YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 17.02.2010 Esas: 2010 / 9-82 Karar: 2010 / 91

Ücretleri Ödenmeyen İşçi, Sözleşmeyi Süre Bitiminden Önce ve Bildirim Sürelerini Beklemeden Feshedebilir; Bu Halde Kıdem Tazminatı da Ödenmelidir.

Özet:

Davacı işçi, kıdem, ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Ücretleri kanun ve sözleşmeye uygun olarak ödenmeyen işçi, iş sözleşmesini süre bitiminden önce ve bildirim sürelerini beklemeksizin haklı olarak feshedebilir. Bu halde iş akdi haklı nedenle feshedilmiş olduğundan işçi kıdem tazminatına da hak kazanır. Somut olayda, fazla çalışma ücretleri ile hafta tatili ücretleri kanun ve sözleşmeye uygun olarak hesaplanmamış ve zamanında ödenmemiştir. Bu durum karşısında, iş akdinin haklı nedenle işçi tarafından feshedildiğinin ve kıdem tazminatına hak kazandığının kabulü gerekir.

Taraflar arasındaki “kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1. İş Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.09.2007 gün ve 2004/967 E., 2007/1129 K. sayılı kararın incelenmesinin davacı vekili ile davalı A……. Turizm Gıda Ldt. Şti. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22.07.2009 gün ve 2008/6436 E., 2009/22506 K. sayılı ilamı ile;

(“…1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı şirketin tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı vekili, işyerinin davalı şirket tarafından devralınmasından sonra işverenin eski kadroyu tasfiye etmek amacıyla baskı yaptığını, eşitliğe aykırı ayrımcı hareketlerde bulunduğunu, kendiliğinden işten ayrılmasını sağlayamayınca akdi işverenin haksız feshettiğini ileri sürerek ihbar, kıdem ve kötü niyet tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili çalışma ücretlerinin hüküm altına alınmasını istemiştir.

Davalı şirket vekili, davacı ve bir kısım işçinin 24.09.2004 tarihinde işverene gönderdikleri ihtarnameden sonra işyerine gelmediklerini, işyerinde herhangi bir ayrımcılığın söz konusu olmadığını, şirketin ekonomik olarak zor durumda olması nedeniyle ücretlere zam yapılmadığından daha iyi iş imkanı bulan davacı ve arkadaşlarının işten ayrıldıklarını savunmuştur.

Mahkemece işverenin ayrım yaptığı hususunun inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, davacı ve arkadaşlarının devamsızlık yaptıkları, akdin işverence haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek ihbar, kıdem ve kötü niyet tazminatı isteklerinin reddine, fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerinin kabulüne karar verilmiştir.

Uyuşmazlık feshin kimin tarafından gerçekleştirildiği ve haklılığı noktasındadır.

Mahkemece dinlenen gerek davacı gerekse davalı tanıklarının ifadelerinden işyerinde işçilerle işveren arasında bir takım sıkıntılar yaşandığı ve çözümü konusunda toplantı yapıldığı ancak sonuca ulaşılamadığı anlaşılmaktadır. İşyerinde ekonomik sıkıntı olduğu tarafların kabulünde olup işçilik alacaklarının da ödenmediği dosya içeriğiyle sabittir. Bu durumda akdin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiği kabul edilerek kıdem tazminatı isteği hüküm altına alınmalıdır.

3- Yasal faizin en yüksek mevduat faizi olduğu kastedilmekle davalının bu yöndeki temyizi bozma nedeni yapılmamıştır…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, iş akdinin davacı işçi tarafından haklı nedenlerle feshedildiği olgusuna dayalı kıdem tazminatı istemine ilişkindir.

Davacı vekilinin, 06.12.2007 tarihli dilekçe ile; davalılardan Erol hakkındaki temyiz hakkından feragat ettiği anlaşıldığından, bu davalı yönünden hüküm kesinleşmiştir.

Yüksek özel dairece; hüküm, kıdem tazminatı dışında kalan talepler yönünden bozma nedeni yapılmadığından, bu talepler yönünden kesinleşmiş olup, önümüze gelen uyuşmazlık kıdem tazminatı hakkında verilen karara ilişkindir.

Özel dairece; hüküm yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece ilk hükümde direnilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının iş aktini feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı; varılacak sonuca göre, davacıya kıdem tazminatı verilip verilmeyeceği, noktalarında toplanmaktadır.

Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde durulmasının faydalı olacağı düşünülmüştür;

Kıdem tazminatı; 4857 Sayılı Kanunda ayrıca ve açıkça düzenlenmemiş, 1475 Sayılı Kanunun 14. maddesinde düzenlenmiştir. 1475 Sayılı Kanun, 4857 Sayılı Kanunun 120. maddesi ile mülga edilmiş olmasına rağmen 14. madde halen yürürlüktedir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesine göre, süresi belirli olsun veya olmasın işçinin bazı hallerde iş sözleşmesini süresinin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebileceği açıklanmış, bu haklı fesih hallerinin “Ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” başlıklı “e” bendinde;

“İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.

Bu madde içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere; işveren tarafından işçinin ücretinin kanun ve sözleşmede öngörülen zamanda ve süresinde ödenmemesi veya hesaplanmaması durumunda, işçi tarafından sözleşme, süre bitiminden önce ve bildirim süresi beklenmeksizin, haklı olarak feshedilebileceği gibi; işçi, kıdem tazminatını da hak edecektir.

Önemle belirtilmelidir ki, burada sözü edilen “ücret” kavramı içerisine, işçinin “fazla mesai, genel ücreti v.s.” gibi alacakların da girdiğinde kuşku bulunmamaktadır.

Açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınarak somut olay değerlendirildiğinde;

Davacı işçinin 29.09.1997 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığı, işyerinin 01.11.2003 tarihinde eski işveren Yücebaş tarafından davalı A……… Turizm Gıda Sanayi ve Ticaret Ldt Şti.’ne devir edildiği, işyerinin davalı tarafından devir alınmasından sonra ekonomik sıkıntılar yaşadığı bundan dolayı işçilerin maaşlarına zam yapılamadığı gibi işyerinin kâr edemediği, işçilerin iş sözleşmesini feshetmesi dolayısı ile kıdem tazminat haklarını yitirmeleri amacıyla işveren tarafından davacıya baskı yapıldığı ve kötü muamelede bulunulduğu, işçiler arasında ayrım yapıldığı, davalı işverenin yeni işçi arayışlarına girdiği hususları dava ve davalının cevap dilekçesinden, tarafların birbirine gönderdikleri ihtarnamelerden ve taraf tanıklarının beyanlarından açıkça anlaşılmaktadır.

Davacı işçi tarafından iş sözleşmesi 23.09.2004 tarihinde feshedilmiştir.

Tüm bu yaşanan olaylarla birlikte davacı işçinin talep konusu ettiği fazla çalışma ücreti ile hafta tatili çalışma ücretinin işveren tarafından ödenmediği hususu mahkemece ve özel dairece sabit görülmüş, karar bu yönlere ilişkin olarak kesinleşmiştir. Dolayısı ile davalı işverenin davacı işçinin ücretini kanun ve sözleşmeye uygun olarak hesaplamadığı ve zamanında ödemediği olgusu da sabit görülmüştür.

Açıklanan tüm maddi olgular ve oluşan bu durum karşısında, somut olayda davacı işçinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/2-e maddesine uygun olarak iş sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshettiği ve kıdem tazminatı almaya hak kazandığı sonucuna varılmıştır.

Bu nedenle aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.