YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Tarih: 30.05.2018 Esas: 2017 / 817 Karar: 2018 / 1145
Menfi Tespit – Çek – Teminat – Rehin Cirosu – Temlik Cirosu
Özet:
Davacı vekili, davalının iyi niyetli hamil olmadığını zira çek ile rehin cirosu yapılamayacağını belirterek müvekkilinin bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 601.maddesine göre rehin cirosu “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” veya bunlara uygun bir ibarenin senede yazılması ve altının meşru hamil tarafından imzalanıp senedin rehnalana teslimi ile oluşur. Senette yukarıda açıklanan ibarelerden birinin yer almaması halinde senedin rehin cirosu ile değil temlik cirosu ile verildiği kabul edilmelidir. Dava konusu çekin lehtarı tarafından yapılan ciro da çekin davalı banka “emrine ödeyiniz” ibaresi yer almakta olup ibarede çekin rehin cirosu ile devredilmediğini göstermektedir. Mahkemenin gerekçesinde yer alan 20.08.2008 tarihli karar föyünde dava konusu çek belirtilmiştir. Genel olarak kredinin teminat alınarak kullandırılacağına ilişkin açıklamalar dava konusu çekin de rehin cirosu ile verildiğini göstermez.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.12.2012 gün ve 2011/598 E.-2012/532 K. sayılı karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16.05.2013 gün ve 2013/6079 E., 2013/9106 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı… Gıda Ltd.Şti. arasında imzalanan protokol gereğince müvekkilinin dava dışı şirketten kamyonet malzemesi alacağını, karşılığında müvekkilinin dava konusu çeki verdiğini, ancak dava dışı şirketin söz konusu malları teslim etmediğini, bu nedenle bononun bedelsiz kaldığını, çekin davalıda olduğunu ve takibe konulduğunu oysa davalının iyi niyetli hamil olmadığını zira çek ile rehin cirosu yapılamayacağını belirterek müvekkilinin bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, bu çekin kredi borcuna teminat amacıyla verildiğini çekin arkasındaki cironun rehin cirosu olduğunun davacının iddiası olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, cevap ve toplanan deliller doğrultusunda 26.12.2008 keşide tarihli 29.950.TL bedelli çekten dolayı davacının dava dışı… Ltd.Şti.ne borçlu olmadığının tespit edildiği, yine dava dışı bu şirket tarafından davalı bankaya kredi borcuna teminat olarak verildiğinin yazılı belge ile sabit olduğu, bu nedenle TTK’nun 730/1-4. maddesi uyarınca çekte rehin cirosunun olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 601.maddesine göre rehin cirosu “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” veya bunlara uygun bir ibarenin senede yazılması ve altının meşru hamil tarafından imzalanıp senedin rehnalana teslimi ile oluşur. Senette yukarıda açıklanan ibarelerden birinin yer almaması halinde senedin rehin cirosu ile değil temlik cirosu ile verildiği kabul edilmelidir. Dava konusu çekin lehtarı tarafından yapılan ciro da çekin davalı banka “emrine ödeyiniz” ibaresi yer almakta olup ibarede çekin rehin cirosu ile devredilmediğini göstermektedir. Mahkemenin gerekçesinde yer alan 20.08.2008 tarihli karar föyünde dava konusu çek belirtilmiştir. Genel olarak kredinin teminat alınarak kullandırılacağına ilişkin açıklamalar dava konusu çekin de rehin cirosu ile verildiğini göstermez. Mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir …”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkili ile dava dışı şirket arasında kamyonet malzemesi alımı konusunda protokol imzalandığını, müvekkilinin bu amaçla verdiği çekin malın teslim edilmemesi nedeni ile bedelsiz kalmasına rağmen çeki elinde bulunduran davalı tarafından icra takibine konu edildiğini, çekte rehin cirosu yapılamayacağını ve davalının iyi niyetli hamil olmadığını belirterek müvekkilinin 26.12.2008 tarihli çekten ötürü borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, çekin kredi borcuna karşılık teminat olarak verildiğini ve cironun rehin cirosu olduğu iddiasının soyut nitelikte olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalı bankanın dava dışı şirket ile 24/06/2008 tarihli genel kredi sözleşmesi imzaladığı, kullandırılan kredi karşılığında dava konusu çek de dâhil olmak üzere 12 adet çekin alındığı, 20/08/2008 tarihli şube içi kredi komitesi karar föyünden… Ltd. Şti.’ye açılacak kredi için “mevcut ve alınacak teminatlar” başlıklı bölümde “mevcut teminatlar” kısmında nakit krediler için 50.000,00 TL’yi aşan kısım için riskin %125’i kadar müşteri çeki alınacaktır” ibaresinin bulunduğu, “teklif edilen teminatlar” kısmında da aynı ibarenin tekrarlandığı açıklamasına yer verildiği, davalı bankanın açtığı kredinin teminatı olarak müşteri çeklerini aldığı, yazılı belge ile saptanan durum karşısında davalı bankanın çekin teminat (rehin) çeki olmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı banka vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: davaya konu çek üzerindeki cironun hangi amaçla yapıldığı (temlik, rehin vs.), burada varılacak sonuca göre davacının menfi tespit isteminin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda vardır.
(İşlem tarihinde yürürlükte bulunan) 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 601. maddesi:
“Ciro, “Bedeli teminattır”, “Bedeli rehindir” ibarelerini yahut terhini ifade eden diğer herhangi bir kaydı ihtiva ederse, hamil poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir.
Poliçeden mesul olanlar, kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defileri hamile karşı ileri süremezler; meğer ki, hamil poliçeyi iktisab ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü içermektedir.
Aynı Kanunun 730. maddesinde ise poliçeye dair bazı hükümlerin çekler hakkında da uygulanacağı belirtilmiş olup, adı geçen maddede rehin cirosu ile ilgili olarak 601. maddeye yapılmış bir atıf bulunmamaktadır.
“Çekte rehin cirosu yapılamaz. Çekin sadece tahsil veya temlik cirosuyla verilmesi mümkündür. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerinin sayıldığı maddede rehin cirosuna ilişkin bir atıf yapılmamıştır.
Çekte rehin cirosu yapabilmek yolunun kapatılmasının sebebi, çekin, bir ödeme vasıtası olmasıdır. Kısa süre içinde ( vadeli!) ödenmesi şart bulunan bir senedin, teminat kabilinden ciro edilmesi uygun görülmemiştir. Bir ödeme vasıtası olarak ibraz edildiği anda ödenmesi gereken çek bedelinin tahsil edilip rehnolunmasının, daha devamlı ve emin bir teminat teşkil edeceği tabiidir.
Aynı şekilde çekin, Türk Medeni Kanunu’nun rehne ilişkin hükümlerinden yararlanılarak rehnedilmesi imkânı da vardır” (Öztan, F:Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2012,s.278 vd.).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, çekte ancak tahsil veya temlik cirosu yapılabileceği, dava konusu yapılan çekin lehtarı tarafından yapılan ciroda yer alan “ emrine ödeyiniz” ibaresinden de anlaşılacağı gibi, çekin rehin cirosu ile devredilmediği, kredinin teminat alınarak kullandırılacağına ilişkin yapılan genel ifadelerin de çekin rehin cirosu ile devredildiğini göstermeyeceği sonucuna varılmıştır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında çekte rehin cirosu ile devri mümkün olmadığı, ancak davalı bankanın çeki bu amaçla aldığının kabulü hâlinde ve çekin davalı bankaya geçiş tarihinin 20.08.2008 tarihinden önce olması durumunda gizli (örtülü) rehin cironun varlığından söz edilebileceği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca Yerel Mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.05.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.