YARGITAY 21.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 26.05.2016 Esas: 2015 / 15245 Karar: 2016 / 9025

Hizmet Tespiti – Hak Düşürücü Süre

Özet:

Dava, kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespiti talebine ilişkindir. Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde hizmet tespiti davası açabilirler. Burada söz konusu olan süre, hak düşürücü süredir. Davacının 01.05.1977 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığına dair işe giriş bildirgesinin verildiği, 1978 yılında geçen çalışmaları bakımından ise işe giriş bildirgesinin düzenlenmediği dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda 1978 yılındaki hizmetlerin dava tarihine göre hak düşürücü süreye uğradığı açıktır. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalı kurum vekili ve davalı işveren vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2- Dava, davacının 01/05/1977 tarihinden itibaren davalı işverene ait işyerinde geçen ve kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulü ile, davacı …’nin 1 sigorta sicil numarası ile davalıya ait işyerinde 01/05/1977 – 20/05/1977 tarihleri arasında 20 gün, 01/01/1978 – 10/01/1978 tarihleri arasında 10 gün ve 01/02/1978 – 09/01/1978 tarihleri arasında 8 gün süre ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01/05/1977 tarihinde … Ağaçlandırma ünvanlı ve sicil numaralı işyerinde çalışmaya başladığına dair işe giriş bildirgesinin bulunduğu, dava konusu edilen dönemde davacı adına yapılmış herhangi bir hizmet bildiriminin olmadığı, dönem bordrolarının getirtildiği ve bordro tanıklarının beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 Sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 Sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.

506 Sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 Sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.

İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri kuruma vermesi gerektiği kanunun 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİ Yön. madde16), dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİ Yön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık kanunun 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.

Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle kurumun yasadan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.

Davacının sigortalı çalışmalarının kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı)

Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.

Somut olayda, davacının 01/05/1977 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığına dair işe giriş bildirgesinin verildiği ve bordro tanıklarının beyanlarından davacının çalışmasının bulunduğu anlaşıldığından davacının 01/05/1977-20/05/1977 tarihleri arasında 20 gün süreyle davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesi doğru ise de 1978 yılında geçen çalışmaları bakımından davacının işe giriş bildirgesinin düzenlenmemesi ve kuruma herhangi bir şekilde hizmet bildirimi, ücretlerinden SGK’ya prim kesilmesi de söz konusu olmaması, yönetmelikte belirtilen belgelerin bulunmamasına göre 1978 yılındaki sigortalı hizmet süresinin tespiti isteminin dava tarihine göre hak düşürücü süreye uğradığı açıktır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı kurum vekili ve davalı işveren vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ………… Orman İşl. Müd.’ne iadesine 26.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.