YARGITAY 14.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 04.04.2016 Esas: 2015 / 491 Karar: 2016 / 4020

Önalım Hakkının Kullanılması ile İlgili Yasada Belirtilen Süre Hak Düşürücü Süredir.

Özet:

Davacı, önalım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak sahiplerine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Önalım hakkının kullanılması ile ilgili yasada belirtilen süreler hak düşürücü süredir. Noter aracılılığıyla bildirim yapılmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Somut olayda, dava yasal süre içinde açılmamıştır. Bu durumda davanın reddi gerekir.

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.09.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davalı vekili, dava konusu edilen 26.09.2012 tarihli pay devrinin davacının adres kayıt sistemindeki adresine noter aracılığıyla 07.03.2013’de bildirildiğini, davanın ise 3 aylık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 10.09.2013’de açılması nedeniyle davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, bildirim yapılan adreste davacının annesinin oturduğu, davacının ise yılda birkaç kez kısa süre kaldığının tanık beyanları ve emniyet araştırmasıyla doğrulandığından bildirim tebligatının usule uygun olmadığından süresinde açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

TMK’nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.

Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.

Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.

TMK’nın 733/3. maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Somut olaya gelince; davacının adres kayıt sisteminde iki adresi olup, davalı tarafından noter aracılığıyla yapılan bildirimin anılan adreslerden biri olduğu ve tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesine göre usulüne uygun şekilde yapıldığı dosya içindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın süresinde açılmadığından reddi gerekirken işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.