YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 06.12.2016 Esas: 2016 / 13122 Karar: 2016 / 9374

Genel Kredi Sözleşmesine Dayalı İhtiyati Haciz Talebi – Alacaklının Doğrudan Müteselsil Kefili Takip Edebilmesi İçin Asıl Borçlunun İfada Gecikmesiyle İhtarın Sonuçsuz Kalması veya Açıkça Ödeme Güçlüğü İçinde Olması Gerekir.

Özet:

İhtiyati haciz talep eden vekili, müvekkili ile talep dışı şirket arasında imzalanan sözleşme gereğince şirkete kullandırılan kredi borcunun ifa edilmediğini iddia ederek müteselsil kefil hakkında ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği TBK’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için asıl borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçlüğü içinde olması gerekir. Müteselsil kefile başvuru koşullarının oluşup oluşmadığı dikkate alınmadan karar verilmesi hatalıdır.

… 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/12/2015 tarih ve 2015/1992-2015/2060 D.İş sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

İhtiyati haciz talep eden vekili, müvekkili ile talep dışı şirket arasında imzalanan sözleşme gereğince şirkete kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredi borcunun ifa edilmediğini ileri sürerek, toplam 156.741,98 TL alacak miktarı için ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur.

Mahkemece, hesap kat ihtarı ve borç ihtarlarının asıl borçlu şirkete ve aleyhine ihtiyati haciz istenen kefile tebliğ edilemediği, böylece borçtan doğrudan sorumlu olmayıp kefil sıfatıyla doğan borcu öğrenmesi halinde temerrüde düşmeyeceği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, ihtiyati haciz talep eden vekili temyiz etmiştir.

Talep, alacaklı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi ve gayri nakdi alacakları sebebiyle karşı taraf borçlu aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmiştir.

İİK’nın 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği öngörülmüştür.

Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.

Somut olayda, asıl borçlu …..Ltd Şti ile banka arasında akdedilen kredi sözleşmesi … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalanmış; alacaklı banka tarafından hesap kat edilerek, asıl borçlu şirkete ve …’a ihtarname gönderilmiş, ancak tebliğ edilememiştir. Asıl borçlu yönünden hesabın kat edilmesi kredi sözleşmesinden doğan alacağın muacceliyeti için yeterli ise de, müteselsil kefile başvuru için yeterli olmayıp, müteselsil kefile başvurulabilmesi için asıl borçlunun ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.

Bu itibarla, mahkemece, alacaklı banka tarafından talebe konu alacakla ilgili sunulan genel kredi sözleşmesinin tamamı getirtilerek, muacceliyet ve tebligat adresine ilişkin hükümlerinin incelenmesi, asıl borçluya gönderilen ihtarın tebliği hususunun bu sözleşme maddeleri kapsamında değerlendirilmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre müteselsil kefile başvurulabilmesi için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması koşulunun oluşup oluşmadığının tespiti gerekirken, yazılı gerekçe ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün ihtiyati haciz talep eden yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz talep eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.