YARGITAY 21.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 09.06.2016 Esas: 2015 / 15371 Karar: 2016 / 9537

İş Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Anne ve Babaya Aylık Bağlanmasında Geçiminin Sigortalı Tarafından Sağlanıyor Olması Koşulu Kaldırılmıştır.

Özet:

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının annesinin ve üvey kardeşinin maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. 506 SK’nun 24. maddesinde 4958 SK’nun 35. maddesi ile getirilen değişiklik uyarınca, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle anne ve babaya aylık bağlanmasında geçiminin sigortalı tarafından sağlanması koşulu kaldırılmıştır. Bu değişiklik nedeniyle davacı annenin 29.07.2003 tarihi itibariyle ölen kazalı oğlundan dolayı iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri almaya hak kazandığı dosya kapsamı ile sabittir. Davacı annenin çalışmaya başladığı dikkate alınarak çalışmaya başladığı tarihten itibaren de söz konusu ölüm gelirini almaya devam edip etmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,

2- Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının annesinin ve üvey kardeşinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemi ile davacı annenin iş kazası sonucu vefat eden oğlundan dolayı ölüm tarihinden itibaren gelir bağlanması istemine ilişkindir.

Mahkemece, davacı annenin maddi tazminat talebinin reddine, 1. ıslah talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine, 2. ıslah dilekçesinin yasal olarak bir davada bir kez ıslah mümkün olduğundan ikinci kez ıslah dilekçesi verilmesinin yasal olmaması nedeniyle reddine, SGK’ya karşı açtığı birleşen davanın davacının, aylık bağlanması koşullarını taşımaması nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacı üvey kardeşin manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

A- Davacı annenin SGK’ya karşı açtığı iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması talebi hakkında verilen hükme yönelik temyiz incelemesi yönünden;

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının oğlu kazalının tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda vefat ettiği, davacının 06.06.2002 tarihli dilekçesi ile ölen oğlundan dolayı kendisine iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması talebinde bulunduğu, davacının talebinin ölen kazalı’nın sağlığında aile geçimine katkıda bulunmadığı ve davacının muhtaç durumda olmadığı tespit edildiğinden reddedildiği anlaşılmaktadır.

506 Sayılı Yasanın ana ve babaya gelir bağlanmasını düzenleyen 24. maddesinde “Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının % 70’inden aşağı ise, artanı, eşit hisseler halinde, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2011 Sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına gelir olarak verilir. Ancak bunların her birinin hissesi sigortalının yıllık kazancının % 70’inin dörtte birini geçemez. “ hükmü yer almakta olup bu fıkrada yer alan “geçimini sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen” ibaresi 29.07.2003 tarihli ve 4958 Sayılı Kanunun 35. maddesiyle “sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 Sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan” şeklinde değiştirilmiştir.

01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasanın hak sahiplerine gelir bağlanmasını düzenleyen 20/1. maddesinde “İş kazası veya meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine, 17’nci madde gereğince tespit edilecek aylık kazancının % 70’i, 55’inci maddenin ikinci fıkrasına göre güncellenerek 34 üncü madde hükümlerine göre gelir olarak bağlanır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu maddenin atıfta bulunduğu 34/1-d bendinde ise “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25’i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25’i, oranında aylık bağlanır.” denilmektedir.

Somut olayda, 506 Sayılı Yasanın 24/1. fıkrasında 29.07.2003 tarih ve 4958 Sayılı Yasanın 35. maddesi ile getirilen değişiklik uyarınca geçiminin sigortalı tarafından sağlanması koşulunun kaldırılmış olması durumu göz önünde bulundurulduğunda davacının 29.07.2003 tarihi itibariyle ölen kazalı oğlundan dolayı iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri almaya hak kazandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca 16.08.2011 tarihinde davacı annenin çalışmaya başlamış olması da göz önünde bulundurularak yukarıda bahsi geçen 506 Sayılı ve 5510 Sayılı Yasalarda yer alan hükümler doğrultusunda çalışmaya başladığı tarihten itibaren de söz konusu ölüm gelirini almaya devam edip etmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği halde yazılı şekilde talebin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

B- Davacı annenin maddi tazminat talebi hakkında verilen hükme yönelik temyiz incelemesine gelince;

Dava, nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle bu tür uyuşmazlıklarda, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı, sigortalının meslekte kazanma güç kayıp oranı ve bu orana göre, kurum tarafından bağlanan peşin sermaye değerinin, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer yermeksizin araştırılıp saptanması gerektiği söz götürmez.

Yapılacak iş, davanın niteliği göz önünde tutularak davacı anneye yukarıda (2-A’da) yapılan açıklamalar doğrultusunda 29.07.2003-16.08.2011 tarihleri aralığında gelir bağlanması gerektiği ve 16.08.2011 tarihinden sonra da gelir bağlanması koşullarını sağlayıp sağlamadığı yine yukarıda belirtilen kanun maddeleri çerçevesinde değerlendirilerek ve bu değerlendirme sonucu hesap edilecek zarar miktarından kurumca bağlanacak gelirin ilk peşin sermaye değerinin veya fiili ödemenin rücu edilebilir kısmının tenzilinden sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine 09.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.