YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 29.11.2016 Esas: 2016 / 18262 Karar: 2016 / 14295

İş Kazası ve Meslek Hastalığı Nedeniyle SGK Rücu Alacağı İlk Peşin Sermaye Değerli Gelirlerin Sorumluların Kusuruna İsabet Eden Miktarı ile Sınırlıdır.

Özet:

Dava, SGK rücu alacağının tazmini talebine ilişkindir. 506 SK’nun 26. maddesindeki düzenlemenin iptal edilmiş olması karşısında, kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığı kabul edilmelidir. Bu durumda, kurumun rücu alacağı,  ilk peşin sermaye değerli gelirlerin, sorumluların kusuruna isabet eden miktarı ile sınırlıdır. Yerel mahkemece açıklanan hususlar dikkate alınmadan, artışlı tutarları da içerisine alacak şekilde karar verilmesi hatalıdır.

Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği üzere davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı … avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2– 5510  Sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Kanunun 26. maddesidir.

506 Sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün, Anayasa Mahkemesi’nin 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağı yönünden, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekir.

Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.

Eldeki davada da, mahkemece peşin sermaye değerli gelirin başladığı tarihteki ilk tutarın esas alınması ve bu değere davalı kusurunun uygulanması suretiyle Kurum alacağının belirlenmesi gerekirken, artışlı tutarları da içerisine alacak şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı … avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 29.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.