YARGITAY 17.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 14.12.2015 Esas: 2015 / 6263 Karar: 2015 / 14077

Kasko Bir Mal Sigortası Olup Poliçe Kapsamında Gerçek Zararı Karşılamayı Kapsar; Poliçede Hüküm Bulunmadıkça Hasar Dışında Değer Kaybı İstenemez.

Özet:

Davacı, kasko sigorta sözleşmesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunmuştur. Kaza nedeniyle araçta oluşan hasar bedeli ile değer kaybı talep edildiği dosya kapsamı ile sabittir. Kasko, bir mal sigortası olup poliçe kapsamında gerçek zararı karşılamayı kapsar. Bu nedenle araçta meydana gelen hasar dışında, hasar nedeniyle araçta oluşan değer kaybı sigorta poliçesinde açıkça güvence altına alınmadıkça kasko sigorta teminatı dışındadır. Yerel mahkemece, açıklanan bu husus dikkate alınmaksızın değer kaybına da hükmedilmesi hatalıdır. 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkiline ait aracın G…’teki yoğun dolu yağışı nedeniyle büyük hasar gördüğünü, ayrıca araçta değer kaybı oluştuğunu, aracın davalı tarafından kasko poliçesi ile sigortalandığını, aracın zararı sigorta şirketine ihbar edildiği halde tazmin edilmediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.600 TL tazminatın hasar tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İstanbul Mahkemesi’nin yetkili olduğunu, davalının müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu ve olayla ilgili hasar dosyası açıldığını, 4.554,45 TL hasar tespit edildiğini, söz konusu hasarın davacıya ödenmek istendiğini ancak davacının kabul etmediğini, müvekkilinin davacıya 4.554,45 TL hasar ödemesi yapmaya hazır olduğunu, davacının tespit dosyasında belirtilen talebinin gerçeği yansıtmadığını, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 7.600,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hasar ve değer kaybı olmak üzere iki kalem için toplam 7.600,00 TL talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile iki kalem için 7.600,00 TL maddi tazminata hükmedilmiştir. 7.600,00 TL tazminat talebinin ne kadarlık kısmının hasar bedeli, ne kadarlık kısmının değer kaybına ilişkin olduğu dava dilekçesinde açık değildir. Bu durumda mahkemece, davacı vekiline dava dilekçesinde talep edilen 7.600,00 TL’nin ne kadarının hasar bedeli, ne kadarının değer kaybına ilişkin olduğunun kalem kalem açıklattırılması gerektiğinin gözetilmemesi eksiklik olup eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.

3- Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacıya ait araç kasko sigorta sözleşmesi ile güvence altına alınmıştır. Davacı tarafından kaza nedeniyle araçta oluşan hasar bedeli ile değer kaybı talep edilmiştir. Kasko sigorta sözleşmesi bir mal sigortası türü olup, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı malda meydana gelen gerçek zararın ödenmesini kapsar. Bu nedenle araçta meydana gelen hasar dışında, hasar nedeniyle araçta oluşan değer kaybı sigorta poliçesinde açıkça güvence altına alınmadıkça kasko sigorta teminatı dışındadır. Mahkemece anılan husus göz ardı edilerek değer kaybına hükmedilmesi doğru olmamıştır.

4- Tespit dosyasında aldırılan bilirkişi raporu ile mahkemece aldırılan bilirkişi raporu arasında hasar bedeli bakımından mübayenet bulunduğu, davacı ve davalı taraf bilirkişi raporuna itiraz ettiği halde yeniden rapor aldırılmadığı, bu nedenle mahkemece aldırılan ve hükme esas alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece gerçek hasar bedelinin tespiti için aynı bilirkişiden önceki raporlar ile davacı ve davalı tarafın itirazlarının da irdelendiği, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3), (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.