İSTANBUL …. İŞ MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİNE BİLİRKİŞİ RAPORU

ESAS NO                    : 20../….

DAVACI                    : …………….

VEKİLİ                      : Av. ………….

DAVALI                     : ………..

VEKİLİ                      : Av. ……….

KONU                        : Davacı iddia ve davalı savunmaları, toplanan deliller ve dosya içeriği incelenerek, 27.10.2016 tarihli ara karar uyarınca hazırlanan bilirkişi raporudur.

  • İDDİA VE TALEP

Davacı vekili, 01.04.2016 tarihli dava dilekçesi ile özetle; davacının davalı şirkette 23.11.2015-14.03.2016 tarihleri arasında yazılım geliştirme uzmanı olarak çalıştığını, davacının son aldığı brüt ücretin 6.995,10 TL olduğunu, iş akdinin davalı işveren tarafından hiçbir sebep gösterilmeksizin ve haksız olarak hukuka aykırı bir şekilde sonlandırıldığını, fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtilmediğini, yasanın bu emredici kuralına uygun olmayan bir feshin kötü niyetli olduğunun kabulünün gerektiğini iddia ederek 1.000 TL kötü niyet tazminatının tahsilini istemiştir.

  • SAVUNMA VE CEVAP

Davalı vekili, 04.05.2016 tarihli cevap dilekçesi ile özetle; davacının çalışma süreleri içerisinde tüm vaktini davalı şirket işlerine vakfetmediğini, bu nedenle davacının performansa dayalı geçerli nedenle işten çıkarıldığını iddia ederek davanın reddini istemiştir.

  • TESPİT OLUNAN HUSUSLAR

Celp ve ibraz olunan belgeler

  1. Dava dilekçesi ekinde, fesih bildiriminin, SGK hizmet dökümünün sunulduğu,
  2. Cevap dilekçesi ekinde, davacının özlük dosyasının sunulduğu,
  3. Sarıyer SGM yazı cevabında, hizmet döküm cetvelinin, işyeri tescil dökümlerinin, işe giriş çıkış bildirgelerinin gönderildiği tespit edilmiştir.

Tanık Beyanları

  1. Davalı tanığı ………….., 27.10.2016 tarihli duruşmada; “2015 Ağustos sonu ile 2016 Ocak başına kadar davacı ile çalıştığını, davacının yazılım geliştirme uzmanı, kendisinin birim mühendisi olduğunu, davacının ne kadar maaş aldığını bilmediğini, hepsini bankadan aldığını, davacının normal mesaisinin 08.00-17.00 olduğunu, cumartesi Pazar çalışmadığını, dini ve milli bayramlarda da çalışmadığını, davacının işten çıkartıldığı günkü olayda orada olmadığını, başka bir müşteriye gittiğini, ancak duyduğu kadarıyla davacının kendi işyeri olduğunu, aynı zamanda davalı işyerinde de çalıştığını, mesai saatleri içerisinde kendi işi ile alakalı telefon görüşmeleri yaptığını, orada bulunduğu sürede kendisinin de davacının telefon görüşmelerini duyduğunu, şirketin iş akdini bu sebebe dayanarak feshettiğini, davacıyı işe kendisinin aldığını, iş görüşmesi sırasında başka bir işinin olduğunu, işlerinin iyi gitmediğini ve devredeceğini söylediği için işe aldığını, bu işyerini eşine devrettiğini söylemediğini, bilse olumlu rapor vermeyeceğini” beyan etmiştir.
  2. Davalı tanığı ……………., 27.10.2016 tarihli duruşmada; “davacı ile aynı şirketin farklı bir firmasında danışman olarak 2015-2016 arası çalıştığını, davacı ile kendisinin çalıştığı şirketler arasında ortak bir çalışma olduğunu, davacının kendi özel işyeri ile ilgili şahsi telefon görüşmeleri yaptığını gördüğünü, bunları müşterilerin olduğu sırada da yaptığının olduğunu, müşterilerin bu durumu aktardıklarını, işyerinde de bu durumu bilen kişiler olduğunu ve bununla ilgili sorgulamalar olduğunu, davacının bu durumunu davacının yöneticisine aktardığını, sonraki süreci bilmediğini” beyan etmiştir.
  • HİZMET SÜRESİ

Davacı vekili, davacının davalı şirkette 23.11.2015-14.03.2016 tarihleri arasında yazılım geliştirme uzmanı olarak çalıştığını iddia etmiştir.

SGK Hizmet Dökümünün incelenmesinden, davacının 23.11.2015-14.03.2016 tarihleri arasında davalı işyeri çalışanı olarak kuruma bildirildiği tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının hizmet süresinin 23.11.2015-14.03.2016 tarihleri arasında 3 ay 21 gün olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

  • ÜCRET

Davacı vekili, davacının son aldığı brüt ücretin 6.995,10 TL olduğunu iddia etmiştir.

Dosyaya sunulan ücret bordrolarının incelenmesinden, davacının son ücretinin brüt 6.995,10 TL olarak tahakkuk ettirildiği tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacının kötü niyet tazminatına esas brüt ücretinin 6.995,10 TL olduğu tespit edilmiştir.

  • DEĞERLENDİRME VE HESAPLAMA

Dosya kapsamı tetkik edildiğinde, taraflar arasındaki ihtilafın, davacının iş akdinin kötü niyetle feshedilip feshedilmediğini, bu doğrultuda davacının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.

Davacı vekili, davacının iş akdinin davalı işveren tarafından hiçbir sebep gösterilmeksizin ve haksız olarak hukuka aykırı bir şekilde sonlandırıldığını, fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtilmediğini, yasanın bu emredici kuralına uygun olmayan bir feshin kötü niyetli olduğunun kabulünün gerektiğini iddia etmiştir.

Davalı vekili, davacının çalışma süreleri içerisinde tüm vaktini davalı şirket işlerine vakfetmediğini, bu nedenle davacının performansa dayalı geçerli nedenle işten çıkarıldığını iddia etmiştir.

4857sayılı İş Kanununun 17. Maddesi ile

“…İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.” hükmü düzenlenmiştir.

Davacının davalı işveren bünyesindeki hizmet süresinin 6 aydan az olması sebebiyle, davacının iş güvencesi kapsamında bulunmadığı tespit edilmiştir.

İş Kanununda düzenlenen kötüniyet tazminatı Medeni Kanunun 2. maddesinin İş Kanununa bir aktarımı mahiyetindedir. Buna göre kötüniyet, hukuken tanınmış bir hakkın objektif iyiniyet kurallarına aykırı olarak kullanılması ve kullanılırken de karşı tarafın zarara maruz bırakılması olayıdır. İş sözleşmesinin kötüniyetle feshedildiğini iddia eden tarafın bu hususu delillerle kanıtlaması gerekir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, 21.01.2009 tarih, 2007/34315 Esas, 2009/567 Karar sayılı kararı ile

Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyi niyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde, fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir. Fesih hakkını kötüye kullanan işverenin 17. madde uyarınca bildirim sürelerine ait ücretin 3 katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötü niyet tazminatı denilmektedir.

Kötü niyet tazminatına hak kazanma ve hesabı yönlerinden 4857 sayılı İş Kanunu önemli değişiklikler getirmiştir. Öncelikle 17. maddenin 6. fıkrasının açık hükmüne göre, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötü niyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.

1475 sayılı İş Kanunu’nda, “işçinin sendikaya üye olması, şikayete başvurması” gibi sebepler kötü niyet halleri olarak örnekseme biçiminde sayıldığı halde 4857 sayılı İş Kanunu’nda genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikayet etmesi, dava açması veya şahitlikte bulunması nedenine bağlı fesih kötü niyete dayanmaktadır.

Tazminatın hesabı da 4857 sayılı İş Kanunu ile açıklığa kavuşturulmuştur. Kötü niyet tazminatı ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarı olarak belirlenmiş ve ayrıca ihbar tazminatının ödenmesinin gerektiği kurala bağlanmıştır.

4857 sayılı İş Kanun’un 17. maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötü niyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/15336 K).

Somut olayda, davacı işçi davalı Belediye Başkanlığı iş- yerinde vize alınmak suretiyle geçici olarak üçer aylık vizelerle çalışmasını sürdürmüştür. Davalı işverenlik vize almaması ve Belediyenin içinde bulunduğu ekonomik güçlükler nedeniyle iş akdini feshetmiş, fesih sonrası yeni işçiler almamıştır. Taraf tanıkları da işyerine fesih sonrası işçi alınmadığını doğrulamışlardır. Davalı Belediye Başkanlığının iş akdini fesihte kasıtlı ve kötü niyetli bir eylemi bulunmamaktadır. Ayrıca iş akdinin feshinde siyasi bir nedenin olup olmadığı yönünde de davacı iddiasını doğrulayan delil ve belge bulunmamaktadır.

Kötü niyetin unsurlarının oluşmamasına rağmen mahkemenin bu talebin kabulüne karar vermesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” içtihadı benimsenmiştir.

Davalı tanığı İdris Aras, davacının işten çıkartıldığı günkü olayda orada olmadığını, başka bir müşteriye gittiğini, ancak duyduğu kadarıyla davacının kendi işyeri olduğunu, aynı zamanda davalı işyerinde de çalıştığını, mesai saatleri içerisinde kendi işi ile alakalı telefon görüşmeleri yaptığını, orada bulunduğu sürede kendisinin de davacının telefon görüşmelerini duyduğunu, şirketin iş akdini bu sebebe dayanarak feshettiğini, davacıyı işe kendisinin aldığını, iş görüşmesi sırasında başka bir işinin olduğunu, işlerinin iyi gitmediğini ve devredeceğini söylediği için işe aldığını, bu işyerini eşine devrettiğini söylemediğini, bilse olumlu rapor vermeyeceğini

Davalı tanığı Serkan Koyun, davacı ile aynı şirketin farklı bir firmasında danışman olarak 2015-2016 arası çalıştığını, davacı ile kendisinin çalıştığı şirketler arasında ortak bir çalışma olduğunu, davacının kendi özel işyeri ile ilgili şahsi telefon görüşmeleri yaptığını gördüğünü, bunları müşterilerin olduğu sırada da yaptığının olduğunu, müşterilerin bu durumu aktardıklarını, işyerinde de bu durumu bilen kişiler olduğunu ve bununla ilgili sorgulamalar olduğunu, davacının bu durumunu davacının yöneticisine aktardığını, sonraki süreci bilmediğini beyan etmişlerdir.

Bu durumda, davacının iş akdinin kötü niyetle feshedilip feshedilmediği hususundaki hukuki değerlendirme ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, talep doğrultusunda kötü niyet tazminatı hesaplanacaktır.

Davalı işveren tarafından dosyaya sunulan 03/2016 dönem ücret bordrosundan, davacıya 2 haftalık ihbar öneli tahakkuk ettirilerek ödemesinin yapıldığı tespit edilmiştir.

Bu durumda, 4857 sayılı İş Kanununun 17. Maddesi kapsamında, davacının 2 hafta x 3 = 6 haftalık ücretini kötü niyet tazminatı olarak talep etme imkanı bulunmaktadır. Böylece, davacının kötü niyet tazminatı aşağıdaki şekilde hesaplanmıştır.

Brüt Ücret                     Toplam
6.995,10 TL / 30 gün X 7 gün X 6 hafta = 9.793,14 TL
% 15 Gelir Vergisi Kesintisi = 1.468,97 TL
% 07,59 Damga Vergisi Kesintisi = 74,33 TL
____________
Net Kötü Niyet Tazminatı Alacağı   = 8.249,84 TL
  • SONUÇ

Dosyada bulunan delillerin takdir ve değerlendirilmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacının, dava konusu edilen dava dilekçesindeki talepleri,

Talep Hesaplanan
Kötü Niyet Tazminatı Alacağı 1.000,00 TL 8.249,84 TL

olarak hesaplanmış olup, Sayın Mahkemeye saygıyla sunarım.06.02.2017

Bilirkişi

Av. Gökmen Ergür