İSTANBUL … İŞ MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİNE BİLİRKİŞİ RAPORU

ESAS NO                    : 20../…

DAVACI                    :

VEKİLİ                      : Av. …

DAVALI                     :

VEKİLİ                      : Av. …

KONU                        : Davacı iddia ve davalı savunmaları, toplanan deliller ve dosya içeriği incelenerek, 25.02.2016 tarihli ara karar uyarınca hazırlanan bilirkişi raporudur.

  • İDDİA VE TALEP

Davacı vekili, 25.11.2015 tarihli dava dilekçesi ile özetle; davacının davalı şirkette 20.02.2001-14.04.2015 tarihleri arasında çalıştığını, tarafların 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesi ile iş akdini karşılıklı olarak feshettiğini, ikale sözleşmesi ile davalı tarafın, davacıya 1.142.160,82 USD ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, davalı işverenin, iş bu ikale sözleşmesine istinaden davacıya toplam 243.664,79 USD net ödeme yaptığını, bakiye 800.525,00 USD brüt alacağın ise müteaddit defalar uyarıda bulunulmasına rağmen ve Beşiktaş … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin tebliğine rağmen ödenmediğini, bunun üzerine 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesi gereği ödenmeyen 800.525,00 USD brüt alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün 20../… Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalı şirketin ödeme emrine itiraz ettiğini, davalı tarafından sunulan itiraz dilekçesinde borcun 100.498,86 USD’lik kısmının kabul edildiğinin, bakiye 322.043,79 USD’lik kısmının ödendiğinin, 367.983,35 USD’lik kısmına dair ise borçlarının bulunmadığının belirtildiğini iddia ederek İstanbul … İcra Müdürlüğünün 20../… Esas sayılı dosyasında takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

  • SAVUNMA VE CEVAP

Davalı vekili, 30.12.2015 tarihli cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün 20../… Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, icra takibi dayanağının, taraflar arasında imzalanan toplamda 1.142.160,80 USD brüt tutarında bir taahhüt içeren 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesi olduğunu, bu ikale sözleşmesi imzalandıktan sonra davalının, ikale sözleşmesindeki hesaplamalarda yaptığı esaslı hatayı fark ederek bu durumu davacıya açıkladığını ve ikale sözleşmesini tadil ettiğini, doğru tutarların yer aldığı halini davacıya gönderdiğini, revize ikale sözleşmesi uyarınca iş mevzuatına uygun şekilde hesaplanmış rakamlara göre davacıya ödenmesi gereken tutarın toplamda 432.541,65 USD olduğunu, davacının dava dilekçesinde de ikrar ettiği üzere, davacıya toplamda net olarak 243.664,79 USD ödeme yapıldığını, bu tutarın brüt karşılığının 363.451,80 USD olduğunu, davacıya ödenen toplam brüt ödemelerin açıklamasının, 31.409,02 USD komisyon ödemesi, 158.787,45 USD yıllık izin ücreti, 60.792,12 USD ihbar tazminatı, 11.964,36 USD kıdem tazminatı, 100.498,86 USD ek menfaat olduğunu, revize ikale sözleşmesi tahtında ödenecek tutarların dışında bir de brüt 31.409,02 USD tutarında komisyon ödemesi bulunduğunu, revize ikale sözleşmesinde taahhüt edilen tutarlar açısından davacıya icra takibinden önce brüt toplam 332.042,79 USD ödeme yapıldığını, dolayısıyla esaslı hata nedeniyle geçersiz olan tutarlar hariç ödenmesi gereken tutarın brüt 100.498,86 USD olduğunu, bu nedenle brüt tutar üzerinden yapılan icra takibine karşı itirazlarında, 100.498,86 USD’nin kabul edildiğini ve takibe konu kalan kısma itiraz edildiğini, ayrıca kabul edilen söz konusu bakiye brüt 100.498,86 USD’nin 22.12.2015 tarihinde davacıya ödendiğini, davalının aslında net ödeme yapması gerekirken davacıya brüt ödeme yapılarak fazladan ödeme yapıldığını, davanın esasında incelenmesi gereken uyuşmazlığın, davalının ikale sözleşmesindeki rakamların hesaplanmasında esaslı hataya düşmesi ve kıdem tazminatındaki mutlak emredici tavanın aşılması olduğunu, davacının işe başlangıç tarihinin 01.04.2006 olduğunu, davacının bu tarihten itibaren 14.04.2015 tarihine kadar toplamda 9 yıl 2 hafta çalıştığını, davacının genel müdür olarak davalı şirketteki en üst düzey çalışan olduğunu, işveren vekili konumunda olduğunu, aylık brüt maaşının 54.082,50 TL olduğunu, iş ilişkisinin devamı sırasında tarafların karşılıklı mutabakat gereği bir ikale sözleşmesi imzalamak suretiyle iş ilişkisini sonlandırmayı tercih ettiklerini, davalının iyi niyetine rağmen, taraflar arasında, davalının gerçek iradesine aykırı şekilde tümü ABD Doları üzerinden kararlaştırılan ve aşırı değerdeki tutarları havi İkale Sözleşmesi akdedildiğini, ikale sözleşmesi imzalandıktan sonra davalının esaslı hatayı fark ettiğini ve bu durum davacıya açıkladığını, ikale sözleşmesindeki hataların düzeltilmesi konusunda davacıyla görüşüldüğünü, bu görüşmeler neticesinde davalının, 29.05.2015 tarihinde doğru tutarları havi revize ikale sözleşmesini davacı ile paylaştığını, revize ikale sözleşmesi ile 158.787,45 USD 237 günlük yıllık izin ücreti alacağının, 11.964,36 USD kıdem tazminatı alacağının, 60.792,12 USD ihbar tazminatı alacağının, 200.997,72 USD iyi niyet ödemesi alacağının hesaplandığını, davalının, olması gerekenden düşük hesapladığı ihbar tazminatı tutarını sonradan iki kattan fazla olacak şekilde yükselttiğini, aynı zamanda iyi niyet ödemesinin meblağının iki katına çıkarıldığını, bu hesaplamaya göre brüt 432.542,65 USD’nin davacıya ödendiğini iddia ederek davanın reddini istemiştir.

  • TESPİT OLUNAN HUSUSLAR

Celp ve ibraz olunan belgeler

  1. İstanbul … İcra Müdürlüğünün 20../… Esas sayılı icra dosyasının celp edildiği,
  2. Davalı işveren cevap dilekçesi ekinde, ödeme emri suretinin, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin 20../… Esas sayılı kararının, revize ikale sözleşmesinin, iş sözleşmesinin, organizasyon şemasının, ticaret sicil gazetelerinin, emsal Yargıtay kararlarının sunulduğu,
  3. Davacı delil listesi ekinde, ikale sözleşmesinin, icra itiraz dilekçesinin, emsal icra dosyalarının, son ücret bordrosunun sunulduğu,
  4. Davalı vekili beyan dilekçesi ekinde, davacının 12 aylık döneme ait ücret bordrolarının, işten ayrılış bildirgesinin, banka ödeme belgelerinin sunulduğu,
  5. Beşiktaş SGM yazı cevabında, hizmet cetvelinin, işyeri açılış belgelerinin, işe giriş çıkış bildirgelerinin sunulduğu,
  6. Taraflarca, davaya konu ihtilafın çözümü açısından, uzman görüşlerinin sunulduğu tespit edilmiştir.
  • HİZMET SÜRESİ

Davacı, davalı şirkette 20.02.2001-14.04.2015 tarihleri arasında çalıştığını iddia etmiştir.

Davalı, davacının işe başlangıç tarihinin 01.04.2006 olduğunu, davacının bu tarihten itibaren 14.04.2015 tarihine kadar toplamda 9 yıl 2 hafta çalıştığını iddia etmiştir.

SGK Hizmet Dökümünün incelenmesinde, davacının 01.04.2006-14.04.2015 tarihleri arasında … işyeri sicil numaralı davalı işyeri çalışanı olarak kuruma bildirildiği tespit edilmiştir.

Dosyaya sunulan iş sözleşmesinin 1. Maddesi ile “Çalışan, bu sorumluluğunun gerektirdiği görevler çalışanla konuşulduğu şekli ile (1 Nisan 2006) tarihinden itibaren geçerli olmak üzere (Türkiye Ülke Müdürü) olarak istihdam edilecek, Akdeniz Bölgesi Müdürüne karşı sorumlu olup hesap verecektir.” düzenlemesinin kabul edildiği tespit edilmiştir.

Bu durumda, iş sözleşmesi ve SGK kayıtları doğrultusunda, davacının hizmet süresinin 01.04.2006-14.04.2015 tarihleri arasında 9 yıl 14 gün olduğu tespit edilmiştir.

  • ÜCRET

Davacı, ücret konusunda beyanda bulunmamıştır. Davalı, davacının aylık brüt maaşının 54.082,50 TL olduğunu iddia etmiştir.

Dosyaya sunulan ücret bordrolarının incelenmesinde, davacının son brüt ücretinin 20.099,79 USD olarak tahakkuk ettirildiği tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının son ücretinin brüt 20.099,79 USD olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

  • DEĞERLENDİRME

İcra dosyası yönünden değerlendirme:

Dosyaya celp edilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün 20../… Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde;

  • Davacının, davalı şirket aleyhinde, 22.06.2015 tarihinde, 800.525,00 USD asıl alacak, 2.802,00 USD işlemiş faiz (29.05.2015-19.06.2015 tarihleri arasında yıllık %6) olmak üzere toplam 803.327,00 USD miktarlı ilamsız icra takibine başladığı,
  • İcra takibinde ödeme emrinin 24.06.2015 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği,
  • Davalı şirket vekilinin, 14.07.2015 havale tarihli dilekçesi ile takipte belirtilen miktarın 100.498,86 USD kısmını kabul ettiği, kalan 700.026,14 USD kısmına, faizine ve fer’ilerine itiraz ettiği,
  • İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 17.11.2015 tarih, 2015/350 Esas 2015/506 Karar sayılı kararı ile ödeme emrinin tebliğinin 08.07.2015 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği,
  • Kabul edilen kısım üzerinden, 100.498,86 USD’nin tahsil edildiği tespit edilmiştir.

Bu durumda, davalının ödeme emrini tebliğ tarihinin 08.07.2015 olması, itiraz tarihinin 14.07.2015 olması karşısında itirazın süresinde olduğuna, iş bu davanın 25.11.2015 tarihinde açılması karşısında, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.

Davacının, davalı şirketteki konumu yönünden değerlendirme:

Davalı vekili, davacının genel müdür olarak davalı şirketteki en üst düzey çalışan olduğunu, işveren vekili konumunda olduğunu iddia etmiştir.

Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesi içeriğinde, davalının cevap dilekçesinin 11. Sahifesinin 5. Paragrafında; “davacının 03.07.2013 tarihli şirket genel kurulu kararı uyarınca belirlenen temsil ve ilzam yetkileri uyarınca ve ikale sözleşmelerinin imzalandığı 16.03.2015 tarihinde yürürlükte olan imza sirküleri uyarınca C grubu imza yetkilisi olarak yalnızca şirketin kira sözleşmelerini imzalamaya, gümrük işlemlerini yürütmeye ve bu işlemlerle ilgili formaliteleri tamamlamak üzere gümrük formlarını imzalamaya yetkilidir.” Denildiğini, davacının, davalı şirketin belirttiği üzere hiçbir zaman şirketin bütününü sevk ve idareye yetkili olmadığını, tüm işlemlerin yurt dışında bulunmakta olan şirket yetkililerinin bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleştiğini iddia etmiştir.

4857 sayılı İş Kanununun 18. Maddesinin son fıkrasında “İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri hakkında bu madde, 19 ve 21 inci maddeler ile 25 inci maddenin son fıkrası uygulanmaz.” Hükmü düzenlenmiştir.

Bu hususta, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, 17.12.2010 tarih, 2009/41752 Esas, 201/38580 Karar sayılı kararı ile “4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, iş yerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır, işyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18. maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).

Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davacının, davalı şirketin müdürü olarak şirketi her konuda münferiden temsil ve ilzam etmek üzere yetkili olduğu ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. Ticaret sicil kayıtlarındaki bu tescil karşısında davalı şirket ile davacı arasında düzenlenecek sözleşme ile bu yetkinin bölünmesi üçüncü kişileri bağlamayacağından davacının işveren vekili sayılması gerekir. Bu nedenle iş güvencesi kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığından, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.” içtihadı benimsenmiştir.

Yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda, davacının işveren vekili olup olmadığının somut olay açısından değerlendirilmesine yarar kaynaklar ve içerikleri aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.

  • Taraflar arasında imzalanan ve 01.04.2006 tarihinden itibaren geçerli olan 04.07.2006 tarihli iş sözleşmesinin 1. Maddesi ile “Çalışan, bu sorumluluğunun gerektirdiği görevler çalışanla konuşulduğu şekli ile (1 Nisan 2006) tarihinden itibaren geçerli olmak üzere (Türkiye Ülke Müdürü) olarak istihdam edilecek, Akdeniz Bölgesi Müdürüne karşı sorumlu olup hesap verecektir.” düzenlemesinin, 3. Maddesi son fıkrası ile “Herhangi bir araba kiralama anlaşması yapılmadan Akdeniz Bölgesi Müdürünün onayı alınacaktır.” düzenlemesinin kabul edildiği,
  • Davacı vekili tarafından sunulan ikale sözleşmeleri ve fesih bildirimi suretlerinin incelenmesinde, dava dışı … isimli personelin ikale sözleşmesinin ve fesih bildiriminin (imza tarihi 21.10.2013), … (imza tarihi 04.07.2013), … (imza tarihi 01.07.2013), … (imza tarihi 16.03.2015), … (imza tarihi 16.03.2015), … (imza tarihi 16.03.2015), … (imza tarihi 16.03.2015) isimli personeli ikale sözleşmelerinin işveren sıfatı ile davacı tarafından imzalandığı,
  • Davalı işveren vekili tarafından sunulan … tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesi suretinden, davalı şirket … tarihli ortaklar genel kurul kararı ile Ankara ili adresinde bir şube açılmasına, …ın 3 yıl süre ile şubeyi temsil ve ilzam etmek üzere müdür olarak atanmasına karar verildiği,
  • Davalı işveren vekili tarafından sunulan … tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesi suretinden, davalı şirket … tarihli ortaklar genel kurul kararı ile davacının C Grubu imza yetkilisi olarak atandığı, “C Grubu imza yetkilisinin yalnızca, şirketin kira sözleşmesini imzalamaya; gümrük işlemlerini yürütmeye ve bu işlemlerle ilgili formaliteleri tamamlamak üzere gümrük formlarını imzalamaya münferiden yetkilidir.” şeklinde düzenlendiği,
  • Davalı işveren vekili tarafından sunulan … Mali Yıl Organizasyon Şemasından, davacının Ülke Müdürü unvanına sahip olduğu tespit edilmiştir.

Bu durumda, nihai değerlendirme ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacının 23.12.2009 tarihli karar ile davalı şirketin Ankara Şubesine müdür olarak atandığı, 03.07.2013 tarihli karar ile yetkilerinin C Grubuna düşürüldüğü, davacının, her ne kadar organizasyon şemasında ülke müdürü unvanına sahip olsa da, bu hususun Ticaret Sicil Kayıtları ile örtüşmediği, davacı tarafından imzalanan ikale sözleşmelerinin yetkisiz temsilci sıfatıyla imzalandığı kanaatine ulaşılmış olup, devamla davacının işveren vekili sıfatının bulunmadığı ve iş güvencesi kapsamında olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

  • Taraflar arasında imzalanan ikale sözleşmesi yönünden değerlendirme:

Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki asıl ihtilafın, 16.03.2015 tarihinde imzalanan ikale sözleşmesinin içeriğindeki 646.546,84 USD miktarlı kıdem tazminatı alacağına davacının hak kazanıp kazanamayacağı konusunda toplandığı görülmektedir.

Davacı ve davalı arasında imza altına alınan fesih protokolü mevcut süresiz iş sözleşmesini sonlandıran ikale sözleşmesi niteliğindedir. İkale sözleşmesi ile tarafların anlaşarak sözleşmeyi sona erdirmeleri iş sözleşmesinin feshi niteliğinde olmadığından, iş güvencesi hükümlerinin de uygulanma alanı bulunmamaktadır. Aynı şekilde bildirim önellerine uyulması ya da bildirim öneline ilişkin tazminatla (ihbar tazminatı), kıdem tazminatının ödenmesi de söz konusu olmamaktadır. Yani, ikale sözleşmesiyle işçi kural olarak kıdem ve ihbar tazminatlarını hak edemeyeceği gibi, iş güvencesinden de yararlanamayacaktır. Ayrıca, 4447 sayılı kanun hükümleri uyarınca işsizlik ödeneğine de hak kazanamayacaktır.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin emsal sayılan 25.09.2008 tarih ve 2008/1888 Esas, 2008/25058 Karar sayılı kararında da belirttiği üzere, “İkale sözleşmesinde kıdem ve ihbar tazminatlarına yer verilmesi, başlı başına işçinin uygun yararını göstermemektedir. Çünkü işveren feshinde kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi zaten kanun hükmüdür. İşçinin, ikale sözleşmesi ile mahrum kaldığı haklarının karşılığı olarak, uygun bir yarar sağlaması halinde ikale sözleşmesine geçerlilik tanınmalıdır.

Davaya konu, taraflarca imza altına alınan 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesi ile birlikte davacıya yapılacak ödemeler, sözleşmenin 3. Maddesinde;

  • Kullanılmamış 237 ücretli izin gününe tekabül eden 366.434,30 USD,
  • Sona erme tarihine kadar hak kazanılan (14 Nisan 2015) günlük ücrete tekabül eden;
  • Çalışanın kıdem tazminatı olarak ödenecek olan 28.680,82 USD,
  • Çalışanın ihbar tazminatı olarak ödenecek olan 28.860,82 USD,
  • Taraflarca karşılıklı olarak belirleneceği şekilde, herhangi bir yasal yükümlülüğü olmaksızın işverenin tamamen iyi niyetinin göstergesi olarak çalışanın Türk İş Kanunu’ndan doğabilecek olası hak/taleplerinin kaybının önlenmesi için ve söz konusu olası hak/taleplerin karşılığında ödenmek üzere ödeyeceği 100.498,86 USD (İyi niyet Ödemesi) olarak belirlenmiştir.

Davacı vekilinin Beşiktaş … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi (tebliğ şerhi bulunmamaktadır.) ile 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesi kapsamındaki bakiye alacakların ödenmesinin bildirildiği ihtarname ile aynı tarihte, davalı tarafından revize ikale sözleşmesi hazırlandığı görülmektedir.

Davalı işveren tarafından sunulan ve taraflarca imza altına alınmadığı anlaşılan 29.05.2015 tarihli revize ikale sözleşmesi ile birlikte davacıya yapılacak ödemeler, sözleşmenin 3. Maddesinde;

  • Kullanılmamış 237 ücretli izin gününe tekabül eden 158.787,45 USD,
  • Sona erme tarihine kadar hak kazanılan (14 Nisan 2015) günlük ücrete tekabül eden;
  • Çalışanın kıdem tazminatı olarak ödenecek olan 11.964,36 USD,
  • Çalışanın ihbar tazminatı olarak ödenecek olan 60.792,12 USD,
  • Taraflarca karşılıklı olarak belirleneceği şekilde, herhangi bir yasal yükümlülüğü olmaksızın işverenin tamamen iyi niyetinin göstergesi olarak çalışanın Türk İş Kanunu’ndan doğabilecek olası hak/taleplerinin kaybının önlenmesi için ve söz konusu olası hak/taleplerin karşılığında ödenmek üzere ödeyeceği 200.997,72 USD (İyi niyet Ödemesi) olarak belirlenmiştir.

Böylece taraflarca imzalanan 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesi içeriğinde hesaplanan kıdem tazminatının, kıdem tazminatı tavanı aşılacak şekilde belirlendiği görülmektedir.

Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesi içeriğinde, davalı işverenin, davacıya ikale sözleşmesini imzalattıktan sonra, davacının işe iade davası açma süresini de geçirtecek şekilde 45 gün sonra sözleşmede değişiklik yapmak istediğini mail olarak bildirdiğini, davalı şirketin, bünyesinde çalıştırdığı tüm personelin kıdem tazminatını, kıdem tazminatı tavan uygulamasına tabi olmadan vergisini ödemek suretiyle tartışmasız bir şekilde ödediğini, şirketin teamül haline gelen uygulamasında huzurdaki davaya konu sözleşmede esaslı hataya düştüğünü ileri sürmesinin kabul edilemez olduğunu beyan ve iddia etmiştir.

İş Kanununda iş güvencesi kapsamındaki işçilerin işveren tarafından yapılan feshe karşı itiraz imkânı ve yöntemi özel olarak düzenlenmiştir. İş Kanunu’nun 20. maddesinde yer alan düzenleme gereği işçinin, iş sözleşmesinin fesih bildiriminde bir sebep gösterilmediği ve/veya geçerli bir sebep gösterilmediği yolunda iddiası bulunduğu takdirde, fesih bildiriminin kendisine tebliğ tarihinden itibaren bir aylık süre içerisinde iş mahkemesinde dava açması gerekmektedir. Anılan bir aylık süre, hak düşürücü süredir ve iş mahkemesince re’sen dikkate alınması gerekir.

Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararlarında da bu husus vurgulanmaktadır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.07.2009 tarih, 2009/23235 E. 2009/19656 K. sayılı Kararında bu husus, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir.

İşverence yapılan yazılı fesih bildiriminin işçiye ulaştığı an bir aylık hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı tarih olmaktadır.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 18.04.2006 tarih ve 2006/7831 E. ve 2006/10473 K. kararında, “Somut olayda, davacının iş sözleşmesinin 18.08.2004 tarihinde feshedileceği 1.7.2004 tarihinde bildirilmiştir. Yasanın açık hükmü karşısında bir aylık dava açma süresi feshin gerçekleştiği tarih yerine fesih bildiriminin yapıldığı tarihten itibaren başlatılmalıdır. Dava, 14.09.2004 tarihinde açılmış olmakla, dava açma yönünden bir aylık hak düşürücü süre geçmiş durumundadır. Davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi hatalı bulunmuştur.” şeklinde hüküm verilmiştir.

Davaya konu fesih protokolünün imza edildiği tarih (16.03.2015) itibariyle fesih bildiriminin yapıldığı varsayılmalıdır.

Davalı işveren tarafından, 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesinin içeriğine itiraz edilmesi sebebiyle hazırlanan revize ikale sözleşmesinin tarihinin ise, 29.05.2015 tarihi olduğu görülmektedir.

Böylece davalı işverenin, 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesi içeriğine yaklaşık 2,5 aylık süre sonunda itiraz ettiği, bunun paralelinde, davacının işveren vekili olmadığının kabul edilmesi halinde de, iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için 1 aylık hak düşürücü dava açma süresini geçirdiği görülmektedir.

Davacının bu yöndeki itirazları irdelendikten sonra, davalı işverenin, ikale sözleşmesindeki hesaplamalarda yaptığı esaslı hatayı fark ederek bu durumu davacıya açıkladığı ve ikale sözleşmesini tadil ettiği, doğru tutarların yer aldığı halini davacıya gönderdiği iddiasının değerlendirilmesi gerekmektedir.

6098 sayılı Borçlar Kanununun;

Sözleşme özgürlüğü” başlıklı 26. Maddesi ile “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” hükmü,

Kesin hükümsüzlük” başlıklı 27. Maddesi ile “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.

Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.” hükmü düzenlenmiştir.

Yürürlükte olan 1475 sayılı Kanunun 14. Maddesi ile (Değişik: 10/12/1982 -2762/1 md.) Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.” hükmü düzenlenmiştir.

Bu hususta, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, 13.07.2010 tarih, 2010/15977 Esas, 2010/23355 Karar sayılı kararı ile “1475 sayılı yasanın 14. maddesinde, “Toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir. Belirtilen üst sınır, “genel tavan” olarak adlandırılabilir. En yüksek devlet memuru da Başbakanlık Müsteşarı olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir.

Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Önelli fesih halinde önelin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır. İstirahat raporu içinde iş sözleşmesinin işverence feshi halinde ise, rapor bitimi tarihi feshin yapıldığı tarih olarak sayılacağından, bu tarihteki tavan gözetilmelidir. İşverence ihbar öneli tanınmaksızın işçinin iş sözleşmesinin feshine rağmen ihbar tazminatının ödenmemiş olması halinde de önel süresi içinde meydana gelen tavan artışından işçinin yararlanabileceği Dairemizce kabul edilmektedir ( Yargıtay 9.H.D. 13.4.1998 gün 1998/4280 E, 1998/6443 K. )

Özel tavan ise 1475 sayılı Kanun’un 14/6. fıkrasında öngörülmektedir. Buna göre, işçinin iş sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanması ve T. C. Emekli Sandığına tabi olarak hizmetlerinin bulunması durumunda son kamu kurumu işverenince Emekli Sandığına tabi hizmetleri için ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı, anılan kanun hükümlerine göre ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktarı geçemez. Bir başka anlatımla işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı o işçinin Emekli Sandığına tabi hizmetleri karşılığında kendisine ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesini aşamaz. Bu özel tavan, işçinin yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihi esas alınarak belirlenir. Dairemizin istikrar kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır ( Yargıtay 9.HD. 27.3.2006 gün 2005/29328 E, 2006/7379 K. ).

Kıdem tazminatının tabanını 1475 sayılı yasanın 14. maddesinde öngörülen her yıl için 30 günlük ücret oluşturur. Aynı maddede 30 günlük sürenin hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine olarak arttırılabileceği öngörülmüştür.

4857 sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğü öncesinde 1475 sayılı yasanın 98/D maddesine kıdem tazminatının yasaya aykırı olarak ödenmesi cezai yaptırıma bağlanmıştı. Sözü edilen hüküm 4857 sayılı İş Kanunu döneminde yürürlükten kaldırılmış olsa da, tavanı öngören 14. madde halen yürürlüktedir. Buna göre kıdem tazminatı tavanını öngören kuralın mutlak emredici olduğu kabul edilmelidir. Dairemizce de kıdem tazminatı tavanının yasada emredici şekilde düzenlendiği ve işçi yararına olsa da tavanı arttıran ya da tümüyle ortadan kaldıran sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığı sonucuna varılmıştır ( Yargıtay 9. HD. 4.5.2009 gün 2007/40721 E, 2009/12414 K ve Yargıtay 9. HD. 19.3.2009 gün 2007/39256 E, 2009/7460 K ).

5434 sayılı yasaya tabi hizmetlerinin tamamı için kıdem tazminatı ödeneceğini öngören yasa, ya da sözleşme hükümleri 1475 sayılı yasanın 14. maddesinin 6. fıkrasındaki özel tavanı bertaraf etmez Yargıtay 9.HD. 8.4.2003 gün 2002/21820 E, 2003/5911 K. ).” içtihadını benimsemiştir.

Bu durumda, yukarıda irdelenen mevzuat ve Yargıtay kararları doğrultusunda, taraflar arasında imzalanan 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesi içeriğindeki kıdem tazminatı ödemesinin, emredici hükümlere aykırı olması sebebiyle hükümsüz olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Bu şekliyle, fesih tarihindeki kıdem tazminatı tavanının 3.541,37 TL olması sebebiyle, davacının hesaplanan brüt kıdem tazminatı alacağının;

Brüt Ücret               Toplam
3.541,37 TL x 9 yıl = 31.872,33 TL
3.541,37 TL / 12 ay x 0 ay = 0,00 TL
3.541,37 TL / 365 gün x 14 gün = 135,83 TL
+ ____________
Toplam Brüt = 32.008,16 TL

Olduğu tespit edilmiştir.

Fesih tarihi olan 14.04.2015 tarihli 1 USD karşılığı TCMB efektif satış kuru ise 2,6813 TL olarak tespit edilmiştir.

Böylece davacının fesih tarihindeki brüt kıdem tazminatı alacağının USD para cinsinden karşılığı; 32.008,16 TL / 2,6813 TL = 11.937,55 USD olarak tespit edilmiştir.

Bu aşamaya kadar yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacının talep edebileceği brüt alacak miktarları;

Taraflar arasında imzalanan 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesindeki alacak rakamlarına itibar edilmesi halinde;

  • Kullanılmamış 237 ücretli izin gününe tekabül eden 434,30 USD,
  • Sona erme tarihine kadar hak kazanılan (14 Nisan 2015) günlük ücrete tekabül eden; 9.379,90 USD (103-Hak edilen ücret) + 9.379,90 USD (110-Çalışma ücreti) + 25,18 USD (Ayni araç yardım- kesintisi) – 389,31 USD (Telefon yardımı kesintisi) – 213,04 USD (308-Sağlık sigortası yardımı) + 31.409,02 USD (Komisyon T-Up) – 211,42 USD (518-Sağlık sigortası yardımı kesintisi) = 755,95 USD,
  • Çalışanın kıdem tazminatı olarak ödenecek olan 937,55 USD,
  • Çalışanın ihbar tazminatı olarak ödenecek olan 860,82 USD,

Taraflarca karşılıklı olarak belirleneceği şekilde, herhangi bir yasal yükümlülüğü olmaksızın işverenin tamamen iyi niyetinin göstergesi olarak çalışanın Türk İş Kanunu’ndan doğabilecek olası hak/taleplerinin kaybının önlenmesi için ve söz konusu olası hak/taleplerin karşılığında ödenmek üzere ödeyeceği 100.498,86 USD (İyi niyet Ödemesi) olarak belirlenmiştir.

Davalı işveren tarafından revize edilen 29.05.2015 tarihli ikale sözleşmesindeki alacak rakamlarına itibar edilmesi halinde;

  • Kullanılmamış 237 ücretli izin gününe tekabül eden 787,45 USD,
  • Sona erme tarihine kadar hak kazanılan (14 Nisan 2015) günlük ücrete tekabül eden; 9.379,90 USD (103-Hak edilen ücret) + 9.379,90 USD (110-Çalışma ücreti) + 25,18 USD (Ayni araç yardım- kesintisi) – 389,31 USD (Telefon yardımı kesintisi) – 213,04 USD (308-Sağlık sigortası yardımı) + 31.409,02 USD (Komisyon T-Up) – 211,42 USD (518-Sağlık sigortası yardımı kesintisi) = 755,95 USD,
  • Çalışanın kıdem tazminatı olarak ödenecek olan 937,55 USD,
  • Çalışanın ihbar tazminatı olarak ödenecek olan 792,12 USD,
  • Taraflarca karşılıklı olarak belirleneceği şekilde, herhangi bir yasal yükümlülüğü olmaksızın işverenin tamamen iyi niyetinin göstergesi olarak çalışanın Türk İş Kanunu’ndan doğabilecek olası hak/taleplerinin kaybının önlenmesi için ve söz konusu olası hak/taleplerin karşılığında ödenmek üzere ödeyeceği 997,72 USD (İyi niyet Ödemesi) olarak belirlenmiştir.

Dosyaya sunulan ücret bordrolarının incelenmesinde, davacıya 01/2015 döneminde brüt 67.125,46 USD, 02/2015 döneminde brüt 21.982,44 USD, 03/2015 döneminde brüt 25.225,77 USD olmak üzere toplam 114.333,67 USD ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının 04/2015 tarihine kadar gelir vergisine tabi ücret kazançları 114.333,67 USD x 2,6813 TL = 306.562,87 TL olarak belirlendiğinden ve 2015 yılı ücret gelirlerinde 106.000,00 TL’den fazlasının %35 gelir vergisine tabi olması sebebiyle, yapılacak hesaplamalarda gelir vergisi oranı %35 olarak kabul edilecektir.

Aynı zamanda, hak edilen alacakların 04/2015 dönem bordrosu ile ödenecek olması ve 04/2015 döneminde SGK prim tavanının 7.809,90 TL (7.809,90 TL / 2,6813 TL = 2.912,73 USD) olması sebebiyle, yapılacak hesaplamalarda net ücret tespit edilirken, mükerrer SGK prim kesintisi yapılmayacaktır.

  • HESAPLAMA

 Taraflar arasında imzalanan 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesindeki alacak rakamlarına itibar edilmesi halinde;

 Ücret Alacağı:

Brüt Ücret   Toplam
49.755,95 USD = 49.755,95 USD
Sigorta Primi % 14

(Tavan rakamından hesaplanan)

= 407,78 USD
İşsizlik Sigortası Primi % 1

(Tavan rakamından hesaplanan)

= 29,13 USD
___________
Vergiye Tabi Ücret = 49.319,04 USD
Gelir Vergisi Kesintisi = 17.261,66 USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 374,33 USD
___________
Net Ücret Alacağı   = 31.683,05 USD

 Kıdem Tazminatı Alacağı:

Brüt Kıdem Tazminatı               Toplam
11.937,55 USD = 11.937,55USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 90,61 USD
____________
Net Kıdem Tazminatı Alacağı   = 11.846,94 USD

 İhbar Tazminatı Alacağı:

Brüt İhbar Tazminatı                     Toplam
28.860,82 USD = 28.860,82 USD
Gelir Vergisi Kesintisi = 10.101,29 USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 219,05 USD
____________
Net İhbar Tazminatı Alacağı   = 18.540,48 USD

Yıllık İzin Ücreti Alacağı:

Brüt Ücret   Toplam
366.434,30 USD = 366.434,30 USD
Vergiye Tabi Ücret = 366.434,30 USD
Gelir Vergisi Kesintisi = 128.252,01 USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 2.781,24 USD
___________
Net Yıllık İzin Ücreti Alacağı   = 235.401,05 USD

İyi Niyet Ödemesi Alacağı:

Brüt Ücret   Toplam
100.498,86 USD = 100.498,86 USD
Vergiye Tabi Ücret = 100.498,86 USD
Gelir Vergisi Kesintisi = 35.174,60 USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 762,79 USD
___________
Net Ücret Alacağı   = 64.561,47 USD

Böylece davacının alacakları net toplamı: 31.683,05 USD + 11.846,94 USD + 18.540,48 USD + 235.401,05 USD + 64.561,47 USD = 362.032,99 USD olarak hesaplanmıştır.

Taraf beyanlarından, ihtarname tebliğ ve icra takip tarihinden önce, davalı işveren tarafından davacıya net 243.664,79 USD ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.

Bu durumda, icra takip tarihi itibariyle davacının bakiye net alacağı, 362.032,99 USD – 243.664,79 USD = 118.368,20 USD olarak belirlenmiştir.

Davacının bakiye alacaklarına faiz talep edebilmesi için, davalı işverenin temerrüde düşürülmesi gerekmektedir.

Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Beşiktaş … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı işverenin temerrüde düşürüldüğü tespit edilse de, ihtarnamenin tebliğ şerhi bulunmamaktadır.

Bununla beraber, dosya kapsamından, ihtarnamenin aynı gün, (29 Mayıs 2015) günü tebliğ edildiği kanaatine ulaşılmıştır. İhtarname içeriğinden, davalı işverene 7 gün ödeme süresi verildiği için, davalının temerrüde düşürüldüğü tarihin 08.06.2015 tarihi olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Bu durumda, davacının icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarına, 08.06.2015 tarihi ile 22.06.2015 tarihleri arasında yıllık %6 faiz alacağı;

Temerrüd Tarihi Vade Tarihi Toplam Gün Asıl Alacak Faiz Oranı İşlemiş faiz
08.06.2015 22.06.2015 15 118.368,20 USD 6% 291,87 USD

Olarak hesaplanmıştır.

Böylece davacının icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarının, 118.368,20 USD + 291,87 USD = 118.660,07 USD olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Yine takip ve dava tarihinden sonra davalı işveren tarafından icra dosyasına, 100.498,86 USD karşılığı Türk Lirası ödeme yapıldığı tespit edildiğinden, davacının hesap tarihi itibariyle talep edebileceği net alacak miktarının 118.660,07 USD – 100.498,86 USD = 18.161,21 USD olduğu tespit edilmiştir.

Davalı işveren tarafından revize edilen 29.05.2015 tarihli ikale sözleşmesindeki alacak rakamlarına itibar edilmesi halinde;

 Ücret Alacağı:

Brüt Ücret   Toplam
49.755,95 USD = 49.755,95 USD
Sigorta Primi % 14

(Tavan rakamından hesaplanan)

= 407,78 USD
İşsizlik Sigortası Primi % 1

(Tavan rakamından hesaplanan)

= 29,13 USD
___________
Vergiye Tabi Ücret = 49.319,04 USD
Gelir Vergisi Kesintisi = 17.261,66 USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 374,33 USD
___________
Net Ücret Alacağı   = 31.683,05 USD

 Kıdem Tazminatı Alacağı:

Brüt Kıdem Tazminatı               Toplam
11.937,55 USD = 11.937,55USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 90,61 USD
____________
Net Kıdem Tazminatı Alacağı   = 11.846,94 USD

 İhbar Tazminatı Alacağı:

Brüt İhbar Tazminatı                     Toplam
60.792,12 USD = 60.792,12 USD
Gelir Vergisi Kesintisi = 21.277,24 USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 461,41 USD
____________
Net İhbar Tazminatı Alacağı   = 39.053,47 USD

Yıllık İzin Ücreti Alacağı:

Brüt Ücret   Toplam
158.787,45 USD = 158.787,45 USD
Vergiye Tabi Ücret = 158.787,45 USD
Gelir Vergisi Kesintisi = 55.575,61 USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 1.205,20 USD
___________
Net Yıllık İzin Ücreti Alacağı   = 102.006,64 USD

İyi Niyet Ödemesi Alacağı:

Brüt Ücret   Toplam
200.997,72 USD = 200.997,72 USD
Vergiye Tabi Ücret = 200.997,72 USD
Gelir Vergisi Kesintisi = 70.349,02 USD
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 1.525,57 USD
___________
Net Ücret Alacağı   = 129.123,13 USD

Böylece davacının alacakları net toplamı: 31.683,05 USD + 11.846,94 USD + 39.053,47 USD + 102.006,64 USD + 129.123,13 USD = 313.713,23 USD olarak hesaplanmıştır.

Taraf beyanlarından, ihtarname tebliğ ve icra takip tarihinden önce, davalı işveren tarafından davacıya net 243.664,79 USD ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.

Bu durumda, icra takip tarihi itibariyle davacının bakiye net alacağı, 313.713,23 USD – 243.664,79 USD = 70.048,44 USD olarak belirlenmiştir.

Davacının bakiye alacaklarına faiz talep edebilmesi için, davalı işverenin temerrüde düşürülmesi gerekmektedir.

Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Beşiktaş …. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı işverenin temerrüde düşürüldüğü tespit edilse de, ihtarnamenin tebliğ şerhi bulunmamaktadır.

Bununla beraber, dosya kapsamından, ihtarnamenin aynı gün, (29 Mayıs 2015) günü tebliğ edildiği kanaatine ulaşılmıştır. İhtarname içeriğinden, davalı işverene 7 gün ödeme süresi verildiği için, davalının temerrüde düşürüldüğü tarihin 08.06.2015 tarihi olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Bu durumda, davacının icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarına, 08.06.2015 tarihi ile 22.06.2015 tarihleri arasında yıllık %6 faiz alacağı;

Temerrüd Tarihi Vade Tarihi Toplam Gün Asıl Alacak Faiz Oranı İşlemiş faiz
08.06.2015 22.06.2015 15 70.048,44 USD 6% 172,72 USD

Olarak hesaplanmıştır.

Böylece davacının icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarının, 70.048,44 USD + 172,72 USD = 70.221,16 USD olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Yine takip ve dava tarihinden sonra davalı işveren tarafından icra dosyasına, 100.498,86 USD karşılığı Türk Lirası ödeme yapıldığı tespit edildiğinden, davacının hesap tarihi itibariyle talep edebileceği net alacak miktarının 70.221,16 USD – 100.498,86 USD = – 30.277,70 USD olduğu, böylece hesap tarihi itibariyle alacağının kalmadığı tespit edilmiştir.

  • SONUÇ

Dosyada bulunan delillerin takdir ve değerlendirilmesi ile icra inkar ve kötü niyet tazminatının takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere,

Taraflar arasında imzalanan 16.03.2015 tarihli ikale sözleşmesindeki alacak rakamlarına itibar edilmesi halinde;

Davacının, icra takip tarihi itibariyle 118.660,07 USD alacak talebinde bulunabileceğine,

Takip ve dava tarihinden sonra davalı işveren tarafından icra dosyasına, 100.498,86 USD karşılığı Türk Lirası ödeme yapıldığı tespit edildiğinden, davacının hesap tarihi itibariyle talep edebileceği net alacak miktarının 18.161,21 USD olduğuna,

Davalı işveren tarafından revize edilen 29.05.2015 tarihli ikale sözleşmesindeki alacak rakamlarına itibar edilmesi halinde;

Davacının, icra takip tarihi itibariyle 70.221,16 USD alacak talebinde bulunabileceğine,

Takip ve dava tarihinden sonra davalı işveren tarafından icra dosyasına, 100.498,86 USD karşılığı Türk Lirası ödeme yapıldığı tespit edildiğinden, hesap tarihi itibariyle davalı işverenin, takip dosyasından dolayı davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığına,

dair görüş ve kanaatimi içerir raporumu Sayın Mahkemeye saygıyla sunarım.22.03.2016

Hesap Bilirkişisi

Gökmen Ergür