YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 06.03.2019 Esas: 2018/3705 Karar: 2019/1860

Rekabet Yasağı Sözleşmesinin İhlali İddiasına Dayalı Cezai Şart

Özet:

Dava, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir. Rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin, hizmet ilişkisi içinde olduğu işverenin müşteri çevresi ve üretim sırları gibi ticari sırları bilebilecek bir pozisyonda çalışması ve bu bilgileri önceki işverenle rakip durumunda olan yeni işveren ile paylaşabilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Bu anlamda, ayrılan işcinin yeni işyerinde aynı pozisyonda çalışması da şart değildir. Keza rekabet yasağının varlığı için ayrılan işçinin, önceki işverene fiilen bir zarar vermesi şart olmayıp, zarar verebilme risk ve ihtimalinin varlığı yeterlidir. Rakip firmalarla paylaşması ve nüfuz etme imkanının bulunup bulunmaması önem arz etmektedir. Somut olayda mahkemece, davalı işçinin davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle davacıya ait ticari sırlara, üretim teknolojisi yada özel üretim biçimi gibi üretim sırlarına ya da müşteri çevresine erişebilme imkanı ve ihtimalinin bulunup bulunmadığı, davacı işverene zarar verebilme ihtimal ve riskinin mevcut olup olmadığının belirlenerek, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün geçerliliğinin değerlendirilmesi ve bu hususta gerekirse aralarında sektör bilirkişinin de olduğu heyetten rapor alınarak sonuca varılması gerektiği halde açıklanan ilkelerin gözetilmediği bilirkişi raporuna ve eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/02/2017 tarih ve 2015/1276-2017/217 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davalının müvekkiline ait işyerinde 09.10.2003- 03.09.2010 tarihleri arasında çalıştığını, taraflar arasında akdedilmiş belirsiz süreli hizmet sözleşmesi bulunduğunu, 23.10.2008 tarihli sözleşmede rekabet etmeme yasağının olduğunu ve hizmet akdinin işçi tarafından haklı neden olmaksızın feshedilmesi halinde işverenin izni olmaksızın, akdin sona ermesini izleyen 2 yıl boyunca Ege ve Marmara bölgelerinde işverenin faaliyet gösterdiği boya ve kimya boyası alanı ile ilgili alanda rekabet etmeme yasağının getirildiğini, aksine davranılması halinde sözleşmeye cezai şartın konulduğunu, davalının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini ve rakip firmada çalışmaya başladığını ileri sürerek son brüt ücretinin bir yıllık tutarı oranında cezai şarta hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, belirsiz süreli iş sözleşmesinde sözleşme sonrası rekabet yasağının akdin sona ermesini izleyen 2 yıl boyunca Ege ve Marmara Bölgelerinde işverenin faaliyet gösterdiği boya ve boya kimyasalları alanı ile kısmen veya tamamen rekabet halinde olan veya ihtimali bulunan iş ve faaliyetlerle sınırlandırıldığı, rekabet yasağına getirilen sınırlamanın kanuna uygun ve geçerli olduğu, ancak kimya teknisyeni olan davalının işverenin ticari veya teknik sırları hakkında bilgi edinme imkanına sahip olacak bir konumda olmadığı, davalı iş yerinin arge departmanında geliştirilen ve kendisine gönderilen veya bu şekilde temin ettiği boya veya boya kimyasallarının ticari sır niteliğinde olacak şekilde kapalı/kodlu formüllerini tanımlayıp açılımını yapamayacağı, davacı şirkete zarar verebilecek nitelikte bir konumda çalışmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir.

Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin Özel Şartlar başlığı altında (c) bendinde rekabet yasağına ilişkin olarak “işçinin, işverenin mesleki, ticari ve teknik sırlarını saklamakla yükümlü olduğu, bu nedenden dolayı, hizmet sözleşmesinin sona ermesini izleyen iki yıl boyunca Ege ve Marmara Bölgesinde, işverenin faaliyet gösterdiği boya ve boya kimyası alanı ile kısmen veya tamamen rekabet halinde olan veya rekabet etme ihtimali bulunan iş veya faaliyetler ile doğrudan veya dolaylı olarak kendi hesabına veya herhangi bir kimse, firma veya şirketle bağlantılı olarak veya bunların hesabına veya bunların yöneticisi, müdürü, vekili, müstahdemi, danışmanı, müşaviri veya herhangi bir pozisyondaki çalışanı olarak herhangi bir iş veya faaliyetle uğraşmayacağı, iştigal etmeyeceği, ilgilenmeyeceği” şeklinde düzenleme yer almıştır.

Öğretide rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş ilişkisi içinde işverenin müşterilerine nüfuz etmesi yahut iş sırlarına vakıf olması nedeniyle hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içerisinde işçinin işverenle rekabet teşkil eden davranış içerisine girmesini yasaklayan sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Rekabet etmeme taahhüdünü içeren bu sözleşmeyle işçi işverene karşı hizmet sözleşmesinin bitiminden sonrasına yönelik olarak menfi bir yükümlülük, bir yapmama borcu altına girmektedir. Başka bir deyişle rekabet yasağı sözleşmesi ile işçinin ekonomik faaliyet özgürlüğüne ve ekonomik geleceğine kısmen dahi olsa sınırlama getirilmektedir (Sabah Altay, Türk Borçlar Kanunun Hükümlerine Göre İşçi ile İşveren Arasında Yapılan Rekabet Yasağı Sözleşmesi, MÜHF-HAD, C.14, sy.3, s.179 vd.).

Rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin, hizmet ilişkisi içinde olduğu işverenin müşteri çevresi ve üretim sırları gibi ticari sırları bilebilecek bir pozisyonda çalışması ve bu bilgileri önceki işverenle rakip durumunda olan yeni işveren ile paylaşabilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Bu anlamda, ayrılan işcinin yeni işyerinde aynı pozisyonda çalışması da şart değildir. Keza rekabet yasağının varlığı için ayrılan işçinin, önceki işverene fiilen bir zarar vermesi şart olmayıp, zarar verebilme risk ve ihtimalinin varlığı yeterlidir. Rakip firmalarla paylaşması ve nüfuz etme imkanının bulunup bulunmaması önem arz etmektedir.

Somut olayda mahkemece, davalı işçinin davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle davacıya ait ticari sırlara, üretim teknolojisi yada özel üretim biçimi gibi üretim sırlarına ya da müşteri çevresine erişebilme imkanı ve ihtimalinin bulunup bulunmadığı, davacı işverene zarar verebilme ihtimal ve riskinin mevcut olup olmadığının belirlenerek, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün geçerliliğinin değerlendirilmesi ve bu hususta gerekirse aralarında sektör bilirkişinin de olduğu heyetten rapor alınarak sonuca varılması gerektiği halde açıklanan ilkelerin gözetilmediği bilirkişi raporuna ve eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.