YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 03.05.2017 Esas: 2017 / 81 Karar: 2017 / 886

Markaya Tecavüzün Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat – Her Dava Açıldığı Tarihteki Koşullara Göre Karara Bağlanır; Davadan Sonra Gerçekleşen Durumlar ve Olaylar Davaya Dahil Edilip Değerlendirilemez.

Özet:

Dava, markaya tecavüzün, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Kural olarak her dava açıldığı tarihte mevcut koşullara göre karara bağlanır. Dava açıldıktan sonra oluşan yeni durumlar ve olaylar ıslah yolu ile dahi mevcut davaya dahil edilemez. Davadan sonra gerçekleşen durumlar ve olaylar ancak yeni bir davanın konusunu oluşturabilir. Davacının iddiası ve delilleri doğrultusunda değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece dava tarihinden sonraki marka kullanım şeklinin dikkate alınması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. 

Taraflar arasındaki “markaya tecavüzün tespiti ile önlenmesi ve maddi- manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesince (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla) davanın reddine dair verilen 22.11.2012 gün ve 2011/832 E., 2012/781 K. sayılı karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23.10.2013 gün ve 2013/1636 E., 2013/18553 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı vekili, müvekkilinin “Kebapçı H… ve M… Usta” adı ile kebapçılık işi ile iştigal ettiğini, 27.04.2010 tarih ve 2010/27643 tescil numarası ile “H…. USTA” markasının müvekkili adına tescil olunduğunu, davalı tarafça “Hacı H… USTA” adı ile aynı alanda faaliyet gösterildiği ile işyerinin tabelasında müvekkilinin namı müstear halini almış “H… Usta” marka ve unvanının kullanıldığının tespit edildiğini, davalı tarafça kullanılan bu ibarenin müvekkilinin markası ile iltibas yarattığını, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemi nedeniyle müvekkilinin kazancında eksilme olduğunu ve markasının itibarının da zedelendiğini ileri sürerek, müvekkilinin anılan markasına davalının tecavüzünün tespiti ile önlenmesini, hükmün ilanını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile TTK’nın 58/e veya 556 sayılı KHK’ya göre hesaplanacak tazminat miktarından hangisi fazla ise 10.000.00 TL maddi ve 10.000.00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, işyeri isminin ve tabelasının “Hacı H…. Usta” olarak değiştirildiğini, davanın konusuz kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı tarafça, dava konusu “H… Usta” unvanının değil, “Hacı H…. Usta” unvanının kullanıldığının davacı tarafa dava tarihinden önce 19.01.2011 tarihinde ihtaren bildirildiği, davalının hac farizesini yerine getirmiş olması nedeni ile “Hacı H….” ismini kullanmasının olağan olduğu, davalı tarafça bu ismin başka yerlerde de kullanıldığı, “Hacı” kelimesinin belirleyici unsur olup “H…. Usta” ibaresi ile “Hacı H…. Usta” ibaresinin orta seviyeli bir müşteri tarafından dahi karıştırma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, markaya tecavüz, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

Kural olarak her dava açıldığı tarihte mevcut koşullara göre görülerek karara bağlanır. Dava açıldıktan sonra oluşan yeni durumlar ve olaylar ıslah yolu ile dahi mevcut davaya dahil edilemez, ancak yeni bir davanın konusunu oluşturabilir. Dava dilekçesine ekli belgelerle davalının “H. H…. Usta” adı ile markasal kullanımı olduğu iddia edilmiş, davalı tarafça yargılama sırasında işyerinin isminin “Hacı H…. Usta” olarak değiştirildiği ve bu şekilde kullanılmaya başlanıldığı savunulmuş, mahkemece de bu kullanım değerlendirilerek karar verilmiştir. Davacının iddiası ve delilleri doğrultusunda, davalı tarafça işyerinin “Hacı H… USTA” olarak kullanımının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dava tarihinden sonraki kullanımının değerlendirilerek karar verilmesi doğru olmadığı…”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.