YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 17.12.2018 Esas: 2018/5363 Karar: 2018/7977

Çek İptal Davası – Çalıntı Çek – İyi Niyetli Hamil- Kötü Niyetli İktisap – Çek Bedelinin İstirdatı

Özet:

Dava, 6102 sayılı …’nın 792. maddesi uyarınca açılmış bulunan çek istirdadı istemine ilişkindir. Davacı lehtar, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur. Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmayıp, 6102 sayılı …’nın 686. maddesi hükmüne göre, bu hususta, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmadığı gibi, ciro silsilesinde ismi geçen lehtar ve cirantaların kaşe ve imzalarının sahte olduğunun tespiti bile davalının yetkili hamil olduğu gerçeğini değiştirmez. 6102 sayılı …’nın 792. maddesiyle, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü olacağı hüküm altına alınmıştır. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir.

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/06/2016 tarih ve 2015/486-2016/449 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi…tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkiline ait iş yerinde gerçekleşen hırsızlık sonucunda şirket kasasında bulunan bir kısım çeklerin çalındığını, faillerin bir süre sonra yakalandığını, ifadelerinde çaldıkları çekleri sahte imzalarla tedavüle soktuklarını ikrar ettiklerini, bu çeklerden birinin de davaya konu çek olduğunu, davalının dava konusu çeke dayanarak çek keşidecisi ve müvekkilinin de aralarında bulunduğu cirantalar aleyhine takibe giriştiğini, çekteki kaşe ve imzaların müvekkili şirkete ait olmadığını, çekte cirosu bulunan dava dışı firma ve davalıyla aralarında hukuki ve ticari ilişkisi bulunmadığını, davalının hırsızlık olayı neticesinde çeki eline geçirdiğini bu nedenle yetkili hamil olarak addedilemeyeceğini ileri sürerek, davaya konu çekin davalıdan istirdadını, takip neticesinde çek bedelinin müvekkili tarafından ödenmesi durumunda ise çek bedeli ve çek tazminatının yekunu olan 11.110,00 TL’nin 24.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, yapılan takip neticesinde çek bedelinin keşideci tarafından ödendiğini, bu nedenle davanın konusuz kaldığını, müvekkilinin davaya konu çeki aralarındaki ticari ilişki münasebetiyle önceki ciranta olan Remzi Kum’dan aldığını, çeki aldığı tarihte hırsızlık sonucunda tedavüle sokulduğunu bilebilecek durumda olmadığını, iyi niyetli olan müvekkilinin yetkili hamil olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının dava dışı şirketten ciro yoluyla devraldığı dava konusu çekin iş yerinde yapılan hırsızlık neticesinde çalındığı, çekin lehtar ciro imzasının sahte olduğu, davacı şirket yetkililerine ait olmadığı, çekin lehtarı tarafından tedavüle konulmadığı, davalının çekin yetkili hamili olmadığı, davalı ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığı, sahte ciro nedeniyle davalıya, keşideci tarafından yapılan ödemenin de geçerli bir ödeme olarak addedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının dava konusu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile, çek bedeli olan 11.110,00 TL’nin keşide tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, 6102 sayılı …’nın 792. maddesi uyarınca açılmış bulunan çek istirdadı istemine ilişkindir. Davacı lehtar, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur. Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmayıp, 6102 sayılı …’nın 686. maddesi hükmüne göre, bu hususta, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmadığı gibi, ciro silsilesinde ismi geçen lehtar ve cirantaların kaşe ve imzalarının sahte olduğunun tespiti bile davalının yetkili hamil olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu itibarla, çekin lehtar cirosunda bulunan imzaların davacı şirket yetkililerine ait olmadığı bu nedenle davalının yetkili hamil olarak addedilemeyeceği şeklindeki mahkeme görüşü isabetli bulunmamıştır.

6102 sayılı …’nın 792. maddesiyle, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü olacağı hüküm altına alınmıştır. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda, davacının bu husustaki ispat külfetini yerine getiremediği, davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğine veya iktisabında ağır kusurlu bulunduğuna dair delil ibraz edemediği, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde de, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini gösterir bir emare bulunmadığı anlaşılmaktadır. Belirtilen nedenlerle, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğinin kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.