YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 10.12.2018 Esas: 2016/2548 Karar: 2018/11893

Trafik Kazası Sonucu Oluşan Ölüm Nedeniyle Destekten Yoksun Kalma Tazminatı – Tazminat Hesap Yöntemi

Özet:

Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, 6098 sayılı TBK’nun 53/3. maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Trafik kazası sonucu ölen çocuk ölmeseydi ana ve babaya bakması muhtemeldir. Uygulamada, bekar ölen desteğin belli bir süre sonra evleneceği ve çocuklarının olacağı, gelirinin bir kısmını ana ve babasına da ayıracağı varsayılmaktadır. Bu şartlarda çocuğun gelir elde etmesi ile birlikte, evleninceye kadar gelirinin yarısını kendisine ayıracağı yarısını da ana ve babası ile paylaşacağının varsayılması hayatın olağan akışına uygun düşecektir. Ancak çocuk yaşasa idi ileriki yıllarda evlenecektir. Evlenmesi ile birlikte pay esasına göre 2 pay desteğe ayrılacak, 2 pay eşine, birer pay ana ve babaya verilecektir. Dairemiz’in yerleşik uygulamaları ile, desteğin öldüğü yaş da dikkate alınarak muhtemel evlilik yaşının belirlenmesi gerekmektedir. Kaza sonucu ölüm tarihinde yaşı çok genç olan desteğin evlilik yaşı ile belli bir yaşı geçmiş olan desteğin muhtemel evlilik yaşının aynı olamayacağı da açıktır.

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu motorsikletin, davacıların kızı …’a çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldığını, davalıya yapılan başvuru üzerine 10.04.2014 tarihinde kısmi ödeme yapılmış ise de gerçek zararın karşılanmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 26.06.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, toplam taleplerini 34.422,19 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı vekili, davadan önce yapılan ödeme ile davacıların zararının karşılandığını ve poliçeden doğan sorumluluklarının son bulduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı biçimde gerçek maddi zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile davacı … için 20.455,86 TL. ve Mehmet için 13.966,33 TL. tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, her bir davacı için dava dilekçesine konu edilen 10.000,00 TL’lik kısma dava ve bakiye kısma ıslah tarihinden faiz işletilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; maddi tazminat yönünden, aşağıdaki bentlerde açıklanan yönler dışında Dairemiz’in yerleşik uygulamalarındaki prensiplere uygun hesaplamaları içeren uzman bilirkişi raporunun benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, 6098 sayılı TBK’nun 53/3. maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı doğru biçimde belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda, öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin, baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.

Davacıların desteği olan kızları … kaza tarihinde 42 yaşındadır. Mahkemenin hükme esas aldığı 18.05.2015 tarihli raporda bilirkişi tarafından, desteğin muhtemel evlilik yaşı 50 olarak kabul edilmek suretiyle, davacıların destek alacağı bu dönem için davacılara % 25’er pay ayıracağı kabul edilerek hesaplama yapıldığı görülmektedir.

Trafik kazası sonucu ölen çocuk ölmeseydi ana ve babaya bakması muhtemeldir. Uygulamada, bekar ölen desteğin belli bir süre sonra evleneceği ve çocuklarının olacağı, gelirinin bir kısmını ana ve babasına da ayıracağı varsayılmaktadır. Bu şartlarda çocuğun gelir elde etmesi ile birlikte, evleninceye kadar gelirinin yarısını kendisine ayıracağı yarısını da ana ve babası ile paylaşacağının varsayılması hayatın olağan akışına uygun düşecektir. Ancak çocuk yaşasa idi ileriki yıllarda evlenecektir. Evlenmesi ile birlikte pay esasına göre 2 pay desteğe ayrılacak, 2 pay eşine, birer pay ana ve babaya verilecektir. Dairemiz’in yerleşik uygulamaları ile, desteğin öldüğü yaş da dikkate alınarak muhtemel evlilik yaşının belirlenmesi gerekmektedir. Kaza sonucu ölüm tarihinde yaşı çok genç olan desteğin evlilik yaşı ile belli bir yaşı geçmiş olan desteğin muhtemel evlilik yaşının aynı olamayacağı da açıktır.

Davacılar desteği kaza tarihinde 42 yaşında ve bekar olduğundan, belli bir süre sonra evleneceğinin kabulü ile davacılara ayıracağı destek payının bu ihtimale göre belirlenmesi doğru olmakla birlikte, desteğin yaşı da dikkate alındığında kaza tarihinden sonraki 2 yılın sonunda evleneceğinin kabulü, somut olayın özelliklerine ve Dairemiz’in yerleşik uygulamalarına uygun düşeceğinden, desteğin 50 yaşında (kazadan yaklaşık 8 yıl sonra) evleneceğini kabul ederek hesap yapan bilirkişi raporu, bu yönüyle hatalıdır.

3-Hükme esas alınan 18.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacılar için toplam tazminatın 50.819,45 TL. olarak hesaplandığı ve davadan önce davalı sigortacı tarafından ödenen bedelin tazminattan düşülmediği; davacılar vekili tarafından 26.06.2015 tarihinde ıslah yoluyla dava değeri artırılırken, raporda saptanan miktardan davalı sigortacının ödediği 16.397,26 TL’nin düşülmesi suretiyle saptanan 34.422,19 TL’ye dava değerinin yükseltildiği; mahkeme tarafından da rapor ve davacı ıslah talebindeki gibi karar verildiği görülmektedir.

Davalı tarafından sunulan tüm beyan dilekçelerinde, davacı tarafa 16.397,26 TL tazminatın 10.04.2014 tarihinde ödendiği bildirilmiş; davacı taraf da sigortacı tarafından bu bedelin ödendiğini kabul etmiştir. Bu itibarla, davalı tarafından davadan önceki tarihte ödenen tazminatın güncellenmiş değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği açıktır. Zira, davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için, davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gerekir.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; Dairemiz’in yerleşik uygulamaları gereği, desteğin muhtemel evlilik yaşının kazadan sonraki 2 yılın sonu olarak kabulü suretiyle bekar olduğu döneme ilişkin destek paylarının bu süre için belirlenmesi, muhtemel evlilik tarihinden sonraki dönem için de davacıların alacağı destek paylarının kademeli olarak azaltılması; davalı tarafından ödenen bedelin tazminatın denkleştirilmesi prensibi uyarınca, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak bu ödemenin güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarlarından mahsup edilmesi suretiyle hesaplama yapılması konusunda, ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 10/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.