YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ
Tarih: 17.03.2005 Esas: 2004 / 19854 Karar: 2005 / 8756
İş Akdinin İşverence Feshinden Sonra İhbar Tazminatı Ödenmeden İşçinin Yaşlılık Aylığı İçin Kuruma Başvurması Halinde Akdin İşçi Tarafından Feshedildiğinin Kabulü Gerekir.
Özet:
Davacı, iş akdinin geçerli bir neden olmadan feshedildiğini iddia ederek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar tazminatı ödenmeden işverence iş akdinin feshinden sonra işçinin yaşlılık aylığı için kuruma başvurduğu hallerde iş akdinin işçi tarafından feshedildiğinin kabulü gerekir. Çünkü ihbar tazminatı ödenmediği sürece iş sözleşmesi önel sonuna kadar devam eder. Somut olayda, iş akdi işveren tarafından feshedilmiş, davacı ihbar tazminatı ödenmemesine rağmen bir gün sonra yaşlılık aylığı için kuruma başvurmuştur. Bu durumda, işverenin feshi değil, işçinin feshi söz konusudur. Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekir.
Davacı, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kabul etmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
İş sözleşmesinin geçerli bir neden olmadan salt emekliliğe hak kazandığı gerekçesi ile feshedildiğini belirten davacı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine ve işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre için ücret alacağına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “Emsal kararlar ile davalının ekonomik zorda olmadığı anlaşılmaktadır. Fesih geçerli nedene dayanmamaktadır” gerekçesi ile istek kabul edilmiştir.
Dairemizin kararlılık kazanan uygulamasına göre “ihbar tazminatı ödenmeden işverence gerçekleştirilen fesihlerde, işçi emeklilik aylığı bağlanması için bağlı bulunduğu kuruma başvurması halinde iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedildiği sonucuna varılmaktadır. Zira bu durumda ihbar tazminatı ödenmediği sürece iş sözleşmesinin önel sonuna kadar devam ettiği kabul etmektedir. Bu uygulama gereği önel süresi içinde gerçekleşecek artış ve haklardan işçi yararlandırılmaktadır. Somut olayda davalı işveren 10.02.2004 tarihinde iş sözleşmesini feshetmiş, ancak işçi ihbar tazminatı ödenmeden11.02.2004 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanması için bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumuna başvurmuştur. Olayda artık işverenin feshi değil, davacı işçinin feshi söz konusudur. Böyle olunca davacı işçi feshin geçersizliği ve işe iade isteyemez. Davanın reddi gerekir. Yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
5847 sayılı İş Yasasının 20/3. maddesi uyarınca dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Ankara 14. İş Mahkemesi’nin 16.06.2004 gün ve 2004/489 E., 2004/929 K. sayılı kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davanın REDDİNE;
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 350 YTL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kesin olarak 17.03.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacının iş sözleşmesi 10.02.2004 tarihinde yeniden yapılandırma ve kurum zararı gerekçe gösterilerek yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı belirtilerek iş sözleşmesi ihbar, kıdem tazminatları ödenmek üzere feshedilmiştir.
Davacı personel istihdam kararları aldığından feshin geçersizliğine ve işe iade ile tazminat ve boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Mahkemece davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Fesih bildirimi bozucu yenilik doğuran bir hakkın kullanımı olup, karşı tarafa varmakla sonuçlarını doğurur. Bu bakımdan davacı işçiye ulaşan fesih bildiriminin açık ve kesin olarak işçinin yeterliliğine veya davranışlarına ya da işletmenin işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığının mahkemece tespiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Gerçekten dairemizin öğretide de kabul gören uygulaması, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca yapılan fesih bildiriminin sonuçlarını doğurmadan önce ihbar süresi dolmasa da bildirimin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade davasının açılması koşulunun aranması yönündedir.
Öte yandan, yasada öngörülen yargılamanın bitirilme sürelerine fiili imkansızlık nedeniyle uygulamaması sonucunda, uzun süre ücret gelirinden yoksun kalabilecek işçilerin, koşullarını taşıyorsa, yaşlılık aylığı almak için sosyal güvenlik kuruluşuna başvurmasını, işçinin feshi olarak kabul etmek hukuki olmadığı gibi, sosyal gerçeklere de uygun düşmemektedir.
Kaldı ki yaşlılık aylığı alan işçinin mahkemece işe iadeye karar verilmesi halinde 506 Sayılı Kanunun 63. maddesi uyarınca yeniden çalışmaya başlaması da mümkündür.
Bu nedenle işten çıkarılan işçiler yerine işçi alan davalı işverenin feshi geçerli nedene dayanmadığından, işe iadeye karar verilmesi gerekirken, davanın reddi hatalı olduğundan, kararın onanması düşüncesiyle çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.
Üye
C.İ.Günay
KARŞI OY
Uyuşmazlık, işçinin iş sözleşmesinin fesih sonrası emekli olmasının işe iade davasına etkisi olup olmaması konusunda toplanmaktadır.
Kural olarak fesih bir irade beyanıdır. İş Hukukunda irade beyanı karşı tarafa ulaşması gerekir (İşK. m. 19, 20). Hukuki sonuçların doğması buna bağlıdır.
Fesih hakkı, içeriğine göre bozucu yenilik doğuran haklardandır. Tür açısından bir hukuki ilişkiyi ortadan kaldırır.
Emeklilik ise bir sosyal güvenlik hakkıdır. Kurucu yenilik doğuran bir haktır.
Her iki hak ilke olarak çatışmaz. Çünkü muhataplar farklı olduğu gibi işlevleri de farklıdır.
Davacının iş sözleşmesi işverence 10.02.2004 tarihinde fesh edilmesi ile sonuçları dolayısıyla işçinin de kanundan doğan işe iade dava hakkı doğar.
İşçinin daha sonra Sosyal Sigortalar Kurumu’na başvurarak (01.02.2004) emeklilik isteminde bulunması onun dava hakkını ortadan kaldırmaz. İhbar tazminatını alsa dahi sonuca etkili olmaz.
Çünkü emekli olan bir işçinin işe iadesini engelleyen yasal bir engel bulunmamaktadır.
Aksi halde işçi bir taraftan işsiz kalmakta, öte yandan kaderini bitmesi yasal süreleri aşacağı mutlak olan ve sonucu lehe olacağı da garanti olmayan bir davaya bağlamış olur. Böyle durumlarda işçinin ve ailesinin hangi parayla yaşamını devam ettireceği sorunu ortaya çıkar. Ayrıca işçinin öncelikle amacı işe geri dönmektir. Başka bir anlatımla istihdamdır. Yasa da bunu öngörmüştür.
Bu nedenle mahkemenin işe iade kararı yerinde olmakla bozma kararına katılamıyorum.
Üye
Öztürk