YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 15.03.2016 Esas: 2015 / 36983 Karar: 2016 / 6330

İşverenin Primle Çalışan İşçiye Belirli, Ulaşılabilir Hedefler Belirlemesi Bu Konuda Satış Temsilcileri ve Yöneticilerine Mail Göndermesi Aksi Kanıtlanmadıkça Psikolojik Taciz (Mobbing) Olarak Kabul Edilemez.

Özet:

Davacı, davalı işverenin psikolojik taciz uygulaması nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ve sair işçilik alacaklarının tahsili talebinde bulunmuştur. Psikolojik taciz (mobbing), işyerinde çalışanlara, diğer çalışanlar veya işverenler tarafından sistematik biçimde uygulanan, tekrarlanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışlardır. İşverenin primle çalışılan işyerinde işçiye belirli, ulaşılabilir hedefler belirlemesi, bu konuda satış temsilcilerine mail göndermesi aksi kanıtlanmadıkça psikolojik taciz olarak kabul edilemez. Davacıya, sistematik şekilde küçük düşürücü sözler söylendiği de ispat edilememiştir. İş akdinin haklı nedenle feshedildiği ispat edilemediğinden kıdem tazminatı talebinin reddi gerekir.

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü.

Davacı vekili, davacının 14.06.2007-31.07.2013 tarihleri arasında çalıştığını, satış temsilcisi olduğu dönem ve satış yöneticisi olarak devam eden çalışma sürecinde ürünlerin satılması noktasında güç hedefler konulduğunu, hedeflerin tutturulması konusunda baskı yapıldığını, hedeflerin tutturulması için hafta tatillerinde, bayramlarda, yıllık izinlerde, sabah akşam ayırt edilmeksizin mailler atılmak ve telefonlarla baskı altına alındığını, küçük düşürücü davranışlarda bulunulduğunu, mobbing yapılması nedeniyle sözleşmeyi kendisinin haklı feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

Davalı davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacının satış baskısı altında tutulduğunu, birçok dönemde hedefleri tutturarak prim aldığını, yüksek prim almasının baskıyı gösterdiğini, hedeflerin tutturulması için yoğun görev verildiğinin tanık beyanları ve mail çıktılarından anlaşıldığını, psikolojik taciz nedeniyle feshin haklı olduğu gerekçesiyle kıdem tazminatının kabulüne diğer alacakların reddine karar verilmiştir.

Türk Hukukunda psikolojik taciz (mobbing), işyerinde çalışanlara, diğer çalışanlar veya işverenler tarafından sistematik biçimde uygulanan, tekrarlanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışlar olarak ifade edilmiştir. Psikolojik tacizin en bariz örnekleri, kendini göstermeyi engellemek, sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, sürekli eleştiri, çalışan iş ortamında yokmuş gibi davranmak, iletişimin kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoş olmayan imalar, nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip sürekli yer değiştirilmesi, ağır işler verilmesi ve fiziksel şiddet tehdidi sayılabilir. (Tınaz, Pınar/Bayram, Fuat/Ergin, Hediye: Çalışma Psikolojisi ve Hukuki Boyutlarıyla İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), Beta Yayınları, İstanbul 2008, s.7, s. 53-58, aktaran K. Ahmet Sevimli, agm., s. 116)

Görüldüğü üzere, bir eylemin psikolojik taciz olarak kabul edilebilmesi için, bir işçinin hedef alınarak gerçekleştirilmesi, belli bir süreye yayılması ve bu durumun sistematik bir hal alması gerekir. Belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin, her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Psikolojik tacizin nedenleri farklılık göstermesine karşın amaç, çoğu kez işçinin işyerinden ayrılmasını sağlamaktır.

Önceleri özel bir düzenleme olmamasına rağmen, çalışanların maruz kaldıkları psikolojik taciz, hizmet sözleşmesinin taraflara yükledikleri borçlar ve ödevler kapsamında değerlendirilmiştir. Buna göre, psikolojik taciz eylemi, işverenin işçiyi koruma (gözetme) ve eşit davranma borçlarına aykırılık oluşturmaktadır. Bunun yanında, psikolojik taciz aynı zamanda, işçinin kişilik haklarına da müdahale niteliği taşıması dolayısıyla, buna ilişkin hukuki yolların da kullanılması gündeme gelebilir.

Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 332. maddesi kapsamında işçinin, iş görme yükümlülüğü çerçevesinde maruz kalacakları tehlikelere karşı işverenin işçiyi koruma (gözetme) borcunun temelini oluşturuyordu. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ise, bunun yerine “İşçinin Kişiliğinin Korunması” başlıklı 417 ve devamı maddelerini getirmiştir. Bu maddenin getirdiği yenilik, psikolojik taciz terimine açıkça yer vermiş olması ve işçinin kişiliğinin korunmasını yoruma yer vermeyecek biçimde özel olarak düzenlemesidir. Buna göre;

“İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçinin psikolojik ve cinsel tacize uğramaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

İşverenin yukarıdaki hükümler dahil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.”

Somut olayda, davacı satış konusunda zor hedefler konulduğunu, hedefler konusunda baskı yapıldığını ve mail ve telefonlarla sabah akşam baskının devam ettiğini iddia etmiş ise de, Mahkemece de kabul edildiği üzere davacı çalışmaları karşılığında prim almaktadır. İşverenin belirli ulaşılabilir hedefler belirlemesi ve bu hedeflerin tutturulması konusunda satış temsilcileri ve yöneticilerine mail göndermesi işin denetlenmesi niteliğinde olup, dosyaya yansıyan mail içerikleri ve tanık beyanlarından mobbinge varan psikolojik taciz niteliğinde olduğunun kabulü hatalıdır. Davacı kendisine sistematik olarak küçük düşürücü sözler söylendiğini de ispatlayamamıştır. Davacının iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini ispatlayamadığı dikkate alındığında kıdem tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalı olup bozma nedenidir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.