İSTANBUL … İŞ MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİNE BİLİRKİŞİ RAPORU

ESAS NO                    : 20../…

DAVACI                    : ………….

VEKİLİ                      : Av. …………..

DAVALILAR             : 1. …………..

VEKİLİ                      : Av. ………..

  1. …………….

KONU                        : Davacı iddia ve davalı savunmaları, toplanan deliller ve dosya içeriği incelenerek, 08.12.2016 tarihli ara karar uyarınca hazırlanan bilirkişi raporudur.

  • İDDİA VE TALEP

Davacı vekili, 05.09.2008 tarihli dava dilekçesi ile özetle; davacının, 2 nolu davalı işyerinde 1995 yılı Mayıs başında makineci olarak çalışmaya başladığını, davalı şirket tarafından davacının işe girişinin 24.01.2000 tarihi olarak gösterildiğini, davacının haklı neden gösterilmeden 28.02.2007 tarihine kadar çalıştığını, davalı işyerlerinin aynı adreste ve aynı işte çalıştıklarını, davacının davalı şirketler nezdinde 1995 yılı Mayıs ayı başı ila 28.02.2007 tarihleri arası olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacının iş akdinin 28.02.2007 tarihinde işyerini kapatıyorum, artık gelmeyin denilerek, tazminat ve diğer hakları ödenmeden tek taraflı olarak feshedildiğini, davacının son net ücretinin aylık 850 TL olduğunu, davacının iş akdi süresince işyerinde 08.30-19.00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, ayda ortalama 5 gün 2 saat fazla mesaiye kalan davacıya fazla çalışma ücreti ödenmediğini, davacının 29 Ekim dahil milli bayramların tamamında çalıştığını, davacının yıllık izinlerini kullanmadığını iddia ederek 2.000 TL kıdem tazminatı, 1.000 TL ihbar tazminatı, 500 TL kötü niyet tazminatı, 200 TL fazla çalışma ücreti, 200 TL hafta tatili çalışma ücreti, 200 TL genel tatil ücreti, 1.000 TL yıllık izin ücreti alacağının tahsilini istemiştir.

  • SAVUNMA VE CEVAP

Davalı …………………… vekili, 08.04.2009 havale tarihli cevap dilekçesi ile özetle; tekstil piyasasındaki durgunluktan dolayı davalı şirketin sipariş alamadığını ve çalışamaz hale geldiğini, davacının da bu kapsamda ücretsiz izne çıktığını, daha sonra da başka bir işyerinde çalışmaya başladığını, ardından davalı şirketin borçlarını ödeyemediğinden tasfiye sürecine girdiğini, davalının davacının iş akdini feshetmediğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının asgari ücret ile çalıştığını iddia ederek davanın reddini istemiştir.

  • TESPİT OLUNAN HUSUSLAR

Celp ve ibraz olunan belgeler

  1. İstanbul … İş Mahkemesinin 20../…. Esas sayılı dosyasının celp edildiği,
  2. Dava dilekçesi ekinde, İstanbul Ticaret Sicil Gazetesi suretlerinin sunulduğu,
  3. İTO yazı cevabında, davalı şirket sicil kayıtlarının celp edildiği,
  4. Beyoğlu SGM yazı cevabında, hizmet cetvelinin, aylık prim ve hizmet bildirgelerinin gönderildiği tespit edilmiştir.

Tanık Beyanları

  1. Davacı tanığı ……………, 07.02.2014 tarihli duruşmada; “1998-2006 yılları arasında davalı işyerlerinde makastar olarak çalıştığını, bu nedenle davacıyı tanıdığını, davacının makineci olarak çalıştığını, 2006 yılında 850-900 TL civarında ücret aldığını, işyerinin kapanması nedeni ile iş akdinin sona erdirildiğini, davacının 08.30-19.00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, 2 gün hafta tatili yaptığını, 1,5 saat yemek ve çay ara dinlenmesi yaptıklarını, milli bayram ve yılbaşında çalıştığını, dini bayram günlerinde çalışmadıklarını, yıllık izinlerini kullanmadığını, ara verdikleri dönemin genellikle Haziran, Temmuz, Ağustos ayları olduğunu, bu aylarda fiilen hiç çalışma olmadığını” beyan etmiştir.
  2. Davacı tanığı ………………, 07.02.2014 tarihli duruşmada; “1998-2007 yılları arasında makineci olarak çalıştığını, bu nedenle davacıyı tanıdığını, davacının da makineci olarak çalıştığını, son ay 1.100 TL ücret aldığını, işyerini kapatacağını ifade ederek işveren tarafından iş akdine son verildiğini, bu son verme olayının davalı işvereni Kuruma şikayet etmelerinden sonra gerçekleştiğini, 08.30-19.00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, 2 gün tatil yaptığını, 1,5 saat ara dinlenme yaptıklarını, milli bayramlarda mesai yaptıklarını, dini bayramlarda ise çalışmadıklarını, yıllık izinlerini kullanmadıklarını, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında çalışmaya ara verdiklerini, bu dönemde fiilen çalışma olmadığını, biraz önce ifadesinin yanlış anlaşıldığını, işten çıkarıldıktan sonra işvereni şikayet ettiklerini, çıkarılmadan sonra şirketin başka bir unvan adı altında çalışmaya devam ettiğini, bu şirketin unvanını bilmediğini” beyan etmiştir.
  3. Davacı tanığı ………………, 07.02.2014 tarihli duruşmada; “1998-2006 yılları arasında davalı şirketlerde makineci olarak çalıştığını, davacının da makineci olarak çalıştığını, işyeri kapandığı için iş akdinin sona erdirildiğini, davacının iş akdi sonlandırılmadan önce işvereni kuruma şikayet ettiğini, işyerinin dönem dönem kapanıp açılabildiğini, bu dönemler işçilerin ücretsiz izne çıkarılması nedeniyle kuruma şikayet ettiğini, 08.30-19.00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, 2 gün tatil yaptığını, 1,5 saat ara dinlenme yapıldığını, cumartesi günleri iş olursa çalıştıklarını, milli bayram günleri çalıştığını, dini bayram günleri çalışmadıklarını, yıllık izinlerini kullanmadığını, 2006 yılında 800-850 TL civarında ücret aldığını” beyan etmiştir.
  • HİZMET SÜRESİ VE ŞEKLİ

Davacı vekili, davacının, 2 nolu davalı işyerinde 1995 yılı Mayıs başında makineci olarak çalışmaya başladığını, davalı şirket tarafından davacının işe girişinin 24.01.2000 tarihi olarak gösterildiğini, davacının haklı neden gösterilmeden 28.02.2007 tarihine kadar çalıştığını, davalı işyerlerinin aynı adreste ve aynı işte çalıştıklarını, davacının davalı şirketler nezdinde 1995 yılı Mayıs ayı başı ila 28.02.2007 tarihleri arası olarak kabul edilmesi gerektiğini iddia etmiştir.

Davacı tarafından ikame edilen hizmet tespiti istemli İstanbul … İş Mahkemesinin 20../….. Esas sayılı dosyasının, 06.10.2015 tarih ve 20../……. Karar sayı ile reddedildiği tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının hizmet süresinin tespitinde SGK kayıtlarına itibar edilmesi gerekmektedir.

SGK Hizmet Dökümünün incelenmesinden, davacının 24.01.2000-30.04.2002 tarihleri arasında ……….. işyeri sicil numaralı davalı ……………. işyeri çalışanı olarak, 27.09.2002-28.02.2007 tarihleri arasında …………. işyeri sicil numaralı davalı ………….. işyeri çalışanı olarak kuruma bildirildiği tespit edilmiştir.

Dosyaya celp edilen ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinden, davalı ………………’nin ortaklarının ………… ve …………… oldukları, davalı ……………’nin ortaklarının ise ………….. ve …………….. oldukları tespit edilmiştir.

Bu hususta dinlenen tanıklardan;

Davacı tanığı …………, 1998-2006 yılları arasında davalı işyerlerinde makastar olarak çalıştığını

Davacı tanığı ………………, 1998-2007 yılları arasında makineci olarak çalıştığını, bu nedenle davacıyı tanıdığını…çıkarılmadan sonra şirketin başka bir unvan adı altında çalışmaya devam ettiğini, bu şirketin unvanını bilmediğini

Davacı tanığı ……………….., 1998-2006 yılları arasında davalı şirketlerde makineci olarak çalıştığını, davacının da makineci olarak çalıştığını beyan etmişlerdir.

Ticaret sicil kayıtlarından şirketlerin hakim sermaye ortakları ile diğer şirketin ortaklarının aynı olması, şirketlerin ticaret sicilinde kayıtlı adreslerinin aynı olması, faaliyet konularının aynı olması, aynı adreste faaliyet göstermeleri, firmaların ticari merkezleri, faaliyet alanları ve yönetim kurulu üyelerinin aynı kişiler olması, davacının ara vermeksizin bir şirketten diğerine geçiş yapması, kesintisiz çalışmaya devam etmesi, bir şirketin kapatılarak kapanan şirketin çalışanlarının aynı ortaklara bağlı başka şirkette çalıştırılması hallerinde şirketler arasındaki organik bağ bulunduğundan bahsedilebilmektedir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 02.06.2009 tarih, 2009/9436 Esas, 2009/15249 Karar sayılı kararında, “Somut uyuşmazlıkta; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı her iki şirketin ortaklarının esasen Aygün ailesinden aynı şahıslar olup her iki şirketin de aynı işverenlere ait tekstil firmaları olduğu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu, davacının çalışmasının bütünlük arz ettiği, çalıştığı yer, yaptığı iş ve pozisyonunda herhangi bir değişiklik olmadan ve hiç ara vermeden çalışmasını sürdürdüğü ve bu süre boyunca kâğıt üzerinde farklı şirketler tarafından sigortaya girdi çıktılarının yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalıların birlikte sorumluluğuna karar vermek gerekirken davalı Gönen İplik Sanayi Ticaret A.Ş. hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” içtihadı benimsenmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2015/24887Esas, 2015/36758 Karar sayılı kararında, “Özellikle gurup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada, işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu şirketler, aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı işyerinde verilen muhasebe, güvenlik, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, tüm şirketlere hizmet veren işçiler ile sadece davalı şirkete hizmet veren işçilerin 30 işçi kıstasında dikkate alınması gerekir. İşçi tüm şirketlere hizmet ediyor ise, o zaman tüm şirketlerdeki işçi sayısı dikkate alınmalıdır.

Diğer taraftan organik bağ ilişkisinde işveren sıfatı olan tüzel kişinin, işçinin iş sözleşmesinden veya iş kanunundan doğan haklarını kullanmasının engellenmesi için temsilde farklı kişiliklere yer vermesi söz konusudur. Bu durumda tüzel kişinin bağımsızlığı sınırlanır ve organik bağ içinde olunan kişi ile özdeş kabul edilir. Bu anlamda; tüzel kişilik hakkının kötüye kullanılması, kanuna karşı hile, işçiye zarar verme(haklarının alınmasını engelleme-iş güvencesi hükümlerinden yararlandırmama), tarafta muvazaa (hizmeti kendisine verdiği halde başka bir kişiyi kayıtta işveren olarak gösterme) ve namı müstear yaklaşımı nedeni ile dolaylı temsil söz konusudur. Bu durumların söz konusu olduğu halde tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenler sorumlu tutulmaktadır. Organik bağ ise şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılır.” içtihadı benimsenmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2014/30224 Esas, 2016/1347 Karar sayılı kararında,  “Organik bağ ilişkisinde işveren sıfatı olan tüzel kişinin, işçinin iş sözleşmesinden veya iş kanunundan doğan haklarını kullanmasının engellenmesi için temsilde farklı kişiliklere yer vermesi söz konusudur. Bu durumda tüzel kişinin bağımsızlığı sınırlanır ve organik bağ içinde olunan kişi ile özdeş kabul edilir. 

Bu anlamda; tüzel kişilik hakkının kötüye kullanılması, kanuna karşı hile, işçiye zarar verme (haklarının alınmasını engelleme), tarafta muvazaa (hizmeti kendisine verdiği halde başka bir kişiyi kayıtta işveren olarak gösterme) ve namı müstear yaklaşımı nedeni ile dolaylı temsil söz konusudur. Bu durumların söz konusu olduğu halde tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenler sorumlu tutulmaktadır. Organik bağ, şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılır.” içtihadı benimsenmiştir.

Bu durumda, hukuki değerlendirme ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu ve davacının tüm hizmet süresi yönünden, davalı şirketlerin birlikte sorumlu olacakları kanaatine ulaşılmıştır.

Böylece davacının hizmet süresinin, 24.01.2000-30.04.2002 tarihleri arasında 2 yıl 3 ay 7 gün, 27.09.2002-28.02.2007 tarihleri arasında 4 yıl 5 ay 5 gün olmak üzere toplam 6 yıl 8 ay 12 gün olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

  • ÜCRET

Davacı vekili, davacının son net ücretinin aylık 850 TL olduğunu iddia etmiştir.

Davacı tarafından ikame edilen hizmet tespiti istemli İstanbul 11. İş Mahkemesinin 2008/355 Esas sayılı dosyasının, 06.10.2015 tarih ve 2015/1079 Karar sayı ile reddedildiği tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının ücretinin tespitinde SGK kayıtlarına itibar edilmesi gerekmektedir.

SGK Hizmet Dökümünden, davacının son ücretinin asgari ücret olarak tahakkuk ettirildiği tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının son ücretinin asgari ücret (brüt 562,50 TL) olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

  • DEĞERLENDİRME

Dosya kapsamı tetkik edildiğinde, taraflar arasındaki ihtilafın, davacının iş akdinin ne şekilde feshedildiği, bu doğrultuda davacının kıdem, ihbar ve kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı, davacının fazla çalışma, hafta tatili çalışma, genel tatil çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı, davacının alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.

Zamanaşımı itirazı yönünden:

Davalılar vekili, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını iddia etmiştir.

  • Kıdem, ihbar ve kötü niyet tazminatı alacağının 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması ve bu alacakların muacceliyet tarihinin akdin feshi tarihi olan 28.02.2007 tarihi olacak olması sebebiyle, dava tarihi (05.09.2008) itibariyle zamanaşımına uğramamıştır.
  • Yıllık izin ücreti alacağının 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması ve bu alacakların muacceliyet tarihinin akdin feshi tarihi olan 28.02.2007 tarihi olacak olması sebebiyle, dava tarihi (05.09.2008) itibariyle zamanaşımına uğramamıştır.
  • Fazla çalışma ücreti, hafta tatili çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacağının 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması ve bu alacakların muacceliyet tarihinin, alacağın doğduğu tarih olması ve dava tarihinin 05.09.2008 olması sebebiyle, 05.09.2003 tarihinden önceki talepler zamanaşımına uğrayacaktır. Bu sebeple, söz konusu alacaklar için zamanaşımı itirazı, 05.09.2003 tarihinden itibaren değerlendirilecektir.

Kıdem ve ihbar tazminatı alacağı yönünden:

Davacı vekili, davacının iş akdinin 28.02.2007 tarihinde işyerini kapatıyorum, artık gelmeyin denilerek, tazminat ve diğer hakları ödenmeden tek taraflı olarak feshedildiğini iddia etmiştir.

Davalı vekili, tekstil piyasasındaki durgunluktan dolayı davalı şirketin sipariş alamadığını ve çalışamaz hale geldiğini, davacının da bu kapsamda ücretsiz izne çıktığını, daha sonra da başka bir işyerinde çalışmaya başladığını, ardından davalı şirketin borçlarını ödeyemediğinden tasfiye sürecine girdiğini, davalının davacının iş akdini feshetmediğini iddia etmiştir.

İspat külfeti kendisinde olan davalı işverenlerin, iş akdinin feshi konusunda herhangi bir delil sunmadıkları tespit edilmiştir.

Bu hususta dinlenen tanıklardan;

Davacı tanığı ……………., işyerinin kapanması nedeni ile iş akdinin sona erdirildiğini

Davacı tanığı …………………., işyerini kapatacağını ifade ederek işveren tarafından iş akdine son verildiğini, bu son verme olayının davalı işvereni Kuruma şikayet etmelerinden sonra gerçekleştiğini…biraz önce ifadesinin yanlış anlaşıldığını, işten çıkarıldıktan sonra işvereni şikayet ettiklerini, çıkarılmadan sonra şirketin başka bir unvan adı altında çalışmaya devam ettiğini, bu şirketin unvanını bilmediğini

Davacı tanığı …………….., işyeri kapandığı için iş akdinin sona erdirildiğini, davacının iş akdi sonlandırılmadan önce işvereni kuruma şikayet ettiğini beyan etmişlerdir.

Bu durumda, davacının iş akdinin kıdem tazminatına hak kazanılacak şekilde feshedildiği konusunda hukuki değerlendirme ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, talep doğrultusunda kıdem ve ihbar tazminatı alacağı hesaplanacaktır.

1475 sayılı İş Kanunu madde 14 esaslarına göre davacının toplam hizmet süresi 6 yıl 8 ay 12 gündür. Davacının giydirilmiş son brüt ücreti 562,50 TL’dir. Fesih tarihi itibariyle kıdem tazminatı tavanı: 1.960,69 TL

Brüt Ücret               Toplam
562,50 TL x 6 yıl = 3.375,00 TL
562,50 TL / 12 ay x 8 ay = 375,00 TL
562,50 TL / 365 gün x 12 gün = 18,49 TL
+ ____________
Toplam Brüt = 3.768,49 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 28,60 TL
____________
Net Kıdem Tazminatı Alacağı   = 3.739,89 TL

Davacının ihbar süresi 8 hafta olarak tespit edilmiştir.

Brüt Ücret                     Toplam
562,50 TL / 30 gün X 7 gün X 8 hafta = 1.050,00 TL
% 15 Gelir Vergisi Kesintisi = 157,50 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 7,97 TL
____________
Net İhbar Tazminatı Alacağı   = 884,53 TL

Fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil çalışma ücreti alacağı yönünden:

Davacı vekili, davacının iş akdi süresince işyerinde 08.30-19.00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, ayda ortalama 5 gün 2 saat fazla mesaiye kalan davacıya fazla çalışma ücreti ödenmediğini, davacının 29 Ekim dahil milli bayramların tamamında çalıştığını iddia etmiştir.

Bu hususta dinlenen tanıklardan;

Davacı tanığı ………………, 1998-2006 yılları arasında davalı işyerlerinde makastar olarak çalıştığını…davacının 08.30-19.00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, 2 gün hafta tatili yaptığını, 1,5 saat yemek ve çay ara dinlenmesi yaptıklarını, milli bayram ve yılbaşında çalıştığını, dini bayram günlerinde çalışmadıklarını…ara verdikleri dönemin genellikle Haziran, Temmuz, Ağustos ayları olduğunu, bu aylarda fiilen hiç çalışma olmadığını

Davacı tanığı ……………., 1998-2007 yılları arasında makineci olarak çalıştığını…08.30-19.00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, 2 gün tatil yaptığını, 1,5 saat ara dinlenme yaptıklarını, milli bayramlarda mesai yaptıklarını, dini bayramlarda ise çalışmadıklarını…Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında çalışmaya ara verdiklerini, bu dönemde fiilen çalışma olmadığını

Davacı tanığı …………….., 1998-2006 yılları arasında davalı şirketlerde makineci olarak çalıştığını…08.30-19.00 saatleri arasında haftanın 5 günü çalıştığını, 2 gün tatil yaptığını, 1,5 saat ara dinlenme yapıldığını, cumartesi günleri iş olursa çalıştıklarını, milli bayram günleri çalıştığını, dini bayram günleri çalışmadıklarını beyan etmişlerdir.

Bu durumda, davacının, haftanın 5 günü, 08.30-19.00 saatleri arasında, 1 saat ara dinlenme süresi düşüldükten sonra günde 9,5 saat, haftada 9,5 saat x 5 gün = 47,5 saat çalıştığı kanaatine ulaşılmıştır. Böylece davacının haftalık fazla çalışma süresi, 47,5 saat – 45 saat = 2,5 saat olarak tespit edilmiş olup, bu doğrultuda hesaplama yapılacaktır.

Davacının hafta tatilinde çalışmadığı tespit edildiğinden, hafta tatili alacağı bulunmadığı kanaati ile hesaplama yapılmayacaktır.

Davacının cumartesi ve Pazar ile dini bayramlar dışında genel tatil günlerinde çalıştığı kanaati ile hesaplama yapılacaktır.

Tanık anlatımlarından, davalı işyerinde Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında çalışma olmadığı tespit edildiğinden, yapılacak hesaplamalar, bu aylar dışlanarak yapılacaktır.

Fazla Çalışma Ücreti Alacağı

HESAPLAMA SÜRESİ   ASGARİ ÜCRET ASGARİ ÜCRET ÇARPANI BRÜT ÜCRET           FAZLA ÇALIŞMA SAATİ     HAFTA   TOPLAM
05/09/2003-31/12/2003 arası 306,00 TL 1 306,00 TL / 225 x 1,5 x 2,5 saat x 16 = 81,60 TL
01/01/2004-31/05/2004 arası 423,00 TL 1 423,00 TL / 225 x 1,5 x 2,5 saat x 22 = 155,10 TL
01/09/2004-31/12/2004 arası 444,15 TL 1 444,15 TL / 225 x 1,5 x 2,5 saat x 17 = 125,84 TL
01/01/2005-31/05/2005 arası 488,70 TL 1 488,70 TL / 225 x 1,5 x 2,5 saat x 22 = 179,19 TL
01/09/2005-31/12/2005 arası 488,70 TL 1 488,70 TL / 225 x 1,5 x 2,5 saat x 17 = 138,47 TL
01/01/2006-31/05/2006 arası 531,00 TL 1 531,00 TL / 225 x 1,5 x 2,5 saat x 22 = 194,70 TL
01/09/2006-31/12/2006 arası 531,00 TL 1 531,00 TL / 225 x 1,5 x 2,5 saat x 17 = 150,45 TL
01/01/2007-28/02/2007 arası 562,50 TL 1 562,50 TL / 225 x 1,5 x 2,5 saat x 8 = 75,00 TL
+ __________
Toplam Brüt = 1.100,35 TL
Sigorta Primi %14 = 165,05 TL
__________
Vergiye Tabi Ücret = 935,30 TL
Gelir Vergisi Kesintisi = 140,29 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 8,35 TL
__________
Net Fazla Çalışma Ücreti Alacağı   = 786,65 TL

Genel Tatil Çalışma Ücreti Alacağı

HESAPLAMA SÜRESİ   ASGARİ ÜCRET ASGARİ ÜCRET ÇARPANI BRÜT ÜCRET         ÇALIŞILAN GENEL TATİL GÜNÜ     TOPLAM
05/09/2003-31/12/2003 arası 306,00 TL 1 306,00 TL / 30 gün x 1,5 gün = 15,30 TL
01/01/2004-31/05/2004 arası 423,00 TL 1 423,00 TL / 30 gün x 3 gün = 42,30 TL
01/09/2004-31/12/2004 arası 444,15 TL 1 444,15 TL / 30 gün x 0,5 gün = 7,40 TL
01/01/2005-31/05/2005 arası 488,70 TL 1 488,70 TL / 30 gün x 1 gün = 16,29 TL
01/09/2005-31/12/2005 arası 488,70 TL 1 488,70 TL / 30 gün x 0,5 gün = 8,15 TL
01/01/2006-31/05/2006 arası 531,00 TL 1 531,00 TL / 30 gün x 1 gün = 17,70 TL
01/09/2006-31/12/2006 arası 531,00 TL 1 531,00 TL / 30 gün x 0 gün = 0,00 TL
01/01/2007-28/02/2007 arası 562,50 TL 1 562,50 TL / 30 gün x 1 gün = 18,75 TL
+ ___________
Toplam Brüt = 125,89 TL
Sigorta Primi = 18,88 TL
___________
Vergiye Tabi Ücret = 107,00 TL
Gelir Vergisi Kesintisi = 16,05 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 0,96 TL
___________
Net Genel Tatil Ücreti Alacağı   = 90,00 TL

Yıllık izin ücreti alacağı yönünden:

Davacı vekili, davacının yıllık izinlerini kullanmadığını iddia etmiştir.

İspat külfeti kendisinde olan davalılar, davacının yıllık izin kullandığına dair imzalı izin defteri veya eş değer belge sunmamışlardır.

Davacının 24.01.2000-30.04.2002 ve 27.09.2002-10.06.2003 tarihleri arasında 1475 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalışmış olması sebebiyle, bu dönemdeki kıdemi 2 yıl 11 ay 24 gün, hak ettiği yıllık izin süresi ise, 12 gün x 2 yıl = 24 gün olarak tespit edilmiştir.

Davacının 4857 sayılı İş Kanununa tabi olduğu 10.06.2003-28.02.2007 tarihleri arasındaki dönemde işyerindeki kıdeminde hak edilen yıllık izin sürelerinin, 3, 4, 5, 6 yıla göre hesaplanması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Böylece davacının, İş Kanunu madde 53 kapsamında hak ettiği yıllık izin süresi, (14 gün x 3 yıl) + (20 gün x 1 yıl) = 62 gün olarak tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının hak ettiği toplam yıllık izin süresi, 24 gün + 62 gün = 86 gün olarak tespit edilmiş olup, bu doğrultuda hesaplama yapılacaktır.

Brüt Ücret   Toplam İzin Günü   Toplam
562,50 TL / 30 x 86 gün = 1.612,50 TL
Sigorta Primi = 241,88 TL
____________
Vergiye Tabi Ücret = 1.370,63 TL
Gelir Vergisi Kesintisi = 205,59 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 12,24 TL
____________
Net Yıllık İzin Ücret Alacağı   = 1.152,79 TL

Kötü niyet tazminatı alacağı yönünden:

Davacı vekili, kötü niyet tazminatı talep etmiştir.

…İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.(4857 sayılı İş Kanunu madde 17)

Davacının davalı işveren bünyesindeki hizmet süresinin 6 aydan fazla olması sebebiyle, davacının iş güvencesi kapsamında bulunduğu tespit edilmiştir.

İş Kanununda düzenlenen kötü niyet tazminatı Medeni Kanunun 2. maddesinin İş Kanununa bir aktarımı mahiyetindedir. Buna göre kötü niyet, hukuken tanınmış bir hakkın objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak kullanılması ve kullanılırken de karşı tarafın zarara maruz bırakılması olayıdır. İş sözleşmesinin kötü niyetle feshedildiğini iddia eden tarafın bu hususu delillerle kanıtlaması gerekir.

Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyi niyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde, fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir. Fesih hakkını kötüye kullanan işverenin 17. madde uyarınca bildirim sürelerine ait ücretin 3 katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötü niyet tazminatı denilmektedir.

Kötü niyet tazminatına hak kazanma ve hesabı yönlerinden 4857 sayılı İş Kanunu önemli değişiklikler getirmiştir. Öncelikle 17. maddenin 6. fıkrasının açık hükmüne göre, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötü niyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.

1475 sayılı İş Kanunu’nda, “işçinin sendikaya üye olması, şikayete başvurması” gibi sebepler kötü niyet halleri olarak örnekseme biçiminde sayıldığı halde 4857 sayılı İş Kanunu’nda genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikayet etmesi, dava açması veya şahitlikte bulunması nedenine bağlı fesih kötü niyete dayanmaktadır.

Tazminatın hesabı da 4857 sayılı İş Kanunu ile açıklığa kavuşturulmuştur. Kötü niyet tazminatı ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarı olarak belirlenmiş ve ayrıca ihbar tazminatının ödenmesinin gerektiği kurala bağlanmıştır.

4857 sayılı İş Kanun’un 17. maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötü niyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/15336 K).

Somut olayda, davacı işçi davalı Belediye Başkanlığı iş- yerinde vize alınmak suretiyle geçici olarak üçer aylık vizelerle çalışmasını sürdürmüştür. Davalı işverenlik vize almaması ve Belediyenin içinde bulunduğu ekonomik güçlükler nedeniyle iş akdini feshetmiş, fesih sonrası yeni işçiler almamıştır. Taraf tanıkları da işyerine fesih sonrası işçi alınmadığını doğrulamışlardır. Davalı Belediye Başkanlığının iş akdini fesihte kasıtlı ve kötü niyetli bir eylemi bulunmamaktadır. Ayrıca iş akdinin feshinde siyasi bir nedenin olup olmadığı yönünde de davacı iddiasını doğrulayan delil ve belge bulunmamaktadır.

Kötü niyetin unsurlarının oluşmamasına rağmen mahkemenin bu talebin kabulüne karar vermesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.( Yargıtay 9. Hd.21.01.2009 gün, 2007/34315 E, 2009/567 K)

Bu hususta dinlenen tanıklardan;

Davacı tanığı ………………, işyerinin kapanması nedeni ile iş akdinin sona erdirildiğini

Davacı tanığı ……………., işyerini kapatacağını ifade ederek işveren tarafından iş akdine son verildiğini, bu son verme olayının davalı işvereni Kuruma şikayet etmelerinden sonra gerçekleştiğini…biraz önce ifadesinin yanlış anlaşıldığını, işten çıkarıldıktan sonra işvereni şikayet ettiklerini, çıkarılmadan sonra şirketin başka bir unvan adı altında çalışmaya devam ettiğini, bu şirketin unvanını bilmediğini

Davacı tanığı ………………., işyeri kapandığı için iş akdinin sona erdirildiğini, davacının iş akdi sonlandırılmadan önce işvereni kuruma şikayet ettiğini, işyerinin dönem dönem kapanıp açılabildiğini, bu dönemler işçilerin ücretsiz izne çıkarılması nedeniyle kuruma şikayet ettiğini beyan etmişlerdir.

Bu durumda, davacının iş akdinin kötü niyetle feshedilip feshedilmediği hususundaki hukuki değerlendirme ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, talep doğrultusunda kötü niyet tazminatı hesaplanacaktır.

Dosya kapsamından, davacının ihbar önelinin 8 hafta olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, 4857 sayılı İş Kanununun 17. Maddesi kapsamında, davacının 8 hafta x 3 = 24 haftalık ücretini kötü niyet tazminatı olarak talep etme imkanı bulunmaktadır. Böylece, davacının kötü niyet tazminatı aşağıdaki şekilde hesaplanmıştır.

Brüt Ücret                     Toplam
562,50 TL / 30 gün X 7 gün X 24 hafta = 3.150,00 TL
% 15 Gelir Vergisi Kesintisi = 472,50 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 23,91 TL
____________
Net Kötü Niyet Tazminatı Alacağı   = 2.653,59 TL
  • SONUÇ

Dosyada bulunan delillerin takdir ve değerlendirilmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacının dava dilekçesi ile talep edebileceği alacaklar;

Talep Hesaplanan
Kıdem Tazminatı Alacağı 2.000,00 TL 3.739,89 TL
İhbar Tazminatı Alacağı 1.000,00 TL 884,53 TL
Fazla Çalışma Ücreti Alacağı 200,00 TL 786,65 TL
Genel Tatil Çalışma Ücreti Alacağı 200,00 TL 90,00 TL
Hafta Tatili Çalışma Ücreti Alacağı 200,00 TL ————————-
Yıllık İzin Ücreti Alacağı 1.000,00 TL 1.152,79 TL
Kötü Niyet Tazminatı Alacağı 500,00 TL 2.653,59 TL

olarak hesaplanmış olup, Sayın Mahkemeye saygıyla sunarım.26.05.2017

Hesap Bilirkişi

Gökmen Ergür