YARGITAY 12.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 12.05.2016 Esas: 2016 / 596 Karar: 2016 / 14023
Bono Metninde Yer Alan Muacceliyet Koşulu Yazılmamış Sayılır; Ancak Bonolar Haricinde Düzenlenen ve Bonolara Açık Atıf Yapılan Bir Sözleşme ile Kararlaştırılan Muacceliyet Koşulu Geçerlidir.
Özet:
Uyuşmazlık, takip konusu senetler yönünden muacceliyet koşulunun oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip, ancak vadesi gelmiş kambiyo senedi için yapılabilir. Bono metninde yer alan muacceliyet koşulu yazılmamış sayılır. Ancak bonolar haricinde düzenlenen ve bonolara açık atıf yapan bir sözleşme ile kararlaştırılan muacceliyet koşulu geçerlidir. Takip dayanağı bonoların taraflar arasında düzenlenmiş olan sözleşme uyarınca verildiği, anılan sözleşmede senetlerden birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğerlerinin muaccel olacağının kararlaştırıldığı ve ilk senedin ödenmediği dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, sözleşmede düzenlenen bu muacceliyet şartı geçerlidir. Açıklanan nedenlerle, borçlunun takip konusu senetlerin muaccel olmadığına yönelik şikayetinin reddi gerekir.
Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı-lehdar tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile bonoya dayalı olarak keşideci-borçlu hakkında icra takibine başlandığı, borçlu vekilinin İİK’nun 168. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük sürede icra mahkemesine yaptığı başvurusunda; taraflar arasında imzalanan 17.09.2015 tarihli protokol ile alacaklıya toplam 600.000,00 TL miktarlı 6 adet senet verildiğini, senetlerden ilkinin vadesinin 22.09.2015 olup, protokolde senetlerden birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğerlerinin de muaccel olacağının kararlaştırıldığını, vadesinde ödenmediği iddia olunan 22.09.2015 tarihli senet bedelinin 23.09.2015 tarihinde alacaklının banka hesabına ulaştığını, 22.09.2015 ödeme tarihli senedin müvekkiline vadesinde ibraz edilmediği gibi ödeme yapılacak hesap bilgilerinin müvekkiline aktarılmadığını, TTK’nun 708. maddesinde belirtilen ibraza ilişkin prosedüre riayet edilmemiş ve iki günlük süreye de uyulmamış olduğunu, 22.09.2015 tarihinin Kurban Bayramı öncesine denk gelen idari tatil olduğunu beyanla, vadesi gelmeyen diğer senetlere dayanan bu takibin iptaline karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, “…keşideci TTK’nun 624. maddesine göre kendisine süresinde ibraz edilmeyen bononun bedelini notere tevdi edebilir ise de, bu kendisine tanınmış yasal bir imkan olup mecburiyet olmadığı, somut olayda keşidecinin ihtar edilmediği, vadeden sonra da sözleşme gereği ödenmesi gereken ilk bononun bir gün sonra ödendiğinden, takibe dayanak diğer bonoların muaccel hale gelmediği” gerekçesi ile istemin kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, hükmün alacaklı tarafça temyiz edildiği görülmektedir.
6102 sayılı TTK’nun 778 (1)-c maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken 708. maddesi gereği senedin vadesinde ibraz olunmadığı ahvalde, keşideci borçlu aynı Kanunun 712. maddesi (yürürlükten kaldırılan 6762 sayılı TTK’nun 624. maddesi) uyarınca masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini bir bankaya tevdi ederek borçtan kurtulur. Bu gereği yerine getirmeyen keşideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere kendisine ibraz olunmadığına ilişkin iddiası mercide tartışma konusu yapılamaz. Keşidecinin takibi için protestosuna da gerek bulunmamaktadır.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip, İİK’nun 168. maddesinin birinci fıkrasına göre ancak vadesi gelmiş kambiyo senedi için yapılabilir. Takip dayanağı bono metinlerinde vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların muacceliyet kesbedeceği yönünde kayıt bulunması bu senetlerin kambiyo senetleri olma niteliğini etkilemez. Bu gibi kayıtlar yazılmamış sayılır. Muacceliyet koşulu ayrıca bir sözleşmede belirlenmedikçe anılan kayıt ilgililer yönünden hiçbir sonuç doğurmaz (Özten, Fırat; Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Baskı. S: 487,1002). Buna göre, bono haricinde düzenlenen ve bonoya açık atıf yapılan bir sözleşme ile belirlenen muacceliyet koşulu geçerlidir.
Dosya arasında mevcut, taraflar arasında imzalanan 23.07.2015 başlangıç ve 31.05.2017 bitiş tarihli Profesyonel Futbolcu Sözleşmesinin feshi ve bu fesih sebebi ile futbolcuya yapılacak ödemelere dair hükümlere ilişkin 17.09.2015 tarihli protokolde; futbolcuyo 6 taksit halinde toplam 600.000,00 TL ödeme yapılacağı, ödemeler için her biri 100.000,00 TL bedelli 22.09.2015, 30.11.2015, 30.12.2015, 29.01.2016, 26.02.2016, 31.05.2015 vadeli senetler verileceği ve senetlerden herhangi bir tanesi vadesinde ödenmediği takdirde diğer senetlerin vadesinin muaccel hale geleceği kararlaştırılmış olup, takip konusu yapılan senetlerin işbu protokolde belirtilen senetler olduğu hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık, protokolde belirtilen ilk senedin vadesinde ödenip ödenmediği ve bu nedenle de diğer senetler yönünden muacceliyet koşulunun oluşup oluşmadığı hakkındadır.
Somut olayda, borçlunun sunduğu …….. Bank dekontuna göre, 22.09.2015 vade tarihli senede mahsuben 23.09.2015 tarihinde 100.000, 00 TL’nin, alacaklının banka hesabına tamamen ödendiği, anılan senedin takip konusu yapılmayıp, protokolde belirtilen diğer senetlerin muaccel olduğundan bahisle kalan 5 adet senedin toplam bedeli olan 500.000,00 TL’nin tahsili istemi ile 30.09.2015 tarihinde takibe başlandığı görülmektedir.
Bu durumda, takip dayanağı bonoların 17.09.2015 tarihli protokol uyarınca verildiği sabit ve tartışmasız olup, anılan sözleşmede senetlerden birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğerlerinin muaccel olacağı kararlaştırılmış olmakla, sözleşmede düzenlenen bu muacceliyet şartı geçerlidir. Protokol kapsamında düzenlenen 22.09.2015 vade tarihli ilk bono vadesinde ödenmeyip mahkemenin de kabulünde olduğu üzere vade tarihinden bir gün sonra ödendiğine göre, sözleşme uyarınca verilen takip dayanağı diğer bonoların muaccel olduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, alacaklının muaccel hale gelen senetlere dayanarak icra takibi başlatması yukarıda açıklanan ilke ve kurallara, yasal düzenmeye uygundur.
O halde mahkemece, borçlunun takip konusu senetlerin muaccel olmadığına yönelik İİK’nun 168/1. maddesi kapsamında yaptığı şikayetinin reddine karar vermek gerekirken, istemin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.