YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 19.03.2019 Esas: 2019/1921 Karar: 2019/6189

İşçilik Alacakları – İşçinin Ücretinin Düşürülmesi – İş Koşullarında Esaslı Değişiklik

Özet:

4857 sayılı Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrasının asıl konuluş amacı işverenin tek taraflı değişiklik işlemlerine karşı işçiyi korumak; işçinin isteği dışında işini, işyerini ve diğer çalışma şartlarını değiştirecek işveren davranışlarına engel olmaktır. Öte yandan 4857 sayılı Kanun’un 62. maddesinde, her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin kanuni olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen kanuni bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamayacağı belirtilmiştir. 4857 sayılı Kanun’un 62. maddesinde düzenlenen ücretlerde indirim yapılamayacağı yasağı, işverenin tek taraflı indirim yapamaması ile ilgilidir. Taraflar karşılıklı anlaşarak ve ileriye dönük her zaman asgari ücretin altına inmemek şartıyla ücrette indirim yapabilirler. Zira işyerinin ekonomik şartları bunu zorunlu kılabilir ve işçi işsiz kalmamak için işçi bunu kabul edebilir.

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 28. HUKUK DAİRESİ

DAVA : Davacı, işçilik alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin kısmen kabul kararına karşı davalılar avukatları istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

… Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi davalılar avukatlarının istinaf başvurularını ayrı ayrı esastan reddetmiştir.

… Adliye Mahkemesinin davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine ilişkin kararının davalılardan Devlet Hava Meydanları İşletmesi vekili tarafından temyizi üzerine, davalı vekilinin temyiz talebi HMK’nın 346/1 maddesi uyarınca temyiz başvurusuna konu yapılan miktarın kesinlik sınırında kaldığı gerekçesiyle 07/11/2018 tarihli ek kararla reddedilmişse de, davacının çalışmasının dava tarihinde devam ettiği ve talep edilen işçilik alacaklarına ilişkin verilecek kararın ileriye etkili şekilde sonuç doğuracağı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesinin 07/11/2018 tarihli ek kararının ortadan kaldırılmasına karar verilerek yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü.

Y A R G I T A Y     K A R A R I 

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı … işletmesine ait Hava Limanında güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, müvekkilinin asıl işvereninin davalı … olduğunu, davalılar tarafından fazla mesai ücreti ödendiği iddiası ile 2012 yılı içinde peyder pey 1.000 TL’nin müvekkilinin ücretinden kesildiğini, müvekkilinin yazılı izni alınmadan ücretinden geçmişe dönük kesinti yapılmasının İş Kanunu’nun 22. ve 62. maddelerine açıkca aykırı olduğunu, müvekkilinin ücretinin asgari ücretin iki katı olarak ödendiğini, 01/01/2012 tarihinden sonra yasaya aykırı olarak düşürülüp asgari ücretin 1,5 katı üzerinden hesaplanarak ödenmeye başlandığını, davacının davalı işyerinde günlük 12 saat esasına göre iki vardiya halinde çalıştığını, 2013 yılında 8 ay boyunca sadece gece vardiyasında sabit çalıştığını, günde 7,5 saati aşan gece çalışmaları için fazla mesai ücretinin ödenmesi gerektiğini, dini ve milli bayramlar ile tüm genel tatil günlerinde vardiyaya denk geldiğinde çalıştığını, karşılığının ödenmediğini ileri sürerek, ücret, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin davalılardan tahsilini istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı … vekili, personele fazladan ödeme yapıldığı yönünde düzenlenen müfettiş raporu gereğince ücret kesintilerinin yapıldığını, ücretlerin yasaya aykırı bir şekilde düşürülmediğini, kanun ve mevzuatlar ile belirlenen tüm hak ve alacaklar bakımından sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, müvekkilinin işçilik alacaklarından sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını, postalar halinde çalışma yönetmeliğindeki istisnalara göre işçilerin gece postalarında 7,5 saatlik çalışma süresinin aşılmasının ve fazla çalışma yapılmasının mümkün olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı …. A.Ş. vekili, davacının diğer davalı nezdinde görev yaptığını, diğer davalı ile müvekkili arasında alt işveren üst işveren ilişkisinin bulunmadığını, müvekkilinin ihale usulü iş aldığını davaya konu alacaklardan sorumluluğunun bulunmadığını, İş Kanunu’nun 69. maddesine eklenen düzenleme gereğince yazılı onayının alınması şartı ile davacıya 7,5 saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabileceğini, davacının yapmış olduğu gece çalışmasının ödenen ücretin içine dahil olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk derece mahkemesince; “… Davalı … İşletmesine ait işyerinde çalışan davacının 2012 Şubat tarihinden sonra ücretinde kesintiye gidildiği, ücretinin düşürüldüğü bu konuda yapılan yargılamalar neticesinde Yargıtay İçtihatları doğrultusunda işçinin ücretinden yapılan kesintilerin ödenmesi gerektiğine dair kararlar verildiği ortada olup bu tarihten sonra da davalı DHMİ’ne ait işyerinde kesintisiz işyerinin devri kurallarına göre çalışan davacının hizmet aktinin devamı sırasında davacı ile 31/12/2013, 31/12/2014 tarihli matbu iş akitleri imzalanmıştır. Hizmet aktinin devamı sırasında imzalanan iş akitleri ihalenin başlama tarihinde değil de bir önceki işverenle yapılan ihalenin bitim tarihinde imzalanmış olup imzalanan iş akitlerinde çalışanın ücretinde indirime gidildiği halde iş aktinin esaslı unsurunda çalışma koşullarında işçinin aleyhine yapılan bu değişiklik ile ilgili 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesine uygun bir şekilde davacıya çalışma koşullarında esaslı değişiklik teşkil eden ücretinin düşürüldüğünün ve buna rızasının bulunup bulunmadığının imzalanan sözleşmeden önce yazılı bir şekilde davacıya tebliğ edildiğine ve yasa gereği hakkı olan 6 iş günü düşünme, değerlendirme, kabul edip etmeme hakkının verildiğine dair dosya içine herhangi bir yazılı delil ve belge sunulmamış, ihalenin bitim günü, ekonomik üstünlüğü tartışmasız olan, işveren tarafından imzalamadığı taktirde iş aktinin sona erdirilmesi riskiyle karşılaşması muhtemel olan çalışanla matbu olarak düzenlenen iş aktine ve iş aktindeki ücret miktarına itibar edilmeyerek, ihalenin bitim günü imzalanan iş aktinin davacının ücretinin düşürülmesine muvafakat ettiğine dair belge olduğu kabul edilmeyerek, davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesine aykırı bir şekilde ücretinde indirime gidildiği ve hiçbir çalışanın günün ekonomik koşulları karşısında da ücretinde indirime gidilmesine muvafakatinin bulunmayacağı da göz ardı edilmeyerek mübrez bordrolar ve banka hesap ekstresine göre davacının kazanılmış hakkından vazgeçmediğinin kabulü ile, ücretinde yapılmış olan kesinti nedeniyle davaya konu ücret alacağına hak kazandığı kanaatine varılmıştır…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) İstinaf:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalılar vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.

E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesince; “..Ücret iş sözleşmesinin esaslı unsurlarındandır. İşverenin tek taraflı iradesi ile ücrette indirim yapamayacağı, ancak tarafların karşılıklı anlaşmak suretiyle ücrette indirim yapabilecekleri ve bu anlaşmanın açık veya örtülü olabileceği Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Dosyaya sunulan bordrolar incelendiğinde davacı ücretinden kesintiler yapıldığı açıktır. İhalenin bitim günü imzalanan iş akdinin, davacının ücretinin düşürülmesine onay verdiğine dair belge olduğu kabul edilemez, davacının ücretinde yasal hükümlere aykırı olarak indirime gidildiği kabul edilmelidir. Ücretinde yapılan kesinti nedeniyle ücret alacağına hak kazandığı anlaşılmıştır. Davacının iş akdinin sona erip ermemesinin hüküm altına alınan alacaklar yönünden bir önemi bulunmamaktadır. Davacının çalışma süresi gözetildiğinde, fazla çalışma ücreti alacağına yönelik bilirkişi raporu ve buna dair mahkeme kararı isabetlidir, aksine itirazlar yerinde değildir…” gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı ve kesin olmak üzere esastan reddine karar verilmiştir.

F) Temyiz:

Bölge Adliye Mahkemesi kararını davalılardan Devlet Hava Meydanları İşletmesi vekilinin temyiz etmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi 07/11/2018 tarihli ek kararla davalı vekilinin temyiz talebinin 6100 sayılı HMK’nın 346/1 maddesi gereğince kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararını davalılardan Devlet Hava Meydanları İşletmesi vekili temyiz etmiştir.

G) Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacıya 2012 yılı Ocak ayından itibaren ödenen aylık ücretinin önceki seneye göre az ödenmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi kapsamında geçerli olup olmadığıdır.

4857 sayılı Kanun’un “Çalışma Koşullarında Değişiklik ve İş Sözleşmesinin Feshi’’ başlıklı 22. maddesinde işyeri şartlarında yapılacak esaslı değişikliklerin yapılabilme şartları düzenlenmiştir. Anılan hükme göre; “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde, kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını veya fesih için başka bir geçerli sebebinin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21’inci madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarında anlaşarak çalışma şartları her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.” denilmektedir.

İşyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği işveren ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamayacaktır.

4857 sayılı Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrasının asıl konuluş amacı işverenin tek taraflı değişiklik işlemlerine karşı işçiyi korumak; işçinin isteği dışında işini, işyerini ve diğer çalışma şartlarını değiştirecek işveren davranışlarına engel olmaktır. Öte yandan 4857 sayılı Kanun’un 62. maddesinde, her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin kanuni olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen kanuni bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamayacağı belirtilmiştir. 4857 sayılı Kanun’un 62. maddesinde düzenlenen ücretlerde indirim yapılamayacağı yasağı, işverenin tek taraflı indirim yapamaması ile ilgilidir. Taraflar karşılıklı anlaşarak ve ileriye dönük her zaman asgari ücretin altına inmemek şartıyla ücrette indirim yapabilirler. Zira işyerinin ekonomik şartları bunu zorunlu kılabilir ve işçi işsiz kalmamak için işçi bunu kabul edebilir.

Somut uyuşmazlıkta, işçi ile alt işveren şirket arasında düzenlenen 01/04/2013-31/12/2013, 01/01/2014-31/12/2014 ve 01/01/2015-31/12/2016 dönemlerine ilişkin iş sözleşmelerinde davacının ücretinin yazılı olduğu, buna göre davacının bu tarihten sonrası yönünden aylık ücretine ilişkin bu değişikliği yazılı olarak kabul ettiği anlaşılmaktadır. Saptanan bu durum karşısında, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ile hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaya esas süreler göz önünde tutulduğunda ücret farkı alacağı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

3-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti davacı iddiasına göre olması gereken ücret üzerinden hesaplanmıştır.

Söz konusu alacak taleplerinin hesabında ait olduğu dönem ücret bordrosundaki ücretin dikkate alınarak hüküm kurulmaması da hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

H) SONUÇ:

Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesinin kararlarının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre dosyanın gereği için İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.