YARGITAY 9.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.02.2005 Esas: 2004 / 22907 Karar: 2005 / 5956

İşletmesel Kararla Varılmak İstenen Hedefe Fesihten Başka Yolla Ulaşmak Mümkün İse Feshin Geçerli Olduğundan Bahsedilemez.

Özet:

Davacı işçi, iş akdinin sendikal nedenle feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. 4857 SK’ya göre işveren iş sözleşmesini, işyerinin ve işin gereklerinden doğan geçerli nedenlere dayalı feshedebilir. İşletmesel kararla varılmak istenen sonuca fesihten başka yolla ulaşmak mümkün ise feshin geçerli nedene dayandığından söz edilemez. Başka bir anlatımla, fesih en son çare olmalıdır. Feshin geçerli nedene dayandığını ispat külfeti işverene aittir.

Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan sendikal nedenle feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine ve buna bağlı tazminat ile boşta geçen süre ücretinin hüküm altına alınması isteğinde bulunmuştur.

Davalı işveren, ekonomik kriz nedeniyle haklı nedenle iş sözleşmesini fesh ettiğinden söz ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece feshin ekonomik nedenlere dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. İşletmeyi veya işyerini etkileyen objektif nedenlerle ortaya çıkan işgücü fazlalığı sonucunda, işçinin işyerinde çalışma olanağı ortadan kalkmış ise fesih için geçerli bir sebebin varlığından söz edilir. İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu işletmesel kararlar alabilir. Ancak, işletmesel karar sonucunda, tedbir olarak düşünülen feshin zorunlu hale gelmiş olması gerekir. Başka bir anlatımla işverenin fesih konusunda keyfi kararları yargı denetimine tabidir.

Öte yandan, işletmesel kararla varılmak istenen hedefe fesihten başka bir yolla ulaşmak mümkün ise fesih için geçerli bir nedenden söz edilemez. Fazla çalışmalar kaldırılarak, işçinin rızası ile esnek çalışma biçimleri getirilerek, işçiyi başka işte çalıştırarak ya da meslek içi eğitime tabi tutarak amaca ulaşma olanağı var iken feshe başvurulmaması gerekir. Kısaca, “fesih son çare olmalıdır” ilkesi gözetilmelidir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2. maddesine göre feshin geçerli bir nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşveren, işletmesel kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi zorunlu kıldığını kanıtlamalıdır. İş akdi feshedilen işçi, feshin başka bir sebebe dayandığını ileri sürdüğü taktirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

Somut olayda işveren söz konusu ilkelere uymamıştır. Öte yandan işverence düzenlenen fesih yazısında performans düşüklüğü ve verim açığından söz edilmiştir. Ancak davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesine göre bu konuda savunma alınmamıştır. Şu durumda geçerli bir fesihten söz edilemez.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

1-) Çorlu Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin 23.03.2004 tarih 2003/1614 E, 2004/571 K. sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,

2-) Davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine,

3-) Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının dört aylık ücret tutarı olarak belirlenmesine,

4-) Davacının işe iade için süresi içinde işverene başvurması halinde kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,

5-) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6-) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 350 YTL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

7-) Davacı tarafından yapılan 49.00 YTL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

😎 Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, kesin olarak 21.02.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.