YARGITAY 12.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 13.05.2016 Esas: 2016 / 11995 Karar: 2016 / 14174
Cirantanın Taraf Olmadığı Menfi Tespit Davasında Bononun İptaline Karar Verilmiş Olması Takip Alacaklısı Cirantayı Bağlamaz.
Özet:
Kural olarak, bonodan dolayı kendisine müracaat olunan kimse, şahsi def’ileri, müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez. Öte yandan menfi tespit davasında, davalı olarak kim taraf gösterilmiş ise, dava sonunda verilen karar, sadece ona karşı hüküm ifade eder. Somut olayda, takip alacaklısı bonoda ciranta olup, keşideci ve lehtar hakkında takip yapılmıştır. Menfi tespit davası ise, keşideci ile lehtar arasında görülmektedir. Bu durumda, cirantanın taraf olmadığı menfi tespit davasında bononun iptaline karar verilmiş olması takip alacaklısı cirantayı bağlamaz. Hamilin, bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği iddia ve ispat edilemediği halde yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlunun icra mahkemesine yaptığı itirazında, borcunun olmadığını ve …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/347 E. – 594 K. karar sayılı ilamı ile menfi tespit davası sonucunda borçlu olmadığının tespitine ve senedin iptaline karar verildiğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece kesinleşmiş menfi tespit davası sonucu iptal edilen senede dayalı takip yapılamayacağından bahisle takibin borçlu yönünden durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 778/1-a maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 687/1. maddesi gereğince; kural olarak, bonodan dolayı kendisine müracaat olunan kimse, keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri, müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez. Bu kuralın istisnası da aynı fıkrada düzenlenmiş olup, buna göre, hamil, bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş ise, borçlu, keşideci veya önceki hamillerle arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan def’ileri müracaatta bulunan hamile karşı da ileri sürebilecektir.
Öte yandan menfi tespit davasında, alacaklı olarak kim taraf gösterilmiş ise, dava sonunda verilen karar, sadece ona karşı hüküm ifade eder.
Somut olayda, takip alacaklısı bonoda ciranta olup, keşideci ve lehtar hakkında takip yapmıştır. Menfi tespit davası, keşideci ile lehtar arasında görülmektedir. Yukarıdaki yasa hükmü gözetildiğinde, alacaklı cirantanın taraf olmadığı menfi tespit davasında verilen karar alacaklıyı bağlamaz. Takip alacaklısı 3. kişi ciranta olup, menfi tespit davasının tarafı değildir. Bu nedenle anılan karar ile senedin iptal edilmiş olması, ona karşı hüküm ifade etmez.
O halde mahkemece, borçlunun, TTK’nun 687/1. maddesinde belirtildiği üzere, alacaklı hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile zararına hareket ettiğini iddia ve ispat edemediği gibi, İİK’nun l69-a/1. maddesinde öngörülen nitelikte bir belge ile de iddiasını kanıtlayamadığı dikkate alınarak istemin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.