YARGITAY 9.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 13.03.2018 Esas: 2017/2788 Karar: 2018/5083

Hüküm Fıkrasında Taraflara Tanınan Haklar ve Yüklenen Borçlar Tavzih Yoluyla Sınırlandırılamaz, Genişletilemez, Değiştirilemez – Genel Olarak Hükümlerin Tavzihine İlişkin Kurallar

Özet:

Hükümlerin tavzihi; hükmün müphem olması veya birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yoldur. Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına kadar tavzih istenebilir. Hakim, tavzih yolu ile hükümde unuttuğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yükümlülükler tavzih yoluyla sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın, davacı vekilinin talebi üzerine kıdem tazminatını artırmak amacıyla tavzih kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, izin ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, izin ücreti, genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı, iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-b, d, h maddesi uyarınca haklı olarak feshedildiğini, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce bozulmuştur. Bozma ilamında özetle;

“1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Mahkemece davalı belgesine dayanılarak 2.085,00 TL’nin davacı taleplerinden mahsubuna karar verilmiş olup, varılan sonuç eksik inceleme nedeniyle hatalıdır.

Davacı vekilinin 19/06/2012 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu “avans karşılığında alınan paranın iadesi” açıklaması taşıyan 1.500,00 TL miktarlı 25/05/2009 tarihli gider makbuzu, aslı sunulmadığı ve aslı temin edilemediği gerekçesiyle geçersiz kabul edilmiş ise de, mahkemece davalı tarafça düzenlenen ve sureti de davalı yönetimde bulunan gider makbuzu koçanı getirtilerek, gerekirse o dönemdeki yönetici isticvap edilerek, ödemeye karşı diyecekleri sorulup, gider pusulası koçanı ve ikinci sureti incelenerek 1.500,00 TL’lik ödemenin değerlendirilmesi gerekirken, bu makbuzun yerinde olmayan gerekçe ve eksik inceleme ile geçersiz sayılması bozmayı gerektirmiştir.” denmiştir.

Mahkemece bozmaya uyulmuş ve yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bozmadan sonra verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 27/04/2016 tarihli 2016/12161 Esas 2016/10555 Karar sayılı ilamı ile karar, yargılama aşamasında dosyaya sunulan gider pusulası başlıklı defterin, bozma ilamında belirtilen gider makbuzu ile bir ilgisi bulunmadığı ve bu deftere dayanarak, 2.085 TL’nin davacının alacaklarından mahsup edilmesi mümkün olmadığı ve ayrıca bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda mahkemece gerekçesi dahi açıklanmadan Dairemizce bozulan kararın aynen kurulması da hatalı olduğu gerekçeleri ile tekrar bozulmuştur.

Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilmiş ve kıdem tazminatı ile genel tatil ücreti alacaklarının kabulüne diğer istemlerinin reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

Hükümlerin tavzihi; hükmün müphem olması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkralar ihtiva etmesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yoldur. HUMK. m. 455’te; “hüküm müphem ve gayrivazıh olur veya mütenakız fıkralar ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri ilamın tavzihini ve tenakuzun ref’ini isteyebilir” denmektedir. HUMK. m. 455’te belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hakim burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.

Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir. (YHGK’nın 14.06.1967 gün ve 1967/9-462 E. 300 K. sayılı ilamı). Bunun gibi Yargıtay kararları hakkında da tavzih yoluna başvurulabilir. Tavzih kararı ile hükmün değiştirildiğini iddia eden temyiz yoluna başvurabilirse de, Yargıtay Dairesi’nin kendi kararlarının tavzihi ile ilgili verdiği kararlara karşı Hukuk Genel Kurulu’na temyiz yoluna başvurulamaz. (YHGK’nın 15.03.1969 gün ve 1969/2-466 E. 178 K. sayılı ilamı)

Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz. İlamın icraya konmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. İcra müdürünün hükmü yorumlamak (tavzih etmek) yetkisi yoktur. Hüküm ancak onu vermiş olan mahkemece tavzih edilir.

Hakim tavzih yolu ile hükümde unuttuğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutulan vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice, tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, 2001, cilt 5, sayfa 5270 vd.)

Öte yandan, Yargıtay’ın istikrar kazanmış görüşüne göre maddi hata kazanılmış hak oluşturmaz.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305/2 maddesi de “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükmü ile de taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yolu ile değiştirilemeyeceğini işaret etmektedir.

Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, Mahkemece davacı vekilinin talebi üzerine gerekçeli kararın hüküm kısmını da kıdem tazminatını artırmak amacıyla 20.10.2017 tarihinde tavzih kararı verilmiş ise de, taraflara yüklenen hak ve borçlara ilişkin tavzih yapılması HMK’nun 305/2. maddesine aykırıdır.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.