YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 26.12.2017 Esas: 2017/3544 Karar: 2017/7597

Usule Uygun Verilmeyen ve Sonuçları Hakkında İlgili Tarafa İhtarat Yapılmadan Verilen Kesin Süre Hukuki Sonuç Doğurmaz.

Özet:

Dava, 5846 Sayılı Kanundan kaynaklanan tazminat, davalının eserindeki alıntıların düzeltilmesi, davaya konu eserin yayın ve satışının durdurulması istemine ilişkindir. Kesin süreye ilişkin ara kararında, yapılması gereken işlerin neler olduğu ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağı şüphe ve tereddüte yer olmayacak şekilde belirtilmeli, tanınan süre yeterli ve elverişli olmalı, kesin süreye uymamanın doğuracağı sonuçlar açık olarak anlatılmalı, kesin süreye uyulmaması halinde mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğinin yine açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili taraf uyarılmalıdır. Usule uygun verilmeyen ve sonuçları hakkında ilgili tarafa ihtarat yapılmadan verilen kesin sürenin sonuç doğurmayacağı dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Taraflar arasında görülen davada … (Kapatılan) 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 26/03/2015 tarih ve 2014/173-2015/64 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ek karar ve asıl karar davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin “6 ……. 1955-Y……” isimli kitabın sahibi olduğunu, davalılardan Dr. D…… tarafından yazılan ve diğer davalılar tarafından yayınlanan “6-7 …..…..” isimli kitapta müvekkilinin kitabından yapılan alıntılarda kasıtlı olarak kısaltma ve değiştirmelerin yer aldığını ileri sürerek, yapılan alıntıların aynen düzeltilmesine, düzeltmeler yapılıncaya kadar kitabın yayım ve satışının durdurulmasına, hükmün ulusal bir gazetede ilanına, 100 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davacının verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretini yatırmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı tarafından temyiz edilmiş ise de, süresi içerisinde gerekli temyiz masrafının yatırılmaması sebebiyle 17.09.2015 tarihli ek karar ile davacının temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.

Ek karar ve asıl karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

1- Mahkemece verilen ek kararın temyiz incelenmesinde; mahkemece davacı asile ‘’…dosyanın Yargıtay’a gönderilebilmesi için gerekli olan 80 TL gider avansının tebliği tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içinde tamamlanması aksi halde temyiz talebinden vazgeçmiş sayılacağına karar verileceği..’’ ihtarını içeren muhtıraya rağmen yasal süresi içerisinde temyiz posta masrafının yatırılmadığı gerekçesi ile HMK’nın 344/1. maddesi gereğince davacının temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş ise de, davacı tarafından temyiz dilekçesi ekinde yer alan 05.09.2014 tarihli PTT antetli belgeye göre davacı tarafından 100,00 TL gider avansının yatırıldığı anlaşılmış olup, mahkemenin 17.09.2015 tarihli ek kararının bozularak kaldırılmasına ve asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.

2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanan tazminat, davalının eserindeki alıntıların düzeltilmesi ve davaya konu eserin yayın ve satışının durdurulması istemine ilişkindir.

Mahkemece 11.11.2014 tarihli 1. celsede ‘’Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar nazara alınarak değerlendirme yapılması için dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi olarak … seçilmesine, bilirkişiye 600,00 TL ücret takdiri ile bu ücretin iki haftalık süre içerisinde davacı vekilince depo edilmesine’’ şeklinde ara karar tesis edilmiş, süre zarfında bilirkişi ücretinin yatırılmaması üzerine 03.02.2015 tarihli celsede ‘’Davacı vekiline geçen oturum belirlenen bilirkişi ücretini depo etmek üzere iki hafta yeniden ve kesin süre verilmesine, ücret yatırıldığı takdirde dosyanın seçilen bilirkişiye tevdiine’’ karar verilmiş, kesin süre içerisinde ücretin yatırılmaması üzerine kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

Kural olarak, mahkemece, kesin süreye ilişkin ara kararında, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için ne miktar ücret yatırılacağının belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, tanınan süre içinde yapılması istenen işlerin ne olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucun açık olarak anlatılması ve bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğinin yine açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir. Söz konusu usule uyulmaksızın ve sonuçları hakkında ilgili tarafa herhangi bir ihtarat yapılmadan verilen kesin sürenin sonuç doğurmayacağının kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

(3) Bozma sebep ve şekline göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile mahkemenin 17.09.2015 tarihli temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin ek kararının bozularak KALDIRILMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (3) Bozma sebep ve şekline göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.12.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI  OY-

Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK 94/2. maddesi “Hakim tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi halde belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez” hükmünü taşımaktadır.

Somut uyuşmazlıkta bozma gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılması için 11.11.2014 günlü oturumda bilirkişi ücretini depo etmek üzere davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiş, kesin sürede ara kararı gereğinin yerine getirilmemesi üzerine bu kez 03.02.2015 günlü oturumda mahkemece davacı vekiline ikinci kez ve 2 haftalık kesin süre verilmiştir.

HMK 94/2. maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere ikinci kez verilen süre yasa gereği kesindir. Hakimin verdiği ikinci sürenin geçirilmesi halinde o işlem yapılmamış sayılır. Hakim, ikinci süreyi verirken ilgili tarafa bu süreye uyulmamasının sonuçlarını hatırlatmak zorunda da değildir. (HGK 28.03.2012 gün 19-55/249)

Aksi düşüncenin kabulü halinde, ilgili tarafa aynı işlem için üçüncü kez süre verilmesi gündeme gelir ki bu sonucu usul ekonomisi ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Kaldı ki, tarafın aynı usul işlemi için kendisine verilen süreyi iki kez kaçırdıktan sonra bu defada verilen sürenin kaçırılmasının sonuçları hatırlatılması için yeniden süre verilmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eder. (Pekcanıtez Usul-Medeni Usul Hukuku-cilt 1 15 Bası sh 460)

Sonuç olarak, mahkemenin 03.02.2015 günlü oturumunda verilen süre HMK 94/2. maddesi gereğince kesin olduğundan, hakim bu süreye uyulmamasının sonuçlarını hatırlatmak zorunda bulunmadığından usul ve yasaya uygun kararın onanması yerine HMK 94/2. maddesinin lafzına-ruhuna ve gerekçesine aykırı şekilde yazılı şekilde bozulmasına ilişkin Sayın Çoğunluk görüşüne karşıyım.