YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 28.12.2017 Esas: 2017/4217 Karar: 2017/9340

Yurt Dışı Borçlanması ile Yaşlılık Aylığı Bağlanabilmesi İçin Yurt Dışındaki Çalışma veya Çalışmaya Dayalı Sosyal Yardım İlişkisinin Sona Ermiş Olması Gerekir.

Özet :

Davacı, Avusturya sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olduğunun, yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen aylıklarının tahsili talebinde bulunmuştur. Yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının yurt dışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatı yönünden değerlendirilme koşulları 3201 SK’da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yaşlılık aylığı bağlanması için aranan koşullardan birisi de yurda kesin dönülmüş olmasıdır. Kesin dönüş, aylık tahsis talebinde bulunanların yurt dışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade etmektedir. Bu nedenle yurt dışı borçlanması ile yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için yurt dışındaki çalışma veya çalışmaya dayalı sosyal yardım ilişkisinin sona ermesi gerekir. Kesin dönüş şartı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

Dava, Avusturya sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olduğunun, yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen aylıklarının yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Mahkemece, sigorta başlangıcı talebi yönünden verilen karar isabetli ise de, kesin dönüş koşulları usulüne uygun araştırılmadan yaşlılık aylığı talebinin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

1- Yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının yurt dışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6’ncı maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.

Kesin dönüşün, aylık tahsis talebinde bulunanların yurt dışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade ettiği; “sosyal sigorta ödeneği” deyiminden, çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödeneklerin amaçlandığı; “sosyal yardım ödeneği” ibaresinin ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlamını taşıdığı kabul olunmaktadır.

Ne var ki, “kesin dönüş” ifadesi, mutlak anlamda, yurt dışında bulunduğu ülkeden Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurt dışına çıkış yapmama şeklinde değerlendirilemez. İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23’üncü maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2’nci maddesi ile tanınmış “Serbest dolaşım özgürlüğü”nün ihlali sonucunu doğuracaktır. 3201 Sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin B bendi ile tekrar yurtdışına gitmek değil, yabancı ülke mevzuatına tabi olarak çalışmak ve ikamete dayalı sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği almak, aylığın kesme nedeni olduğu belirtilmiş; 3201 Sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanıp altı aydan daha uzun süre yurt dışında bulunmuş olanların, yurt dışında çalışıp çalışmadıklarını ve ikamete dayalı bir sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alıp almadıklarını “3201 Sayılı Kanuna göre aylık alanlara mahsus yoklama belgesi” vererek, aylıklarını almaya devam edebilecekleri, Yurt Dışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 14’üncü maddesi ile hüküm altına alınmış olup, yurtdışında uzun süre kalmak, tek başına bir aylık kesme nedeni teşkil etmemektedir.

Ayrıca, yurt dışında geçen çalışmalar sonucu o ülkenin sosyal güvenlik sisteminden hak kazanılan yaşlılık ya da malullük aylığının bir sonucu olan ve ikamete dayalı bulunmayan sosyal sigorta veya sosyal yardım niteliğindeki edimlerden yararlanmak, yurt dışından kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkının en doğal sonucu olup, bu haktan feragat anlamı çıkacak şekilde bir “kesin dönüş” tanımı yapılması, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği olgusunun göz ardı edilmesi sonucunu da doğuracaktır.

Bu bağlamda, 3201 Sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince, borçlanılan süreler gözetilerek yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, yurt dışındaki çalışma veya çalışmaya dayalı yardım ilişkisinin sona ermesi gerekmekte olup; mahkemece, 30.06.2017 tarihli çalışma belgesine göre davacıya (11.04.2014-18.04.2014) tarihleri arası hastalık parası, (19.04.2014- 19.01.2015) tarihleri arası muhtaçlık yardımı, (20.01.2015-02.03.2015) tarihleri arası işçilik parası, (03.03.2015-30.06.2015) tarihleri arası işçi, (01.07.2015-23.02.2016) tarihleri arası muhtaçlık yardımı ve en son 01.07.2016 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandığı gözetilerek, tahsis talep tarihi olan 01.04.2014 tarihi ve sonrası süre yönünden davacı için kesin dönüş şartının belirlenmesiyle ilgili olarak yurt dışından aylık alıp-almadığı veya yurt dışında çalışıp-çalışmadığı veyahut da çalışmaya dayalı olarak yardım alıp-almadığı resmi belgeler, çalışma belgesi vs. ile kesin dönüş şartı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.

2- Mahkemece, süresinde ödenmeyen yaşlılık aylıkları nedeniyle, davalı kurumun faiz alacağı ile sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik yok ise de, faizin başlangıç tarihi belirlenmesinde, kuruma tanınan 5510 Sayılı Yasa’nın 42. maddesinde yazılı üç aylık işlem süresinin varlığı karşısında; kurumun, yaşlılık aylığı tahsis tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde, yasal faize hükmolunması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.