YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 22.06.2016 Esas: 2015 / 9114 Karar: 2016 / 6883

Haklı Sebeplerle Şirket Ortaklığından Çıkma – Haklı Sebep Sayılabilecek Haller

Özet:

Dava, haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili istemine ilişkindir. Haklı sebep olarak; şirket ortaklığını çekilmez kılacak nitelikteki husumet, şirketin işleyişi, yönetimi ve faaliyetleri hakkında bilgi vermemenin süreklilik kazanması, ortakların şirketten dışlanması, şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri yönünde hareket edip şirketi borca batık hale sürüklemesi, şirkete ihanet etmesi sayılabilir. Davacıların başka bir şehirde olması ya da şirketin bazı yıllar zarar etmiş olması haklı sebep olarak kabul edilemez. Çünkü davacıların, şirket işleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı mevcuttur. Davacı tarafından ileri sürülen sebeplerin haklı sebep olarak kabul edilemeyeceği dikkate alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır. 

Taraflar arasında görülen davada … .. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/03/2015 tarih ve 2010/32-2015/199 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili; müvekkillerinin murisinin % 50 hisse sahibi olduğu davalı şirkette hisselerin mirasçı oldukları için müvekkillerine kaldığını, ancak müvekkillerinin şirketin işleyişi hakkında bilgi alamadıkları gibi uzun zamandır kar payı temettü ya da maaş ödemesi de yapılmadığını, şirketin faaliyetlerinden habersiz sadece kağıt üzerinde ortak göründüklerini ileri sürerek haklı sebeplerle ortalıktan çıkmalarına ve ayrılma paylarının hesaplanarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 12/06/2014 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek davacı … … için 295.046,25 TL, davacı … … için 326.103,75 TL’nin hak kazanıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili; ortaklıktan çıkmak için haklı sebeplerin oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların …’da ikamet ettikleri, murislerinden intikal eden davaya konu şirket ortaklığının ise …’de bulunduğu ve davacıların denetim olanaklarının sınırlı olduğu, şirket müdürlerinin basiretli bir tacir gibi davranmayarak şirketin çoğu yıl zarar etmesine sebebiyet verdikleri, davacıların ortaklıktan çıkma taleplerinin kabul edilebilir olduğu, hesaplanan ortaklık paylarının davacılara ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacıların ortaklıktan çıkarılma taleplerinin kabulüne, davacı … … için ayrılma payı olan 199.211,33 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı … …’a verilmesine, davacı … … için ayrılma payı olan 220.180,95 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı … …’a verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Dava, haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili istemine ilişkin olup, davacılar, müdürler tarafından şirketin kötü yöneltilmesini, şirket hakkında kendilerine bilgi verilmemesini ve uzun zamandır kar payı yada temettü ödemesi yapılmamasını haklı neden olarak ileri sürmüşler; mahkemece de müdürlerin şirketi kötü yönetip zarar etmesine sebep olduğu, davacıların ikameti ile davalı şirketin bulunduğu yerin ayrı şehirlerde olması nedeniyle davacıların şirketi denetim olanağının sınırlı olduğu gerekçeleriyle davacıların ortaklıktan çıkma talepleri haklı bulunmuş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ancak, mahkemece ortaklık çıkmak için haklı sebeplerin bulunup bulunmadığı hususu yeterince değerlendirilmemiş olup, mahkemece kararın gerekçesinde sayılan nedenler haklı sebepler olarak kabul edilemez. “Haklı sebep” ile kast edilen örneğin; şirket ortaklığını çekilmez kılacak nitelikteki husumet, şirketin işleyişi, yönetimi ve faaliyetleri hakkında bilgi vermemenin süreklilik kazanması, ortakların şirketten dışlanması, şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri yönünde hareket edip şirketi borca batık hale sürüklemesi, şirkete ihanet etmesi olarak sayılabilir.

Somut olayda, davacıların başka bir şehirde olması ya da şirketin bazı yıllar zarar etmiş olması haklı sebep olarak kabul edilemez. Zira, davacıların TTK’nin 614. maddesinde de ifade edildiği üzere şirket işleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı mevcuttur. Kar payı dağıtımı hususu da Kanun’un 608. maddesinde düzenlenmiş ve kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca davacılar tarafından şirket müdürlerinin şirketi kötü yönettiğine dair somut deliller sunulmamış olup, ticari hayatta şirketler bazı dönemler kâr elde edebileceği gibi zarar da edebilmektedir. Şirket 2008-2009 yıllarında zarar etmiş ise de, 2010 yılında kâr elde etmiştir. Şirket faaliyetlerine devam etmekte olup, özvarlığı da mevcudiyetini korumaktadır.

O halde, davacılar tarafından ileri sürülen ve delillerle desteklenmeyen gerekçelerin şirket ortaklığından çıkmak için haklı sebep teşkil etmeyeceği gözetilmeksizin yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilerek davacıların ortaklıktan çıkma paylarının hesaplanması doğru olmamış, yerel mahkeme kararının davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı şirket yararına BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.