YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 14.02.2018 Esas: 2015 / 929 Karar: 2018 / 199

İş Kazası – Ölen Sigortalının Hak Sahipleri – Maddi Manevi Tazminat belirleme yöntemleri

Özet:

Dava 23.10.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay ve dava tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez. 

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 14. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.06.2011 gün ve 2008/1204 E.-2011/568 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davacılar vekili ve davalı TEİAŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 29.11.2012 gün ve 2011/13920 E., 2012/21665 K. sayılı kararı ile;

(…1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacıların tüm, temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,

3-Dava 23.10.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

Mahkemece: davacı eş … ’nün maddi ve zararı sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından, maddi tazminat isteminin reddine, davacı çocuklar Hacer ve … ‘nün maddi tazminat istemlerinin kabulüne, davacı eş ve çocuklar ile anne, baba ve kardeşlerin manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Temyizin kapsam ve nedenleri dikkate alındığında Yerel Mahkemenin maddi tazminata ilişkin kararı keza davacı anne, baba ve kardeşler bakımından manevi tazminatların takdiri, isabetlidir. Ne var ki davacı eş … ile çocuklar Hacer ve … yararına manevi tazminatların takdirinde hataya düşüldüğü, fazla takdir olunduğu görülmektedir.

Davacıların eşi ve babası olan sigortalı …’ nün öldüğü iş kazasında sigortalının % 10, davalı işverenin ise % 90 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay ve dava tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.

Bu ilkeler gözetildiğinde davacılar …, … ve …’ den her biri yararına hüküm altına alınan manevi tazminatların fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.

Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, manevi tazminatların takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle davacılar yararına manevi tazminatların fazla takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacılar vekili müvekkilleri … ile …’nün murisi …’nün 23.10.2008 tarihinde davalı işyerinde elektrik direğinde çalışırken akıma kapılarak vefat ettiğini belirterek fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak kaydıyla ayrı ayrı 1.000,00 TL toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Birleşen dosyada davacı vekili muris …’nün iş kazası sonucu vefatından dolayı çocuk … için 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Birleşen dosyada davacılar vekili muris …’nün iş kazası sonucu vefatından dolayı çocuk … için 9.744,49 TL ve çocuk … için 3.625,25 TL maddi tazminatın, yine eş … için 150.000,00 TL, çocuklar … ve … için ayrı ayrı 100.000,00 TL, baba Abdulkerim Gölcüklü ve anne … için ayrı ayrı 75.000,00 TL, kardeşler …,…,…,…,… ve … için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı …Ş. Genel Müdürlüğü vekili 23.10.2008 tarihinde baraj inşaatının elektrik tesisatına ilişkin çalışmalar sırasında meydana gelen kazada müvekkilinin kusuru bulunmadığını, iş güvenliğine dair bütün tedbirlerin alındığını iddia ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece iş kazası nedeniyle açılan tazminat dosyasında davalı işverenin %90, mütevaffanın ise %10 kusurlu olduğunun tespit edildiği, maddi tazminata dair … adına 10.744,49 TL maddi tazminatın, …. adına 4.625,25 TL maddi tazminatın 23.10.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı işverenden tahsiline ve manevi tazminata ilişkin ise tarafların duyduğu acı ve üzüntü göz önüne alınarak … adına 75.000,00 TL manevi tazminatın, … adına 75.000,00 TL manevi tazminatın, … adına 100.000,00 TL manevi tazminatın, Anne-Baba olan … ile … adına ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın, mütevaffanın kardeşleri olan …, …, …, …, … adına ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın 23.10.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı işverenden tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine şeklinde karar verilmiştir.

Davacılar vekilinin ve davalı TEİAŞ vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı TEİAŞ vekili temyize getirmektedir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık somut olay bakımından iş kazası nedeniyle vefat eden muristen dolayı davacı eş … adına hükmedilen 100.000,00 TL, davacı çocuk … adına hükmedilen 75.000,00 TL, davacı çocuk … adına hükmedilen 75.000,00 TL manevi tazminat miktarlarının fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, kusur, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.

Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Yine Borçlar Kanunu’nun 47. (TBK 56) maddesine göre; hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O hâlde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, Medeni Kanunun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.

Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355; 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 ve 19.06.2013 gün 2013/21-20-868 sayılı kararları).

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 23.10.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalı …’nün vefat ettiği, olayın meydana gelmesinde müteveffa sigortalının %10 oranında kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır.

Hâl böyle olunca, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, direnme kararında açıklanan nedenlere, tarafların kusur durumu ve davacıların uğradığı zarar ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında yerel mahkemece … adına hükmedilen 100.000,00 TL, davacı çocuk … adına hükmedilen 75.000,00 TL, davacı çocuk … adına hükmedilen 75.000,00 TL manevi tazminat miktarı yerindedir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle manevi tazminat miktarının fazla olduğu, bu yönüyle direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Buna göre yukarıda belirtilen ilkeler ve maddi olgular dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat miktarına ilişkin yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararının onanması gerekir.

S O N U Ç: Davalı TEİAŞ vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (11.752,20 TL) harcın temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.02.2018 gününde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.