YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 16.06.2016 Esas: 2015 / 4836 Karar: 2016 / 3507

Ticari Davalar Ticari İş Esasına Göre Değil Ticari İşletme Esasına Göre Belirlenmiştir; İşin Ticari Nitelikte Olması Davayı Ticari Dava Haline Getirmez.

Özet:

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye fatura alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, görevli mahkemenin tespiti noktasında toplanmaktadır. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklardan doğan davaların ticari dava olduğuna ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, davanın asliye ticaret mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. 

Davacı .. Dek. San. A. Ş. ile davalı … Belediye Başkanlığı arasındaki davadan dolayı .. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen .. gün ve .. sayılı hükmü onayan Dairemizin .. gün ve ..sayılı ilâmı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

K A R A R

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye fatura alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemleriyle açılmıştır.

Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatı isteminin reddine dair verilen karar, davalı iş sahibinin temyizi üzerine Dairemiz’in .. günlü, .. Esas, .. Karar sayılı ilâmı ile “Dava, itiraz edilen 22.379,59 TL işlemiş faiz ve 16.325,42 TL asıl alacak olmak üzere toplam 38.705,01 TL üzerinden açılmış olup, takibin 16.325,42 TL asıl alacak, 22.379,59 TL işlemiş faiz üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülerek devam edeceğinin tabiî bulunmasına göre” biçiminde onanmasına karar verilmiş, bu onama kararına karşı davalı iş sahibi vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 08.07.2013 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak mahkemenin, davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.

Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.

Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.

6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, asliye ticaret mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.

Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.

Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin uyuşmazlığı çözmesi için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Bu durumda, eldeki davanın asliye ticaret mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.

Davacı şirketin uyuşmazlık konusu inşaat yapım işini ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davalı belediye uyuşmazlık konusu ihaleyi ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Kaldı ki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/II. maddesi uyarınca belediyenin tacir olarak kabulü mümkün olmadığından, tacirin işlerinin ticari olması esasının da burada kullanılmasını imkansız hale getirmektedir.

Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olup, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan, mahkemece işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilerek talep halinde ..Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekirken, davanın niteliğinde ve görevli mahkemenin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle Dairemiz’in ..günlü, .. Esas, .. Karar sayılı onama ilâmının kaldırılmasına, kararın karar düzeltme isteminde bulunan davalı iş sahibi lehine BOZULMASINA, ödediği temyiz ve karar düzeltme peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 16.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.