YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 17.03.2005 Esas: 2005 / 5400 Karar: 2005 / 8796

İş Akdinin Haklı Nedenle Feshedildiği İşverence İspat Edilmelidir – İşletmesel Kararlar Alınması Gerekli Olsa da Fesih En Son Çare Olarak Kullanılmalıdır.

Özet:

Dava, feshin geçersizliği ve işe iade talebine ilişkindir. İşyerini etkileyen objektif nedenlerle ortaya çıkan iş gücü fazlalığı nedeniyle işçinin işyerinde çalışma olanağı ortadan kalkmış ise işverenin iş akdini feshetmesinin haklı nedene dayandığının kabulü gerekir. İşletmesel kararlar alınması gerekli olsa da fesih son çare olarak kullanılmalıdır. Fazla çalışmalar kaldırılarak, işçinin rızası ile esnek çalışma biçimleri getirilerek, işçiyi başka işte çalıştırarak amaca ulaşılması mümkün iken feshe başvurulmaması gerekir. Öte yandan iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini işveren ispatlamakla yükümlüdür.

Davacı, feshin geçersizliği ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kabul etmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı işçi, davalı S. Holding A.Ş. işyerinde çalışırken rızası dışında holdinge bağlı Konya ilinde bulunan T. işletmesine nakledildiğini, ancak fiilen Ankara ilinde holding bünyesinde çalıştığını, T’nin özelleştirilerek diğer davalı A. A.Ş.’ye devredildiğini, bilahare davalı S. Holding tarafından 01.07.2004 tarihinde sözlü olarak işine son verildiğini, işyerine alınmadıklarını, 06.07.2004 tarihinde A. tarafından yazılı fesih bildirimi ile iş sözleşmesinin fesh edildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine ve buna bağlı tazminat ile boşta geçen süre ücretinin hüküm altına alınması isteğinde bulunmuştur.

Davalı S. Holding cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı işletmenin özelleştirildiğini, çalışanların personel devir teslim protokolü ile diğer davalı A. A.Ş.’ye devredildiğini, davacının A. çalışanı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı A. A.Ş. ise cevap dilekçesinde; iş yerinin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile imzalanan 30.06.2004 tarihli varlık satış sözleşmesi ile 01.07.2004 tarihinde kendilerine devir edildiğini, özelleştirilen işletmenin daha verimli çalışmasını sağlamak, işletmede seri iş akışını gerçekleştirmek için teknolojik ve yapısal değişiklikler gerektiğini, bunun için T. işletmesi kadrosunda görülen bir kısım işçilerin iş sözleşmelerinin fesih edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir

Mahkemece davacının kadrosu ve özlük hakları T. işletmesinde olduğu halde işletmenin bulunduğu Konya’da hiç çalışmadığını, tüm çalışmasını S. Holding A.Ş. bünyesinde Ankara’da geçirdiğini, davacı ve arkadaşlarının işletmeyi özelleştirme ile devir alan A. A.Ş. nezdinde de hiç çalışmadığını, davacı ile davalı A. A.Ş. arasında bir hizmet akdi kurulmadığını, bu durumda işverenin S. Holding A.Ş olduğunu, S. Holding A.Ş. tarafından 01.07.2004 tarihinde davacı ve arkadaşlarının kıdem tazminatı ödenmek suretiyle iş sözleşmelerinin sözlü olarak fesih edildiğini, 4857 sayılı İş Yasasının 19. maddesi uyarınca feshin yazılı olarak yapılması ve fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmek zorunda olduğunu, bu sebeple S. Holding A.Ş tarafından yapılan fesih işleminin geçersiz olduğu kanaatiyle bu davalı aleyhine açılan davanın kabulüne, diğer davalı A. A.Ş. aleyhine açılan davanın ise husumetten reddine karar verilmiştir.

Dosya içerisinde mevcut Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile A. A.Ş. arasında imzalanan 01.07.2004 tarihli S. Holding A.Ş. T./T. ve Traktör Sanayi İşletmesi Varlık Satış Sözleşmesi’nin çalışanlara ilişkin hükümler başlığını taşıyan 16. maddesinin e bendinde “fiili teslim tarihinde işletmede İş Kanununa tabi olarak çalışan daimi ve geçici işçilerin alıcıya yani A. A.Ş ‘ye devir edileceğinin” anılan maddenin f bendinde ise “alıcı A. A.Ş.’nin fiili teslim tarihinden sonra 1475 ve 4857 sayılı İş Kanunları gereğince doğabilecek her türlü mali yükümlülük ve yasal sorunları karşılamayı taahhüt ettiği, bu konudaki yükümlülük ve sorumluluklarını hiçbir şekilde Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ve S. Holding A.Ş.’ye rücu edemeyeceği” düzenlenmiştir. Taraflar bu hükümler çerçevesinde 01.07.2004 tarihinde tanzim ve imza ettikleri “personel devir teslim tutanağı ile T. işletmesinde 4857 Sayılı Yasa kapsamında kapsam içi statüde çalışan 312 personeli A. A.Ş.’ye devretmişlerdir.

Davacının yukarıda bahsi geçen varlık satış sözleşmesi hükümleri ve personel devir teslim işlemi ile S. Holding A.Ş. ile arasında var olan hizmet sözleşmesi sona ermiş, davalı A. A.Ş. ile yeni bir hizmet sözleşmesi kurulmuştur. Davalı S. Holding A.Ş. varlık satış sözleşmesinin 16/g maddesi uyarınca davacının devirden önceki döneme ilişkin kıdem tazminatını ödemiştir. Davalı A. A.Ş., davacının işçisi olmadığı, aralarında hizmet sözleşmesi tesis edilmediği konusunda bir savunması bulunmadığı gibi davacının kendi işçisi olduğunu kabul etmektedir. Bu durumda davalı S. Holding A.Ş. hakkında açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü yönünde hüküm tesisi hatalıdır.

Diğer yandan davalı A. A.Ş., davacının iş sözleşmesinin geçerli bir sebebe dayanılarak feshedildiğini savunmuştur.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. İşletmeyi veya işyerini etkileyen objektif nedenlerle ortaya çıkan iş gücü fazlalığı sonucunda, işçinin işyerinde çalışma olanağı ortadan kalkmış ise fesih için geçerli bir sebebin varlığından söz edilir. İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu işletmeye ilişkin kararlar alabilir. Ancak, bu karar sonucunda, tedbir olarak düşünülen feshin zorunlu hale gelmiş olması gerekir. Başka bir anlatımla işverenin fesih konusunda keyfi kararları yargı denetimine tabidir.

Öte yandan, işletmesel kararla varılmak istenen hedefe fesihten başka bir yolla ulaşmak mümkün ise, fesih için geçerli bir nedenden söz edilemez. Fazla çalışmalar kaldırılarak, işçinin rızası ile esnek çalışma biçimleri getirilerek, işçiyi başka işte çalıştırarak ya da meslek içi eğitime tabi tutarak amaca ulaşma olanağı var iken feshe başvurulmaması gerekir. Kısaca, “fesih son çare olmalıdır” (ultima ratio) ilkesi gözetilmelidir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2. maddesine göre feshin geçerli bir nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşveren, işletmesel nedene ilişkin kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi zorunlu kıldığını kanıtlamalıdır. İş akdi feshedilen işçi, feshin başka bir sebebe dayandığını ileri sürdüğü taktirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

Somut olayda 01.07.2004 tarihinde T. işletmesinin ve personelinin özelleştirme sonucu varılan anlaşma gereği davalı A. A.Ş.’ye devir edildiği, davacının ve bir kısım arkadaşlarının iş sözleşmesinin fesih edildiği anlaşılmaktadır. Davalı feshe gerekçe olarak ileri sürdüğü hususlarda delil ibraz etmediği gibi, yukarıda belirtilen kriterlere uygun olarak ne gibi uygulamalar yapıldığını da ispatlayamamıştır. Feshin son çare olması ilkesi dikkate alınmamıştır. Buna göre davalı A. A.Ş. yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile reddi yönünde hüküm tesisi hatalıdır.

Bu konudaki temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve 4857 Sayılı Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Ankara 1. İş Mahkemesi’nin 23.12.2004 Tarih, 1170 Esas, 1331 Karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,

1) Davalı S. Holding A.Ş. aleyhine açılan davanın husumetten reddine,

2) Davalı A. A.Ş. aleyhine açılan davanın kabulü ile A. A.Ş. tarafından yapılan feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,

3) Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,

4) Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, işe başlatılma halinde davacıya ödenen kıdem ve ihbar tazminatının bu alacaktan mahsubuna,

5) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6) Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 350 YTL vekalet ücretinin davalı A. A.Ş.’den alınıp davacıya verilmesine,

7) Davalı S. Holding A.Ş vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 350 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı S. Holding A.Ş.’ye verilmesine,

8) Davacı tarafından yapılan 31.30 YTL yargılama giderinin davalı A. A.Ş.’den alınıp davacıya verilmesine,

9) Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak 17.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.