YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 09.10.2018 Esas: 2017/710 Karar: 2018/6133

Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali İstemi – Markanın Kullanımla Ayırt Edicilik Kazanması

Özet:

Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir. Olayda, başvurusu konusu ilgili ibare telgraf anlamına gelmektedir. Bu ibare 38. sınıfta yer alan her türlü haberleşme ve iletişim hizmetleri bakımından karakteristik özellik içeren işaretlerden olduğu halde, kullanım şeklinin teknoloji ile uyumlu olmadığı gerekçesi ile 556 Sayılı KHK’nın 7/a-c bentleri kapsamında tescil engelinin bulunmadığına dair mahkeme görüşü isabetli değildir. Öte yandan, mahkemece başvurunun 556 Sayılı KHK’nın 7/son anlamında kullanımla ayırt edicilik kazanması sebebiyle tescilinin reddedilemeyeceği sonucuna ulaşılmış ise de, bu hususun özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği gözetilerek içlerinde haberleşme alanında uzman bir bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden, davacı tarafça sunulan delillerin değerlendirilmesi suretiyle sonuca varılması gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/10/2016 tarih ve 2015/453 E-2016/329 K. sayılı dosyasında verilen kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair davada Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen 26/12/2016 tarih ve 2016/47-2016/39 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 2015/582 Sayılı “…” ibareli 38. sınıf hizmetleri kapsayan marka tescil başvurusunun Markalar Dairesi tarafından 556 Sayılı KHK’nın 7. maddesinin a ve c bendi hükümleri kapsamında tescili istenen ibarenin ayırt edici olmadığı ve vasıf bildirdiği gerekçesi ile reddedildiğini, bu karara itirazın … …’nın 2015/M-8992 Sayılı kararıyla reddedildiğini, müvekkilinin dünyanın önde gelen bilgisayar yazılım geliştiricilerinden olduğunu, “…” isimli mesajlaşma yazılımı ve uygulamasının ilk kez 2013 yılı ağustos ayında piyasaya sürülmesine karşın …, … , …, …, … , …, …, …, …, …, …, … gibi birçok ülkede elli milyonu aşkın kullanıcısının olduğunu, ayırt ediciliğinin bulunduğunu, Türkçe’de direkt bir anlam karşılığının bulunmadığını, kaldı ki …’de birçok ülkede tescil edildiğini, Paris Sözleşmesi’nin 4. mükerrer 6. maddesi ve 556 Sayılı KHK’nın 7/son maddesi uyarınca tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek …’nın anılan kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, “…” ibaresinin Türkçe karşılığının telgraf, telgraf mesajı olduğunu, “telekomünikasyon, iletişim ve haberleşme” genel tanımları kapsamında değerlendirilebilecek hizmetler bakımından ayırt ediciliğinin bulunmadığını, tanımlayıcı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince, başvuru konusu “…” ibaresinin İngilizce bir sözcük Türkçe karşılığının “telgraf mesajı” veya “mesajın yazılı olduğu kağıt” anlamına geldiği Türkiye’de “telegram” şeklinde bir kullanımın olmadığı, şu an çok az kullanılan haberleşme sistemi “telgraf” olarak bilindiği, bir işaretin marka olarak tescilinin mümkün olup olmadığının kapsamındaki hizmetlerin ortalama alıcılarının algısına göre tespit edilmesinin gerektiği, anılan işaretin Türkçe’de doğrudan 38. sınıf hizmetlere yönelik bir algı yaratmadığı, 2013 yılından beri dünyanın birçok ülkesinde … tanıtım işareti ile bir yazılım eşliğinde sunulan iletişim yahut haberleşme hizmetlerinin, Türkiye dahil pek çok ülkede elli milyonu aşkın kişi tarafından kullanıldığı, bu şekilde esasen var olan ayırt ediciliğinin daha da artmış bulunduğu, bu vesile ile 556 Sayılı KHK’nın 7/son maddesi hükmünden de istifade edeceği özellikle ana dili İngilizce olan Birleşik Krallık’ta dahi anılan işaretin 38. sınıf hizmetler bakımından tescil edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, …’nın anılan kararının iptaline karar verilmiştir.

Bu karara karşı davalı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Başvurusu konusu “…” ibaresi telgraf anlamına gelmektedir. Bu ibare 38. sınıfta yer alan her türlü haberleşme ve iletişim hizmetleri bakımından karakteristik özellik içeren işaretlerden olduğu halde, kullanım şeklinin teknoloji ile uyumlu olmadığı gerekçesi ile 556 Sayılı KHK’nın 7/a-c bentleri kapsamında tescil engelinin bulunmadığına dair mahkeme görüşü isabetli değildir. Öte yandan, mahkemece başvurunun 556 Sayılı KHK’nın 7/son anlamında kullanımla ayırt edicilik kazanması sebebiyle tescilinin reddedilemeyeceği sonucuna ulaşılmış ise de, bu hususun özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği gözetilerek içlerinde haberleşme alanında uzman bir bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden, davacı tarafça sunulan delillerin değerlendirilmesi suretiyle sonuca varılması gerekirken, eksik inceleme neticesinde yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının istemi halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.