YARGITAY 6.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 17.12.2015 Esas: 2015 / 2019 Karar: 2015 / 11200

Davacının da Kirada Olduğu Durumda İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Kararı Verilebilmesi İçin Davacı ya Tahliye Tehdidi Altında Olmalı veya Kiralanan Yapılacak İş İçin Daha Üstün (En Azından Eşdeğer) Nitelikte Bulunmalıdır.

Özet:

Davacı, iktisap ve işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. İşyeri ihtiyacı nedeniyle tahliye davalarında, davacının kirada olması halinde ihtiyacın varlığının kabulü için davacının ya tahliye tehdidi altında bulunması veya kiralananın yapılacak iş için daha üstün nitelikte olması, en azından halen iş yapılan yerle eşdeğer nitelikte bulunması gerekir. Eşdeğerlik durumu varsa mülkiyet hakkına üstünlük tanınmalıdır. Bu iki halden birisinin varlığı ihtiyacın kabulü için yeterlidir.  Davacı tarafından ileri sürülmemiş tahliye tehdidi  mahkemece re’sen nazara alınamaz. Oysa kiralananın halen iş yapılan yerden üstün olduğu ileri sürülmemiş olsa bile ihtiyaç iddiasının içinde bu husus da mevcut olduğundan mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak kıyaslama suretiyle bu husus tespit edilmelidir. Davaya konu yerin davacının halen kiracı olarak kullandığı yere göre üstün vasfı araştırılmadan, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, iktisap ve işyeri ihtiyacı nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne ve taşınmazın tahliyesine karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş, mahkemece verilen 28/11/2014 tarih ve 2014/110 Esas 2014/173 Karar sayılı ek kararla, yıllık kira bedelinin 1.800,00 TL olması nedeni ile hükmün kesin olduğu belirtilerek davalının temyiz isteminin reddine karar verilmesi üzerine bu kez davalı tarafından temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar süresi içinde temyiz edilmiştir.

Mahkemece her ne kadar, yıllık kira bedeline göre verilen tahliye kararının kesin olduğundan bahisle temyiz isteminin reddine karar verilmiş ise de, 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü ve HUMK’nun 427/2. maddesi uyarınca miktar veya değeri bir milyar lirayı (hüküm tarihi itibarıyla 1.890,00 TL) geçmeyen taşınır mal veya alacak davalarına ilişkin nihai kararların kesin olduğu düzenlenmiş olup tahliye davaları, taşınır mal veya alacak davaları arasında sayılamayacağından mahkemece verilen 28/11/2014 tarih ve 2014/110 Esas 2014/173 Karar sayılı ek kararın kaldırılmasına oybirliği ile karar verildi.

İşin esası incelendiğinde:

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının kiracısı olduğu taşınmazı 16.12.2013 tarihinde satın aldığını, davalıya gönderdiği 16.12.2013 tarihli ihtarname ile taşınmazı kendi ihtiyacı için kullanacağını belirterek tahliye davası açılacağını ihtar ettiğini, davalının taşınmazı boşaltmadığını, kendisinin halen bakkallık yaptığını, işyerinin kiralık olduğunu kiracısı olduğu taşınmazın sahiplerinin de işyerini boşaltması için baskı yaptıklarını belirterek davalının kiralanan taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ise, davacının taşınmazı önceki malikten muvazaalı olarak satın aldığını, davacının davaya konu yeri satın alacak gelirinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece davacının taşınmazı 16/12/2013 tarihinde iktisap ettiği, davalıya gönderilen ihtarnamenin 19/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği, iktisap tarihinden 6 ay sonra tahliye davası açıldığı, davacının Çameli ilçe merkezinde bakkal ve marketlerde yapılan perakende ticaret işinde uğraştığı, davacıya ait işyeri olabilecek nitelikte taşınmaz tapu kaydına rastlanmadığı belirtilerek davanın kabulüne kiralananın tahliyesine karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Türk Borçlar Kanununun 350/1 ve 351. maddesine göre işyeri ihtiyacına dayalı olarak açılan tahliye davalarında ihtiyaçlının kirada olması halinde ihtiyacın varlığının kabulü için ihtiyaçlının ya tahliye tehdidi altında bulunması veya kiralananın yapılacak iş için daha üstün nitelikte olması, en azından halen iş yapılan yerle eşdeğer nitelikte bulunması gerekir. Eşdeğerlik durumu varsa mülkiyet hakkına üstünlük tanınmalıdır. Bu iki halden birisinin varlığı ihtiyacın kabulü için yeterlidir. Her iki halin birlikte olması gerekmez. Tahliye tehdidinin varlığı davacı tarafından ileri sürülmemiş ise mahkemece kendiliğinden nazara alınamaz. Oysa kiralananın halen iş yapılan yerden üstün olduğu ileri sürülmemiş olsa bile ihtiyaç iddiasının içinde bu husus da mevcut olduğundan mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak kıyaslama suretiyle bu hususun belirlenmesi gerekir.

Olayımıza gelince; mahkemece davacının başka taşınmazı olmadığı ve ilçede bakkallık yaptığı yönündeki kayıtlarla yetinilerek hüküm kurulmuş olup yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava dilekçesinde davacının halen kiracı olduğu işyeri ile ilgili, işyeri sahipleri tarafından davacıya boşaltması için baskı yapıldığı, davaya konu işyerine ihtiyacı olduğu belirtilmesine rağmen mahkemece tarafların gösterdiği deliller toplanmadan ihtiyaç iddiasına ilişkin tanık beyanları alınmadan hüküm kurulmuş, davaya konu yerin davacının halen kiracı olarak bulunduğu yere göre üstün vasfı da araştırılmamıştır.

O halde mahkemece tahliye tehdidi ve işyeri ihtiyacına ilişkin tüm delillerin toplanması, davaya konu yerle davacının halen kiracı olarak bulunduğu işyerinin mukayeseli keşfi de yapılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK’nın 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.