YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.10.2004 Esas: 2004 / 6921 Karar: 2004 / 9656

Sebepsiz Zenginleşen Kişi Kötü Niyetli Olduğu Kanıtlanmadan İade ile Yükümlü Tutulamaz.

Özet:

Davacı SSK, babasından ölüm aylığı alan ancak Emekli Sandığı’na tabi işte çalışması nedeniyle aylığı iptal edilen davalıya ödenen paraların istirdatını talep etmiştir. Davanın yasal dayanağı sebepsiz zenginleşmedir. Sebepsiz zenginleşen kişinin iade ile yükümlü tutulabilmesi için kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Eldeki davada, davalı işe girdiğini davacı kuruma bildirmiş ve maaşının kesilmesi gerekip gerekmediğinin incelenmesini istemiştir. Bu durumda davalı kötü niyetli kabul edilemeyeceğinden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

Davacı, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 3.391.478.525.- Liranın 24.12.2001 tarihinden dava tarihine kadar işleyen 133.800.796.- Lira yasal faizi ile tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi T.Ö. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Sosyal Sigortalar Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava; babasından ölüm aylığı alan ancak Emekli Sandığı’na tabi bir işte çalışması nedeniyle aylığı iptal edilen davacıya 23.05.1997 – 22.10.2001 tarihleri arasında fuzulen ödendiği ileri sürülen ölüm aylıkları tutarının ferileri ile birlikte istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davanın yasal dayanağını teşkil eden Borçlar Kanunu’nun 63. maddesine göre; sebepsiz zenginleşen kişinin, iade borcu ile yükümlü tutulabilmesi için kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Davacının iyi niyetli olduğunun kabulü asıldır. Davacının kötü niyetli olmadığı ve kurumu yanıltmadığı dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden ve özellikle işe girdiğini belirterek, aylığının kesilmesi gerekip gerekmediğinin incelmesini isteyen 20.03.1992 – 15.08.2001 tarihli dilekçeleri kapsamından açıkça anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı kurumca davalının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Öte yandan, birçok YARGITAY KARARI’nda da belirtildiği gibi; iyi niyetle zenginleşen kimse, zenginleşmenin geri verilmesinden dolayı; zenginleşme hiç olmasaydı bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşürülemez.

Yaşam deneyleri ve günümüzün ekonomik koşullarına göre davalının, kendisine ödenen dava konusu yaşlılık aylıklarını tüketerek elden çıkarmak zorunda kalan, günü gününe ve kıtı kıtına geçinen kimselerden olduğunun da kabulü gerekir. Şüphesiz bu yönden bir kuşku ve duraksama duyulması halinde mahkemenin gerekli inceleme ve araştırma yapabileceği de tartışmasızdır.

Babasından ölüm aylığı almakta iken çalışmaya başladığını kuruma bildiren davalının kötü niyetli olmadığı, kurumu yanıltmadığı, yanlışlığın; özlük dosyası elinde bulunan kurumun gerekli dikkat ve özeni göstermeksizin fuzuli ödemede bulunmasından kaynaklandığı dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O hâlde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.