YARGITAY 21.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 10.11.2016 Esas: 2016 / 12284 Karar: 2016 / 13979

Tüzel Kişi İşverenlerin Üst Düzey Yönetici ve Yetkilileri ile Yönetim Kurulu Üyeleri Ödenmeyen SGK Prim Borçlarından Sorumludur.

Özet:

Dava, davalı SGK tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptali talebine ilişkindir. 5510 Sayılı Kanunun 88/20. maddesi, 506 Sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzel kişi işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de ödenmeyen prim borçlarından sorumlu tutmaktadır. Davacının dava dışı borçlu şirkette temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Yetkili olduğu dönem yönünden SGK prim borçlarından dolayı dava dışı borçlu şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu açıktır. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın, davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. 

Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya takip başlatılan davaya konu prim, işsizlik sigortası prim borcu ve damga vergisi borçlarına ilişkin muhtelif takip dosya numaralı 6 adet ödeme emirlerinin en eski tarihli borç döneminin 2010/10; en yeni tarihli borç döneminin 2012/08 dönemine ilişkin olduğu, ticaret sicil kayıtlarına göre, davacının dava dışı borçlu Ticaret Limited Şirketi’nde 20/12/2010 tarih ve 2010/132 sayılı Şirket Ortaklar Kurulu’nun kararı ile 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak görevlendirildiği, 28/12/2010 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi ilanı ile tüm şirket müdürlüğü görevlendirilmelerinin iptal edildiği, şirket müdürlüğüne 3 seneliğine davacının da atandığının belirtildiği, 13/10/2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi ilanı ile davacının şirket dışından müdür olarak seçildiğinin ve B grubu imza yetkisinin bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır

Davanın yasal dayanağı ise 506 Sayılı Kanunun 80, 5510 Sayılı Kanunun 88 ve 6183 Sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.

5510 Sayılı Kanun’un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun’un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 Sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 Sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.

5510 Sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 Sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.

6183 Sayılı Yasa’nın 35. maddesinde de, ( Değişik madde: 22.07.1998 – 4369/21. m. ) limited şirket ortakları ( Değişik ibare: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m. ) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.

Öte yandan; 506 Sayılı Kanun’un 80/1. maddesinde « İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.» hükmü yer almakta olup, önce prime esas kazançlara ilişkin Kurum Tebliği, ardından bu tebliği yürürlükten kaldıran İşveren Uygulama Tebliği, bu süreyi ‹takip eden ayın sonuna kadar’ olarak belirlemiştir. Tebliğ’de «Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalıları çalıştıran işverenler, bir ay içinde çalıştırdıkları sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını sigortalıların ücretlerinden keserek, kendi hissesine isabet eden prim tutarlarını da bu tutarlara ekleyerek en geç takip eden ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödeyeceklerdir.

Ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, prim tutarları, en geç son günü izleyen ilk iş günü içinde Kuruma ödenecektir.» hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda örneğin, ocak ayında doğan prim borcunun, takip eden Şubat ayı sonuna kadar ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda, davacının dava dışı borçlu şirkette 22/12/2010 tarihinden itibaren temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü olarak seçildiği anlaşıldığından, yukarıda anlatılanlar ışığında, bu tarihten sonra doğan dönem yönünden davaya konu ödeme emirlerinde yer alan Kurum’un muhtelif borçlarından dolayı dava dışı borçlu şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı açıktır.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ:  Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.