YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 04.12.2018 Esas: 2016/14421 Karar: 2018/7597

Şirketin Zarara Uğratılması – Tazminatın Şirkete Verilmesi Kayıt Ve Koşuluyla Hukuki Sorumluluk Davası

Özet:

Gerek dava dilekçesinde gerekse de ön inceleme celsesinde davacı tarafın, davalının şirket müdürü olarak ortağı bulunduğu şirketi zarara uğrattığından şirketin uğramış olduğu işbu zararın tazmininin talep edildiğinin ve bu itibarla, anılan talep yönünden davanın, varlığı ileri sürülen dolaylı zarar nedeniyle davacı şirket ortağı tarafından yönetici aleyhine açılmış bir sorumluluk davası niteliğinde olduğunun, gerek 6762 sayılı …’nın 556. maddesi atfı ile 309. maddesi ve gerekse de 6102 sayılı …’nın 644/1-a maddesi uyarınca uygulanması gereken 553. ve 555. maddelerine göre, limited şirket ortaklarının, “tazminatın şirkete verilmesi” kayıt ve koşuluyla bu nitelikteki hukuki sorumluluk davasını açabilmelerinin mümkün olduğu ve davacının tazminatın bizzat kendisine ödenmesini istemesi karşısında işbu davanın dinlenemeyeceği nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. 

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/03/2016 tarih ve 2014/493-2016/114 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 04/12/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı asil … ve vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin ortağı olduğu …Petrol Nakliye Ltd. Şti’ye davalının 2009 yılında sorumlu müdür olarak atandığını, görevini kötüye kullanması nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının şirketi zarara uğrattığını,…Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/449 E. sayılı dosyasında, kasada bulunan 50.000,00 TL’lik senedi kullanarak müvekkilini mağdur etmesi nedeniyle açılan menfi tespit davasının derdest olduğunu ileri sürerek, davalının şirketi zarara uğratması nedeniyle 80.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin şirkette müdürlük yaptığı süre boyunca kendisine ücretinin ödenmediğini, müvekkilinin şirketi zarara uğratmadığını, davacı iddialarının haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıa göre, bilirkişi raporunda davalının münferiden yetkili olduğu 31.12.2009 tarihi itibariyle mevcut olan 26.507,63 TL akaryakıt ürünleri stok değerinden 08.10.2010 tarihli teknik bilirkişi tarafından belirlenen ürünlerin değeri olan 1.621,19 TL çıkarıldıktan sonra davalının sorumlu ve borçlu olduğu bedelin 24.886,44 TL olarak hesaplandığı, davalının ayrıca ticari defterler boş olarak ibraz edildiği için akıbeti bilinmeyen 2010 yılındaki alım-satımlardan kaynaklanan çıkarılabilecek olumsuz bedellerden dolayı da sorumluluğu bulunduğu bildirilmiş olmakla bu şekilde davacının maddi bir zararının meydana geldiği ve bilirkişi tarafından hesaplanan bu zarar miktarından davalının sorumluluğunun bulunduğu, somut olayda davalının, davacının ortağı olduğu şirkette mesul müdür olarak görev yaptığı dönem içerisinde şirketin birtakım ekonomik kayıpları olduğu kabul edilmekle beraber bu ekonomik kayıplar nedeniyle davacının manevi yönden zarar gördüğü, bu haliyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı somut delillerle kanıtlanamadığından, davacı yararına manevi tazminat koşullarının oluştuğunun kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 24.886,44 TL maddi tazminatın 08/10/2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilline, manevi tazminat isteminin ise, reddine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Davacı tarafça, ortağı olduğu dava dışı limited şirketin müdürü olan davalının şirketi zarara uğrattığı ayrıca, kendisine ait olan 50.000 TL’lik senedi işleme koyması nedeniyle kendisini mağdur ettiği, aleyhine yapılan hacizler ve itibar kaybından dolayı manevi zarara uğradığını ileri sürerek açmış olduğu işbu davada mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin ise, reddine karar verilmiştir. Ancak, gerek dava dilekçesinde gerekse de ön inceleme celsesinde davacı tarafın, davalının şirket müdürü olarak ortağı bulunduğu şirketi zarara uğrattığından şirketin uğramış olduğu işbu zararın tazmininin talep edildiğinin ve bu itibarla, anılan talep yönünden davanın, varlığı ileri sürülen dolaylı zarar nedeniyle davacı şirket ortağı tarafından yönetici aleyhine açılmış bir sorumluluk davası niteliğinde olduğunun, gerek 6762 sayılı …’nın 556. maddesi atfı ile 309. maddesi ve gerekse de 6102 sayılı …’nın 644/1-a maddesi uyarınca uygulanması gereken 553. ve 555. maddelerine göre, limited şirket ortaklarının, “tazminatın şirkete verilmesi” kayıt ve koşuluyla bu nitelikteki hukuki sorumluluk davasını açabilmelerinin mümkün olduğu ve davacının tazminatın bizzat kendisine ödenmesini istemesi karşısında işbu davanın dinlenemeyeceği nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

2-Bozma sebep ve şekline göre, davacının ortağı olduğu şirketin uğradığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkin verilen karara yönelik davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

3-Davacı tarafça ayrıca kendisine ait olan 50.000,00 TL’lik senedin takibe konulması nedeniyle de maddi ve manevi zarara uğradığı iddiasında bulunulmuş, mahkemece davacının manevi tazminat istemi yönünden sadece, davalının, davacının ortağı olduğu şirkette mesul müdür olarak görev yaptığı dönem içerisinde şirketin birtakım ekonomik kayıpları olduğu kabul edilmekle beraber bu ekonomik kayıplar nedeniyle davacının manevi yönden zarar gördüğü, bu hali ile davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığının ispatlanamadığından bahisle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere bononun takibe konulması nedeniyle de maddi ve manevi zarara uğranıldığı ve bu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti için menfi tespit davası açıldığının ileri sürülmesi karşısında, işbu menfi tespit davasının sonucu beklenilerek, bononun davalı tarafından takibe konulması nedeniyle davacının uğramış olduğu maddi ya da manevi bir zararın bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken anılan husus nazara alınmaksızın eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 04/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.