakkını kullanarak davalılardan K………. İnş. San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti.’nin davanın açıldığı tarihteki ikametgah adresinin bağlı bulunduğu yer mahkemesinde (İstanbul Anadolu İş Mahkemesinde) davasını açmıştır.

Sonuç olarak dava konusu uyuşmazlığın çözümünde yetkili mahkeme İstanbul Anadolu İş Mahkemesi olup mahkemece hatalı bir değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir…)

gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin şantiye şefi olarak iş sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar çalıştığını, işçilerin ücretlerinin ödenmemesi, mal getiren tedarikçilere, nakliyecilere ve hatta şantiyenin kesilen elektriğini açmak için elektrik kurumuna kendi kredi kartından nakit avans çekip kısmi ya da borcun tamamını karşılayan ödemelerde bulunduğu halde davalılar tarafından kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 108.500,00 TL alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı K………. İnş. San. Dış Tic. Ltd. Şti. vekili, şirketin bir talebi olmadığı gibi davacının şirket adına yaptığı herhangi bir masrafın da bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı ise yargılamayı takip etmediği gibi cevap dilekçesi de sunmamıştır.

Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesindei davanın birden fazla davalıya karşı açılması halinde ortak yetkiyi taşıyan mahkemenin belirlendiğini, birden fazla davalı olduğu takdirde ortak yetkinin kesin hale getirildiğini, bütün davalılar yönünden işin görüldüğü yer olan Balıkesir İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkemece davalılardan K………. İnşaat Şirketinin adresinin Kadıköy, diğer davalı V………. İnşaat Şirketinin Balıkesir, işin yapıldığı yerin de Balıkesir olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalıların birden fazla olması halinde iş mahkemesinin yetkisi belirlenirken Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca ortak yetkili mahkemenin dikkate alınıp alınmayacağı, burada varılacak sonuca göre uyuşmazlığın çözümünde hangi iş mahkemesinin yetkili olacağı noktalarında toplanmaktadır.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme geçerli değildir.

İş mahkemesinin görevi kapsamında bulunan bir dava, dava tarihinde davalının ikametgâhının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.

İş veya toplu iş sözleşmesinin taraflarının, davalının yerleşim yeri ve işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları halinde 5521 Sayılı Kanunun 5. maddesinin emredici nitelikteki son cümlesi gereğince bu düzenleme geçersizdir.

Nitekim, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinin gerekçesinde de “gerek işçi gerek işveren veya vekili tarafından bu Kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükümet tasarısında derpiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikametgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın Medeni Kanun gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle işverenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya işyeri dahili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir” denilmektedir.

İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davalı tarafça süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalı işverenlerin adresleri İstanbul olup davacının, iş sözleşmesinden kaynaklanan davasını İstanbul Anadolu İş Mahkemesinde açtığı sabittir. Davacı tarafından 5521 Sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca davalı işverenin ikametgahı yer mahkemesinde davanın açıldığı, dolayısıyla dava konusu uyuşmazlığın çözümünde yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu İş Mahkemesi olduğu sonucuna varılmıştır.

Bununla birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesinde davalının birden fazla olması halinde yetkili mahkemenin düzenlendiği, buna göre de dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan mahkemenin belirtilmesi halinde davaya o yer mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. Ancak söz konusu ortak yetkili mahkemenin iş mahkemesinin yetkisinin tespitinde uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Çünkü 5521 Sayılı Kanunun 5. maddesinde düzenlenen yetki kuralları ile işçiye davasını açacağı yetkili mahkeme konusunda seçimlik hak tanınmış olup davacı işçinin bu hakkını davalıların davanın açıldığı tarihteki ikametgah adresinin bağlı bulunduğu İstanbul Anadolu İş Mahkemesinde dava açmakla kullandığı anlaşılmıştır. Kaldı ki 5521 Sayılı Kanunun 5. maddesi ile düzenlenen yetki kurallarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki kurallarına göre özel nitelikte hükümler olduğu da açıktır.

Hal böyle olunca, iş mahkemesinin yetkisi belirlenirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesinin uygulanması mümkün olmayıp yerel mahkemece aksine gerekçelerle direnme kararı verilmesi isabetsizdir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında 5521 Sayılı Kanunun 5. maddesinde birden fazla davalının bulunması halinde yetkili mahkemenin düzenlenmediğini, aynı kanunun 15. maddesi gereği bu kanunda açıklama bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu) hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği, ayrıca davalı işverenlerin adreslerinin İstanbul olduğu, bu hali ile birden fazla davalının bulunduğu somut olayda davalılar yönünden ortak yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu İş Mahkemesi olduğu, dolayısıyla Hukuk Muhakemeleri Kanununun 7. maddesinin somut olayda uygulanıp direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü belirtilmiş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca, yerel mahkemece Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.03.2017 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.